Şiddetli geçimsizlik yaşayan çift, Ankara 4. Aile Mahkemesi'ndeki boşanma davasında hâkim karşısına çıktı. Davacı kadın, "Kocam 2010 yılında boşanma davası açtı. Mahkeme, kocamın başka bir kadınla arkadaşlık kurduğu, bu arkadaşlığın normal arkadaşlık sınırlarını aştığı, evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri ihmâl ettiği, bu suretle tam kusurlu olduğu gerekçesiyle ret kararı verdi. O davanın üzerinden yıllar geçti ancak biz bir daha bir araya gelmedik. Artık evlilik birliğinin sürmeyeceğine kanaat getirdim. Boşanma kararı verilmesini, 75 bin TL maddi tazminata, 75 bin TL de mânevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava ediyorum" dedi.
Mahkeme, erkeğin eşini aldattığı, bu kusurun yargı kararı ile kesinleştiğine, kadının ise şâhit beyanlarına göre alkollü olarak eve geç gelmesi ve kocasını küçümsemesi sebebiyle kusurlu olduğuna dikkat çekti. Mahkeme, kusurun ağırlığının davalı erkekte olduğunu belirterek, davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar vererek, davacı kadın yararına 40 bin TL maddi tazminat ile 20 bin TL mânevi tazminata hükmetti. Kararı davalı temyiz etti.
'UYGUN BİR TAZMİNATA HÜKMEDİLMELİ'
Direnme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilince devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Kurul, mahkemenin kararını bozdu. Kurul kararında şöyle denildi:
"Davacı kadının 2012 yılı Ekim ayı itibariyle net 5 bin 431 TL maaş aldığı, davalının ise ilâç mümessili olduğu, aylık 3 bin 640 TL brüt maaş aldığı, iş yeri uygulamasına göre çalışanın hedeflerine ulaşması hâlinde 20 bin TL yıllık brüt prim ödendiği anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre davacı kadın yararına hükmedilen maddî tazminat miktarı çok olup, mahkemece daha uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekir. Açıklanan sebeplerle özel dâire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır. Direnme kararının bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir."