SADECE MÜPTELALAR İÇİN
"Türkler geri döndü ve tüm İsrail'i kendilerine müptela ettiler" başlıklı çok geniş bir haber analiz kaleme alan gazeteci-yazar Ariana Melamed, İsraillilerin açtığı 'İstanbullu Gelin, sadece müptelaları için' başlıklı gruba da katılmak için talep gönderdi.
Talebin birkaç saat içinde kabul edilmesinin ardından kendini İsrail'in yeni seks sembolü Özcan Deniz'in canlandırdığı Faruk Boran'ın resimlerinin basıldığı kupalara, şekerle çizildiği keklere bakarken bulduğunu belirten Melamed, grup üyelerinin Süreyya'nın güzel süveterlerinden nerede bulabileceklerine, internette nereden sipariş edebileceklerine dair kritik bilgileri aralarında paylaştıklarını kaydetti.
BİRKAÇ SAATTE YÜZLERCE YENİ ÜYE
İlk girdiğinde 67.409 üyeli gruba o arada 400'den fazla kayıp ruhun daha katıldığını dile getirdi.
Bu arada bağımlılardan gruba hep benzer sorular geliyordu: Faruk evli mi? (Türk magazin basınına göre evet, ama belki pek de mutlu değil.) Kürt olduğu doğru mu? (Evet, doğru.) Konak gerçek mi? (Hayır. Sadece dizi için inşa edildi. Set aslında terk edilmiş bir ayakkabı fabrikası. Senaryonun Bursa'da diye sınmasına karşın İstanbul'un Beykoz semtindeki bir tepede bulunuyor.)
'BİR DEMET MAYDONOZLA DA OLUR'
Günde gelen yüzlerce mesaj arasında aklında en çok kalanı da aktaran yazar, Faruk'un Süreyya için aldığı çiçek buketini elinde tuttuğu fotoğrafın altına üyelerden birinin "Tatlım, ben beni bir demet maydozla bile götürürsün" yorumunu yaptığını kaydetti.
FARUK'LA BİR SELFİE UĞRUNA SETE AKIN VAR
Faruk Boran yani Özcan Deniz ile selfie çekme umuduyla çok sayıda İsraillinin dizinin setine akın ettiğini belirten yazar, bu arada dolandırıcıların da seti gezdireceğiz diye kişi başı 200 dolar topladıkları turlar düzenledikleri, oysa seti gezmenin bedava olduğu ve oyuncu kadrosunun çok dostça davrandığı uyarısını yaptı.
EN BÜYÜK ARZULARI: FARUK İSRAİL'E GELSİN
'AİLENİN STATÜSÜ İLE BİREYLERİN GERÇEK ARZULARI ARASINDAKİ ÇATIŞMA'
Neo-Marxist bakış açısından Latin Amerikan ya da Türk dizilerinin yoksul ve hatta yetim ama iyi kalpli kız ile zengin ve güçlü erkek arasındaki aşk hikayesine ve çeşitli olayların ardından evlenmelerine, yani Külkedisi Sinderella örgüsüne dayandığını, ama İstanbullu Gelin'in aynı izleğe rağmen sıradan bir telenovela olmadığını dile getiren Ariana Melamed, diziyi Faruk-Süreyya aşkı sürükler gibi gözükmesine karşın, bunun aslında 'Dallas'ın 'Cesur ve Güzel' ile karşılaşması gibi bir mega pembe dizi olduğunu, anakonusunun da sosyoekonomik bir birim olarak ailenin statüsü ile aileyi oluşturan bireylerin arzularının çatışması olduğunu anlatarak şöyle devam etti:
"Bu da muhafazakar değerlerle modernlik arasındaki mücadele demek. Bu, Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmasından beri Türkiye Cumhuriyeti'ndeki en önde gelen sitasi ve toplumsal mücadeledir. Gelin'de bu mücadele erkek hegemonisi altındaki kadınların statüsüyle ilgili tartışmalarda vücut buluyor."
"Faruk evlendikten sonra Süreyya'nın sahnede şarkı söylemesi fikrine dayanamıyor. Hizmetçi Bade aristokrat bir aileden gelen Murat'ın cinsel saldırısına uğradığını itiraf ettiğinde, kadın işvereni 'Sen ne yaptın' tepkisini gösteriyor."
"Dizide her kadın kendisine dayatılan konumdan sapması ve yanında gerçek bir erkek olmadan dünyaya açılmaya çalışması halinde cinsel tacize, erkek şiddetine, kürtaja veya aşağılamaya uğramayı bekleyebilir."
"Hepsinin tepesinde sömüren kapitalizm içinde yer etmiş kaygı sendromu kol gezer: Erkek intikamı her zaman zorunlu olarak bir tür iş hayatı rekabeti içerir ki, bunun doğuştan zegin ve asil aileyi servetinden ve evinden etme tehididi vardır."
'AYNI ZAMANDA İSRAİL'İN KARAKTERİSTİĞİ'
'HEPİMİZ BİRAZ TÜRK'ÜZ'
"Beğenin ya da beğenmeyin, biz biraz Türk'üz, liberal olduğumuza inanırken muhafazakarlığa derinden saplanmış haldeyiz, annemiz için 'benzemez kimse sana' derken ailenin her şeyden önce geldiğini ve sonunda aşkın kazandığını bilerek- daha 100'den fazla bölüm böyle gider."