ÖZELLİKLE ERKEKLERİ SARSMAK İÇİN
1970'li yıllarda Hamburg'da canavarımsı fiziksel görünüşü olan ve kadınları vahşice katleden Fritz Honka'nın gerçek hikayesine dayanan filmle hem seri katili hem de kurbanları onurlandırmak istediğini savunan Akın, seyirciyi de sarsmak istediğini belirtti.
Der goldene Handschuh (2019) / Fatih Akın pic.twitter.com/Kfa49QYA5Y
— Harbi Sinema (@harbisinema) 11 Şubat 2019
'GÖSTERMEK ZORUNDAYDIM'
"Cinsel şiddet konusundaki tartışmanın her yeri sardığı bir çağda yaşıyoruz ve bu içinde haklılık barındırıyor" diyerek ekledi:
"Ama cinsel şiddet hakkında film yaptığınızda bunu göstermeniz gerekir."
Filmde kurbanların işkenceden geçirilip öldürülmesi ve parçalanması ayrıntılı şekilde gösterilirken, Akın bu sahnelerle kadınlara yönelik şiddeti yüceltmek gibi bir niyetinin olmadığını söyledi.
Am Samstagabend wurde Fatih Akins neuer Film "Der goldene Handschuh" im #Berlinale-Wettbewerb uraufgeführt. Er erzählt die Geschichte des Serienmörders Fritz Honka. Für den Regisseur ist es ein Film über toxische Männlichkeit. pic.twitter.com/7FTTO2pl58
— SPIEGEL ONLINE (@SPIEGELONLINE) 9 Şubat 2019
Bu sahnelerin setini oluşturan Hamburg'un fuhuş bölgesini çekip çevirenlere filmi izlettiğini ve sarsıldıklarına dair izlenim edindiğini aktararak şöyle konuştu:
"Onlara kadına şiddetin ne kadar yanlış olduğunu, #MeToo hareketini dilinizde tüy bitene dek anlatın, yine de bir kulaklarından girip diğerlerinden çıkar. Ama kadına şiddet uygulamış olanlar çıkıp 'Bu film benim için çok vahşi' derse, belki naif olacak, ama bu filmin onların hayatı üzerinde bir etki yapacağını umarım."
„Der goldene Handschuh“ von Fatih #Akin wurde mit großer Spannung auf der #Berlinale erwartet. Verena Lueken hat sich den Film über den Frauenmörder Fritz Honka nur mit großem Unbehagen ansehen können: https://t.co/V9Tu8Q1PzM pic.twitter.com/qzfw2RpU5p
— FAZ.NET (@faznet) 10 Şubat 2019
SETE ÇAĞRILAN KADIN PSİKOLOGLAR FİLM EKİBİNE YARDIMCI OLDU
Diğer yandan Akın film ekibinin bazı sahnelerin çekiminden olumsuz şekilde etkilenmemesi için sette kadın psikologlarla birlikte çalıştığını anlatırken, oyuncu Margarethe Tiesel "Çok zorlu sahnelerin çekimi sırasında beni çok onurlandıran şekilde muamele gördüm" diyerek ekledi:
"Kendimi kullanılmış ya da çaresiz hissetmedim. Kendimi korunuyor hissettim. Filmde de sadece gerçeği anlattığımızı düşündüm."
Eğlence sektöründe cinsel taciz konusunda hassasiyetin artmasının sanatsal özgürlüğü kısıtlamaması gerektiğini dile getiren Türkiye kökenli Alman yönetmen "Elbette #MeToo gibi şeyleri ben de destekliyorum, ama bu, sansür amaçlı kullanılmamalı" uyarısı yaptı.