Belediye Encümeni dilencilik kabahatini işlediği gerekçesiyle başvurucuya 100 lira tutarında idari para cezası verilmesine ve el konulan altın ile nakit paranın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verdi.
BALON SATARAK GEÇİMİNİ SAĞLADIĞINI SAVUNDU
Başvurucu bu işleme karşı Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hakimliği nezdinde itirazda bulundu. Başvurucu itiraz dilekçesinde, dilencilik yapmadığını ve balon satarak geçimini sağladığını savundu. Hakimlik itirazı reddetti. Kararın gerekçesinde, yeminli tanık anlatımlarına itibar edildiği belirtilerek başvurucunun dilencilik yaptığı kanaatine varıldığı açıklandı.
Görevlilerin uyarılarına rağmen yedi gündür aynı yerde dilencilik yaptığı belirtilen başvurucunun daha evvel de dilencilik yaptığına ve bu işi meslek haline getirdiğine işaret edilen kararda, bu sebeple söz konusu mal varlığının dilencilikten elde edilen gelirle alındığı kabul edildi.
İTİRAZI İKİ KEZ REDDEDİLDİ
Meşru yollardan elde ettiğini belirttiği altın ve nakit paranın, dilencilik yaptığı gerekçesiyle mülkiyetinin kamuya geçirilmesinden şikayet eden başvurucu, itirazlarının derece mahkemelerince dikkate alınmadığını, gösterdiği tanıkların dinlenilmediğini ve etraflı bir mali durum araştırması yapılmadığını, bu gerekçelerle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü.
KAMU YARARINA DAYALI MÜDAHALE
Başvuruyu ele alan Anayasa Mahkemesi, başvurucunun, Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verdi. AYM'nin gerekçesinde, somut olayda başvurucunun el konularak, mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilen nakit para ve ziynet eşyasının mülk teşkil ettiğine kuşku bulunmadığı ifade edildi. Böylelikle kabahatle mücadelede caydırıcılığın sağlanması ve yeni kabahatlerin işlenmesinin önüne geçilmesinin hedeflendiği ifade edilen gerekçede, "Müdahalenin kamu yararına dayalı, meşru bir amacının olduğu kuşkusuzdur" denildi.
Başvurucunun, kendisine yeterli imkan da tanındığı halde bu kanaatin aksini ispatlayan yeterli ve somut bir delil sunamadığı, derece mahkemelerinin kararlarının keyfi olduğu veya bariz bir takdir hatası içerdiğinin söylenemeyeceği vurgulandı.