CHP lideri Kılıçdaroğlu, aralarında Sputnik'in de bulunduğu internet haber sitelerinin temsilcileri ile bir araya geldi. Genel Başkan Yardımcıları Faik Öztrak ve Tuncay Özkan'ın da katıldığı sohbet toplantısında Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Tazminatların ödenmesi için milletvekilleri tarafından oluşturulan fonu değerlendiren Kılıçdaroğlu, bu fona çok sayıda vatandaşın da katkıda bulunma talebi olduğunu ancak kendilerinin bunu doğru bulmadıklarını söyledi.
Fonun sadece kendisi için değil bütün CHP milletvekilleri için geçerli olacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, buna ‘özgürlük ve demokrasi fonu' dediklerini söyledi. "Siyasal iktidarın yargıda kurduğu bir çeteye karşı mücadele ediyoruz" diyen Kılıçdaroğlu, susmayacaklarını, bütün para cezalarına rağmen düşüncelerini özgürce ifade edeceklerini belirtti.
'YARGITAY DAHA ÖNCEKİ KARARLARINA UYGUN KARAR VERİRSE HEPSİNİ KAZANIRIM'
Bütün davaları kazanacaklarını adı gibi bildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şu ana kadar bir davayı ‘zamanında başvurulmadığı' gerekçesiyle kaybettiklerini, bu davayı da AİHM'e götürdüklerini söyledi. Tazminat kararlarının alt mahkemelerden çıktığını yargı süreçlerinin henüz tamamlanmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
'ERDOĞAN'A BEŞ PARALIK DAVA AÇIYORUM'
Kendisinin de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret davaları açtığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Ben Erdoğan için beş paralık dava açıyorum. Çünkü değeri beş para. Dava dilekçesinde de söylüyorum. Beş para olmadığı için mecburen beş kuruşluk açıyoruz diye ama bu davayı kimse unutmasın beş paralık bir davadır, çünkü muhatabımızın değeri beş paradır diye açıyoruz" dedi.
'BİNALİ BEY İSTİFA ETSE NE OLUR ETMESE NE OLUR, HUKUKUN OLMADIĞI BİR YERDE'
Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın istifa etmeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmasına ilişkin tartışmaları da değerlendirdi:
Kılıçdaroğlu'na TBMM Başkanı Yıldırım'ın istifasına gerek olmadığını önce MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin dediği hatırlatarak, "Ama sonra İçtüzük'teki ‘vekalet yöntemine başvurabileceğini söyledi. Bunu nasıl yorumluyorsunuz, geri adım mı?" diye de soruldu. Kılıçdaroğlu'nun yanıtı ise "Bahçeli'nin bütün derdi AKP tabanından nasıl oy alırım. Bütün derdi o. Erdoğan da bunun farkında, herkes bunun farkında" şeklinde oldu.
'CHP EĞER ÖNE ÇIKARSA BAROLARI ÖLDÜRÜRÜZ O ZAMAN'
'BİZİM GÜVENDİĞİMİZ YER YSK DEĞİL Kİ, HALKA GÜVENECEĞİZ'
"Sanki mahkûm oraya gönüllü gitmiş de, YSK da buna evet diyor. Bu da YSK'nın Adalet Bakanlığı tarafından yönlendirildiğini gösteriyor. YSK üyelerinin önüne Adalet Bakanlığı tarafından birer dosya konuldu. O dosyanın içinde hangi hapishanede hangi partiye ne kadar oy çıktığına dair rakamlar da vardı. Bütün bunlara baktığınız zaman YSK, siyasal iktidarın güdümünde olan bir kurul. Biz YSK'ya bu nedenle güvenemeyiz. Kime güveneceğiz? Halka güveneceğiz. Bizim güvendiğimiz yer YSK değil ki, halka güveneceğiz. Sandıkları kontrol edeceğiz."
