‘RAPORLARIN ETİK OLARAK PAYLAŞILMASI GEREKİRDİ'
"Dışarıdan baktığınızda bu vakıflara yapılan yardımlar bir hayır işi gibi gözükse de öyle değil. Bu kadar para hayır için verilmez bunun politik bir niyeti var. Belediyelerin bu tür vakıf ve derneklere yasal olarak yardım yapma hakkı var. Kamu yararına vakıf ya da dernekse meclis kararıyla yapılır değilse içişleri bakanlığının onayıyla yapılabilir. Kanun bunu belediyelere bir hak olarak vermiş. Burada verilen yetkinin aşılması, görevin kötüye kullanılması durumuyla karşı karşıyayız. Yandaş vakıflara yapılan yardımlar yeni değil. Çiğdem Toker'in ele geçirdiği raporun etik olarak belediyeyle paylaşılması gerekirdi. Çok ciddi harcamalardan bahsediyoruz.
Eğer bizim derdimiz okçuluksa İstanbul Büyükşehir belediyesinin çok başarılı bir spor kulübü var. Olimpiyat şampiyonu olmuş sporcular var, okçuluk şubemiz de var. Derdimiz okçuluksa buraya para aktarılmasına biz destek de verirdik. Yandaş vakıfların yaptığı şeylerin tamamı yurt ve kreş yapmak üstüne kurulmuş. Belediyenin binalar ve gayrimenkulleri yandaş yapılara tahsis edilmeye başlandı. Bunlar 10-25 yıllık tahsis edilmeye başlandı. Sonrasında arka arkaya kiralamalar geldi. Vakıf ve dernekler belediyeye müracaat ediyorlar, ellerinde uygun vakıf dernek varsa beyefendilerin uygun gördüğü yerden bir bina kiralanıyordu, kirası Büyükşehir tarafından ödenerek onlara veriliyordu. Bugüne kadar diğer derneklerin en ufak bir isteği bile kabul edilmedi. Bugüne kadar belediye meclisine bunların dışındaki, ortadaki herkese hitap eden dernek ve vakıflarla ilgili hiçbir izin verilmedi. Kiralamalardan sonra şununla karşılaştık: Belediye meclisine bir takım protokoller gelmeye başladı: Vakıflarla yapılan protokollerde İBB bunların yaptığı bütün yurtların kiralarını, bakım onarım masraflarını ve aidatlarını ödemeyi üstlendi.
İki sene önce yapılan bina tahsislerinin bedeli 800 milyon liraydı. İki sene sonra yeni tahsislerle İBB'den 1 milyar liralık mal varlığı vakıf ve derneklere geçti. Bunların içinde ne önemli olanı şuydu: Yenikapı'da deniz otobüsü iskelesinin karşısında İBB'nin gençlik ve spor kulübü tesisleri vardır. 18.5 dönümlük bir arsaya sahip olan alanı Ensar Vakfı'na devrettiler. Siz gençlerin spor yaptığı alanı Ensar Vakfı'na devrediyorsunuz ve onlar oraya yurt yapıyorsa, amacı dışında başka şeyler için kullanıyorsa ben buna hayır işi ya da kanun yararına bir iş demem. Raporlara bakıldığında dernek ve vakıflarla yapılan protokolleri aşan işler de yapılmış: Orada çalışanların malzeme gideri, yeme içme gideri, ulaşım giderleri, personel desteği, eğitim materyalleri, internet tanıtım hizmetleri… Bu protokolleri iktidara gelince tamamen gözden geçireceğiz.
‘İBB BAŞAKŞEHİR'E 178 MİLYON LİRALIK STAT YAPTI'
Büyükşehir Belediyesi futbol şubesini İBB'den ayırmak için bir genel kurul yapılıyor ve Başakşehir Futbol AŞ'ye satılıyor. Bunun için ihale yapılmasına gerek yok. Genel kurul kararıyla yapılıyor bu. Göksel Gümüşdağ bir uluslararası bir değerleme kuruluşuna değerleme yaptırdık diyor ve 16 milyon liraya satılıyor. Bu para iki sene içinde alınıyor. Bir şekilde kanuna uydurulan durumlarla yol alınmaya çalışılmış. Başakşehir stadyumunun değeri 178 milyon lira ve bunun tamamı İBB tarafından karşılandı. Stadı İBB yaptı. 2013 yılında ihale bedeli 135 milyon liraydı, 178 milyona tamamlandı. Stada karşı değiliz ama İstanbul'da faaliyet gösteren 2700'ün üstünde spor kulübü var. Bunların 750 tanesi futbolda faaliyet gösteriyor. Bunların 675 tanesi altyapı liglerinde varken 75 tanesi parasızlıktan hiçbir ligde faaliyet gösteremiyor. İstanbul'da 675 kulübün kullandığı 108 tane saha var. Bu kulüpler bunları dönüşümlü olarak kullanıyor. O futbol kulüpleri sahaları kullanamazlarsa kendi ceplerinden halı saha kiralayarak antrenman yapıyorlar. Siz bir kulübe 178 milyon liraya saha yaparken bunları göz önünde bulundurmanız lazım. Bunları yargıya götüremiyoruz çünkü yargının da durumu ortada."