Türkiye'nin işçi kabul edilmeyecek ülkeler listesinde yer almasının nedeni, Ankara'nın sınır dışı etme konusunda işbirliği yapan ülkeler arasında sayılmaması olduğu öne sürüldü.
Geçen hafta Japonya'nın Ankara büyükelçisi Akio Miyajima Türk Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmış ve kendisine Türkiye'nin duyduğu rahatsızlık iletilmişti.
BBC Türkçe'den Ilgın Yorulmaz'ın haberine göre giderek artan işgücü gereksinimini karşılamak üzere 1 Nisan'dan itibaren 350 binden fazla yabancı işçi alacak olan Japonya'da Şinzo Abe liderliğindeki Liberal Demokrat Parti'nin hazırladığı yasa tasarısı ülkeye işçi olarak giriş-çıkış yapacaklarla ilgili şartları düzenliyor.
Buna göre gelecek yabancı işçinin 18 yaş üstü olması ve çalışacağı alanda bilgi ve beceri sahibi olduğunu kanıtlaması gerekiyor.
‘TÜRKİYE, 3. ŞARTTA SIKINTI YARATIYOR'
Türkiye adına sıkıntı yaratan konunun bu son şart olduğu söyleniyor.
Zira Japon Adalet Bakanlığı'nın Ocak ayında Japon kamuoyunun değerlendirmesine sunduğu taslak bildiride Türkiye'nin, sınır dışı etme konusunda işbirliği yapan ülkelerin dışında bir ülke olduğu ibaresi yer alıyor.
Bu da Türkiye'nin bir çeşit ‘yasaklı' listesinde olması ve Türk pasaportluların yasalaşması beklenen yabancı işçi vize statüsünden faydalanamayacağı anlamına geliyor.
Taslak yasalaşırsa Türkiye ile beraber bu yeni düzenlemeden faydalanamayacağı belirtilen diğer ülke ise İran.
‘TASLAK BİLDİRİ HENÜZ KESİNLEŞMEDİ'
Yabancılar Dairesi'ndeki bir başka yetkili ise taslak bildirinin henüz değerlendirme aşamasında olduğunu ve kesinleşmediğini vurguladı.
Aynı yetkili, Türkiye ve Japonya arasındaki tarihi ilişkiler göz önüne alındığında Japon Dışişleri'nin, taslak bildiriyi hazırlayan Adalet Bakanlığı'na Türkiye'nin böyle bir listede olmasının doğru olmayacağı yönünde görüş bildirebileceğine işaret etti.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy da geçen hafta Ankara'da benzer bir açıklama yapmış ve kararın en kısa sürede gözden geçirilerek düzeltileceğine inandıklarını belirtmişti.
SINIR DIŞI EDİLME KONUSU TÜRKİYE İÇİN NEDEN SIKINTI YARATIYOR?
Japon Adalet Bakanlığı Göçmen Bürosu yetkilileri şimdiye dek kaç Türk vatandaşının sınır dışı edildiği bilgisini paylaşmıyor.
Japonya'da yaşayan Türk vatandaşlarının büyük çoğunluğu, buraya geçmişte çalışmak için gelmiş veya sığınma hakkı elde etmek için başvurmuş olan Kürt kökenlilerden oluşuyor.
2016 yılında Japonya'ya sığınma başvurusu yapan yabancılar arasında 1.143 Türkiye vatandaşının olduğu biliniyor. Bu sayıyla Türkiye, Endonezya ve Nepal'den sonra üçüncü ülke konumunda.
DIŞI EDİLEMEYEN TÜRK VATANDAŞLARININ BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU YİNE KÜRT KÖKENLİLER
2017 yılında dünyadan yapılan toplam 19 bin 629 başvuru arasından sadece 20 kişiye sığınma hakkı veren Japonya'da başvurusu reddedilen veya vize ihlaline karşın sınır dışı edilemeyen Türk vatandaşlarının büyük çoğunluğunu da yine Kürt kökenliler oluşturuyor.
Öte yandan son yıllara dek özellikle Güneydoğu Asya'da Vietnam ve Filipinler gibi ülkelerden Japonya'ya çalışmak için gelenlerin çoğunun Japonya'daki vizelerinin bitmelerine yakın sığınma başvurusu yapmaya başlamalarıyla beraber dosyaların sayısı on binlere varınca Adalet Bakanlığı aldığı kararla sığınma başvurusu yapanların başvuruları incelenirken herhangi bir işte çalışmalarını yasakladı.
2018 yılı Eylül ayı itibarıyla Japonya'nın, vize ihlali veya sığınma başvurusu reddedildiği için hakkında sınır dışı kararı aldığı yabancılardan bu karara itiraz eden 1500'e yakın kişi, ailelerinden mahrum şekilde süresiz olarak ülkenin dört bir tarafındaki Gözaltı Evleri'nde tutuluyorlar.
6 ay ve daha uzun süreli gözaltında olanlar arasında Kürt kökenli Türkler de var.
STATÜSÜZ BİR ŞEKİLDE YAŞIYORLAR
Sınır dışı edilmeyi reddedenler, yıllarca çalışma veya oturma izni de alamadan statüsüz bir şekilde yaşıyorlar, yaşadıkları yerlerdeki Japon makamları tarafından güvenlik zafiyeti olarak algılanıyorlar.
Bu durumun da Japon Adalet Bakanlığı'nın taslak bildirisinde görüldüğü üzere Türkiye gibi ülkelerin yabancı işçi kabul edilmeyecek ülkeler arasında yer alması sonucunu doğurduğu söylenebilir.
Japonya'da halkın değerlendirmesine sunulan yasa taslağı 28 Şubat'a kadar askıda kalacak. Yapılacak değerlendirmelerden sonra Mart ortasına kadar son hali kesinleştirilerek yasalaşacak ve 1 Nisan'da da yürürlüğe girecek.