Guardian gazetesinin haberine göre, 'Endişeli Biliminsanları Birliği'nden uzman Stephen Young, W76-2 İsimli yeni nükleer başlığın büyük ihtimalle iki aşamalı olan normal başlığın tek aşamasının kaldırılmasıyla, üretildiğini söyledi.
Young, "Böylece yeni Nükleer başlığın patlama kapasitesi 100 kilotona denk TNT'den sadece 5'e düşürülür. Bir başka değişle Hiroşima'ya atılan atom bombasının üçte birine" dedi.
The W76‑1 Life Extension Program touched many people and sites across of the Nuclear Security Enterprise. Watch as members of the crew talk about the teamwork it took to make this accomplishment a reality. https://t.co/2z6nS00v4M pic.twitter.com/J6PtsoFfGi
— Pantex Plant (@PantexPlant) 28 Ocak 2019
'DAHA ESNEK BİR CAYDIRICILIK'
Trump yönetimi Mevcut nükleer silahların kullanılamayacak kadar büyük olduğunu; oysa düşük güçlü nükleer başlıklar sayesinde daha esnek bir caydırıcılık sağlanabileceğini iddia ediyor. Bu görüşe göre düşük güçlü başlıklar nükleer savaşı daha az olası hale getirecek, çünkü herhangi bir düşman ABD'ye karşı sınırlı bir nükleer saldırı olursa, Washington yönetiminin de elindeki düşük güçlü başlıklarla ciddi bir misilleme yapacağından endişe edecek.
Bazı uzmanlar ise bu görüşü paylaşmıyor. Tek Dünya Gelecek Vakfı'ndan Melissa Hanham, ABD bir Trident füzesi fırlattığında düşmanın bunun yüksek mi yoksa düşük başlık mı taşıdığını bilemeyeceğini belirtiyor. Trump yönetimi nükleer silahların modernizasyonu için yeni bir program başlatmış durumda. Fakat program başladıktan sonra kongrenin rakip demokrat partinin eline geçmesi bu alanda yapılacak harcamaların da sınırlı kalabilecegini gösteriyor.
'SON DERECE ENDİŞE VERİCİ'
Eski Savunma bakanlarından William Perry ise geçen hafta gazetecilere yaptığı bir açıklamada, bir savaşın sınırlı taktik nükleer silahlar ile kazanılabileceği düşüncesinin çok tehlikeli olduğunu vurguladı.
Perry şöyle konuştu: "Amerika Birleşik Devletleri'nde veya Rusya'da uzun yıllardır açıkça tartışıldığını duymadığım nükleer silahların kullanılmasının taktiksel bir avantaj olabileceği inancı, bu ülkelerde şu anda konuşuluyor. Bu son derece endişe verici."