'SEÇİMLER ADİL KOŞULLARDA YAPILMIYOR'
'BİLİNÇLİ SEÇMEN SANDIĞA GİDECEKTİR'
Kılıçdaroğlu, özellikle muhalefeti destekleyen seçmendeki ‘sonuç değişmiyor sandığa gitmeyelim' şeklinde tepkileri de değerlendirdi.
"Biraz da sol jargon kullanarak bunlar yapılıyor. Bilinçli seçmen sandığa gidecektir. Seçmen, bizim tabanımız küstü mü? Evet küstü. Kızdı mı? Evet kızdı. Haklı mıydı? Evet, haklıydı. O geceyi iyi yönetemedik, doğru. Onu da söylemek zorundayız zaten. Yönetemedik o geceyi. Daha sağlıklı, sağduyulu yönetebilirdik o geceyi, yönetemedik. Bunun sorumlusu kimdir? Sorumlusu biziz. Gidip de oy kullanan vatandaşa bunun sorumlusu sensin gibi bir kolaycılığın içine girmemek gerekiyor. Ancak o insanları, o arkadaşları kazanmamız lazım."
'164 YAŞINDAKİ KADIN SEÇMENLE İLGİLİ SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ'
Kılıçdaroğlu, "164 yaşındaki seçmen kadın bulundu. Bunların tamamının kaynağı biziz. Bunları sivil toplum örgütlerine, diğer siyasal partilere de veriyoruz. Alın bakın, bu tablo var diye. Biz o altyapıyı, denetim olarak yapıyoruz. Örgütlere talimat veriyoruz. Gerçekten iyi çalışıyoruz" dedi.
Kılıçdaroğlu, bu 164 yaşındaki seçmen kadınla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını, bunları kimin seçmen yazdığının ortaya çıkması gerektiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, seçim gecesinde de bütün sandıklara sahip çıkacaklarını, daha geniş bir kitle seçime girdiği için denetiminin de daha rahat olacağını söyledi.
AZİZ KOCAOĞLU İLE GÖRÜŞMEDE NE OLDU?
Kılıçdaroğlu, "Sayın Kocaoğlu dün geldi, görüşmek istedi. Tekrar aday olmak istediğini söyledi ben de aday adayı olabilirsiniz, sorun yok dedim. Neden olmak istediğini ifade etti. Teşekkür ettik, ayrıldı. Bir açıklama yapacağını söyledi. Tabi, yapabilirsiniz dedik. Çünkü daha önce aday olmayacağını söylemişti. Başarılı bir belediye başkanlığı yaptı. Herhangi bir şaibeye bulaşmadı, belediyeyi iyi yönetti, bütün devlet baskısına rağmen iyi yönetti, sonra aday olmayacağını söyledi, 3 dönem adaylık yaptığını ifade etmişti. Bu kez tekrar aday olacağını söyledi" ifadesini kullandı.
'İZMİR BÜYÜKŞEHİR ADAYLIĞI DÜN HİÇ GÜNDEME GELMEDİ'
Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayının dün açıklanmamasının nedeninin bu görüşme olup olmadığına ilişkin soru üzerine de şunları söyledi:
Kılıçdaroğlu, Aziz Kocaoğlu'nun Tuncay Özkan ve Tunç Soyer'in adaylığına karşı çıktığı, rezerv koyduğu iddialarının hatırlatılması üzerine de, "Kişilere dönük rezervi var mı, böyle bir şey söz konusu mu, bana doğrudan aktarılmış değil. Böyle bir rezervi var mı onu bilmiyorum. İzmir'deki yakın çevresiyle görüşmelerinde bunu ifade etmişse bilmiyorum. İzmir medyasını çok yakından izleme şansım olmadı. Değişik haberler çıkabiliyor. Ast olan buradan çıkacak olan kararlar" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, İzmir'de anketlerden Tuncay Özkan'ın önde çıktığına ilişkin iddialarla ilgili de, "Parti içinde yapılan çalışmaları medya ile paylaşmayı doğru bulmuyorum. Dün PM'de de söyledik. Adayları belirlerken sadece anketler değil, il başkanı, ilçe başkanı, vekiller bütün bunlar dikkate alınıyor. Dedim ki bir bölgede 3 aday varsa bazen bunlar bir araya gelip uyumlaştırılırsa yüzde 100 kazanıyoruz ama rakip olurlarsa seçimi kaybediyoruz. Birisinin ankette önde olmasının önemi kalmıyor o zaman. Adayları belirlerken bütün bunlar dikkate alınıyor" dedi.
