Muhalefetten Erdoğan’ın Suriye açıklamasına değerlendirme

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT'de yaptığı açıklamada, Suriye ile alt düzeyde dış politika yürüttüğünü ifade ederek, "İstihbarat örgütleri bu noktada illa liderler ne yapıyorsa biz de onu yaparız havasında olamaz. Liderler çoğu zaman devreden çıkabilirler, istihbarat örgütleri bunu değerlendirir. Düşmanımız dahi olsa ipi tamamen koparmayacaksınız. Olur ki o ip size bir gün lazım olabilir" dedi.
Erdoğan'ın bu açıklamaları Meclis'te açıklama yapan muhalefetin de gündemindeydi.

CHP'Lİ BEKAROĞLU: İYİ BİR ŞEY, KATILIYORUZ, DOĞRU YAPIYORLAR
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu açıklamalarının daha önce bazı bürokratlar ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu tarafından dile getirildiğini hatırlattı. Bekaroğlu, "Ama ilk defa Cumhurbaşkanı söylüyor. İyi bir şey, katılıyoruz, geç kaldılar, doğru yapıyorlar, şimdi yaptıkları doğrudur. Devlet yönetmek kimle problem varsa onla bir şekilde muhatap almaktır, konuşmaktır, şimdi doğru yapıyorlar" dedi. Bekaroğlu, şöyle devam etti:

"Şunu da demiyoruz. Niye şimdiye kadar yapmadın, bu yapmadığından dolayı hangi problemlere sebebiyet verdin, ne kadar Türkiye terör tehdidi altına girdi bunu yapmadığından dolayı, bunu yapmadığından dolayı kaç tane insan öldü demiyoruz. Çünkü nerede sıkıntının, problemin, zararın neresinden dönersen kardır. Doğru yapıyoruz, görüşsün, görüşme şeyini de yükseltsin. Önemli değil çıksın özür dilesin ‘geçmişte yaptıklarımız yanlıştı, muhatap almamak doğru değildi' desin hiç sesimizi çıkarmayacağız, eleştirmeyeceğiz bundan dolayı. Doğru yapıyorlar. "

HDP'Lİ BİLGEN: YANLIŞTAN NE KADAR ERKEN DÖNÜLÜRSE O KADAR İYİ

HDP Grup Başkanvekili Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, parti olarak başından beri Suriye politikasındaki tutarsızlığa, kapalı kapılar ardında yapılan ile kamuoyu önünde söylenenlerdeki çelişkiye dikkat çektiklerini söyledi.

"Türkiye'nin Suriye meselesinde temel kriteri eğer gerçekten toprak bütünlüğü ise bunu sağlamanın biricik yolu bütün toplum kesimlerinin Suriye'nin geleceği ile ilgili söz söyleme hakkının sağlanmasıdır" diyen HDP'li Bilgen, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun dışında toprak bütünlüğünü koruma yöntemi henüz insanlık tarihinde bulunabilmiş değil. Türkiye, Venezüella'da darbeye karşı çıkıyor ve orada kurucu meclisin iyi bir formül olduğunu düşünüyor. Bir ülke ister dış tehdit isterse iç savaş tehlikesi ile karşı karşıya bulunsun, kurucu meclis ve yeni bir anayasa yapımı bir arada yaşamının önemli bir formülü ise Venezüella'da savunduğunuzu niye Suriye'de savunmuyorsunuz? Niye Suriye'de bütün kesimlerin katılacağı kurucu meclis ve anayasa yapım sürecini siyasetinizin merkezine oturtmuyorsunuz? Yanlış politikaların bedelini bütün Türkiye toplumu ödemek zorunda kalacaktır. Elbette bu yanlıştan ne kadar erken dönülürse o kadar iyidir ama bu iş sadece güvenlik ve istihbarat birimlerinin kapalı kapılar ardındaki görüşmeleriyle çözülecek bir iş değildir. Bu siyasetçilerin de küçük hesaplarla, bir ülkenin geleceğini tehlikeye atacak yangını büyütecek girişimlerden kaçınması gerekir. Kimsenin komşunun yangınından kendi evini ısıtma hesabı içine özellikle Ortadoğu'da girmemesi gerekir.

İYİ PARTİLİ TATLIOĞLU: SURİYE POLİTİKASININ GELECEĞİ NOKTA…

İYİ Parti Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarını, bir hikaye anlatarak değerlendirdi. Eskiden bir ağanın çok sevdiği bir atı olduğunu ifade eden Talıoğlu, "Ağa, kahyayı çağırmış 'buna iyi bak öldü dersen seni cezalandırırım' demiş. Kahya daha sonra ağaya gelmiş 'sıkıntı var' var demiş. Ağa 'yiyor mu' demiş, kahya 'yemiyor' demiş; ağa 'ayakta mı' demiş, kahya 'değil' demiş, ağa, 'nefes alıyor mu' demiş kahya 'almıyor' demiş. Ağa, 'yani öldü mü, öldü desene" deyince kahya 'ben demedim' demiş" dedi. Tatlıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Suriye politikasının geldiği nokta, biz bunu söyledik. Şimdi yavaş yavaş bu iş de bu atın öldüğü hikayesi gibi. Suriye politikasının geleceği nokta, Suriye'nin toprak bütünlüğünü Suriye'nin milli iradesine teslim etmektir. Bunun dışında hiçbir anlamlı çıkış yoktur. Türkiye'nin menfaatlerine uygun bir çıkış yoktur. Türkiye'ye yaptığı yanlışları çok yüksek maliyette toparlama durumundadır. Türkiye'nin kendi meselelerine hakim olması gerekir, maalesef bugünkü hükümet için bunu söylemek mümkün değil. Yarının ne olacağına dair bir hakimiyet söz konusu değil. Onun için de biz bugünkü siyasi gücün Türkiye'nin sorunlarını çözmeye yetmeyeceğini, parlamentonun daha büyük bir güçle bu sorunların arkasında durması gerektiğini söylüyoruz."