'BİZİM SAĞA FALAN YÖNELDİĞİMİZ YOK'
"Bizim sağa falan yöneldiğimiz yok. Sağa yönelen parti taşeron hakkını mı savunur, emekliye iki maaş ikramiye mi der, adalet yürüyüşü mü yapar? Biz, bize oy vermeyen geniş kitlelerin bizi dinlemesi ve onların sorunlarına ürettiğimiz çözümleri onlara anlatacağımız bir mecra yaratmaya çalışıyoruz. Biz yine yerimizde duruyoruz. Parti programımız meydanda. Demokrasi konusundaki düşüncelerimiz meydanda. Bizim sağa yönelmemiz söz konusu değil, bildiğimiz yolda devam ediyoruz. Bizim oy almamız gereken kitlelere kendimizi anlatmamız lazım. ‘Biz rivayet olarak size yansıyan CHP değiliz. Toplumun her kesimini kucaklayan, her kesimine demokrasiyi, özgürlükleri getirmek isteyen bir partiyiz' dememiz lazım. Saadet Partisi demokrasiyi savunuyorsa, ben de savunuyorum. Diğer partiler savunuyorsa ben de savunuyorum. Savunuyorlar diye karşı çıkacak halimiz yok. Ortak paydayı büyütme, bütün hedefimiz bu. Hak talep etme konusunda. Demokrasi dediğimiz zaman sol söylem, hak talebi dediğimizde sağ söylem oluyor. Oysa ikisi de aynı. Hak talebi ise ancak demokraside oluyor."
'SAADET PARTİSİ İLE DE ÇALIŞIYORUZ'
Kılıçdaroğlu, İYİ Parti dışında ittifak yaptıkları partiler olup olmadığına ilişkin soruya ise, "Saadet Partisi ile de çalışıyoruz. Temaslarımız oluyor. İYİ Parti'nin oyu daha fazla olduğu için, görüşmeler biraz daha fazla oluyor. Saadet'in de adaylarının olduğu yerlerde, Adıyaman'da olduğu gibi destek vereceğiz. Şanlıurfa'da daha farklı bir tablo çıktı, bir bağımsız adayı hepimiz destekleyecek, böyle bir düşünce ortaya çıktı" dedi.
HDP'nin tutuklu milletvekili Leyla Güven ile ilgili bir soru üzerine de Kılıçdaroğlu, "Hiçbir kişinin düşüncelerinden ötürü hapse atılmasını doğru bulmuyoruz. Hiçbir siyasetçinin düşüncelerinden ötürü üstelik halkın oylarıyla seçilmiş, bizim güvenmediğimiz YSK'nın da ‘seçimlere girebilirsin' dediği birinin seçildikten sonra hapiste tutulmasını doğru bulmuyoruz. Bizim verdiğimiz demokrasi mücadelesi sadece bizim gibi düşünenler için değil bizim gibi düşünmeyenleri de kapsayan bir demokrasi mücadelesidir. MHP, HDP demiyoruz. Herkesin düşüncelerini özgürce ifade edebildikleri bir Türkiye'den yanayız. Düşünce özgürlüğünü savunabilirsek toplum olarak o zaman gerçekten bu ülkeye demokrasi getirmiş olacağız. Düşünce özgürlüğü bir grup için var ama karşı grup için yok ise orada düşünce özgürlüğü yoktur" diye konuştu.