‘YARGI YOLUNA GİDİLEREK TARİHE NOT DÜŞÜLMELİ'
Bugünkü yazım iki ayaklı: Birinci İstanbul'da Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım'ın yarışacak olması. Bu yarışta anketler ve gelişmeler gösteriyor ki İmamoğlu seçilecek gibi duruyor. TBMM başkanı olan Binali Yıldırım Anayasa'nın 94. Maddesine göre siyasi faaliyetlere katılmaması lazım. Seçildikten sonra bir kez olsan AKP'nin bir kez olsun AKP grup toplantısına katılmadı. Madem siyasi faaliyet değil niye katılmadı? Çünkü anayasa hükmü var. Şimdi istifa etmiyor. Diyelim ki İmamoğlu seçildi. Birisi başvurursa seçimin iptali istenir. Ne yapacak o zaman hukukçular? Tamam deyip iptal edecek. İstanbul'da seçimin şaibeli yapılmasının böyle bir sonucu olacak.
İkinci planda: YSK'nın 6 üyesinin görev süreleri doldu Ocak ayında. Bunların yerine yenisinin seçilmesi lazım. 31 Mart'a kadar da uzun bir sür var. Ayın 15'inde yeni seçim sürecinin başlaması lazım. Adaylar belirlenecek ve 6 yeni üye gelecekti. Ömer Faruk Emin Ağaoğlu, Yargıtay cumhuriyet başsavcılığından ayrıldı ve YSK, Danıştay ve Yargıtay'a başvurdu. Seçimlerin yeniden yapılmasını istedi, alınan kararların anayasaya aykırı olacağını söyledi. Bunlar devam ederken TBMM'de torba yasayla bir değişiklik yapıldı ve 6 üyenin görev süreleri ve 2020'de dolacak olan üyelerin görev süreleri uzatıldı. Ama uygulanmaması için anayasanın 76. maddesi gereği bir hüküm var: Seçime bir yıl kala yapılan değişiklikler bir sonraki seçimde uygulanır. Seçimi kaybedecek iktidarların şaibeli yasa teklifi getirmesi daha önce defalarca yaşandı.
Bu seçim yapıldı. AKP, İstanbul ve Ankara'yı kaybetti, oy oranları 2014'te yüzde 38 iken şimdi 30'lara düştüğünü varsayalım. Başta AKP olmak üzere birçok kişi yüksek mahkemeye başvurarak seçimin iptalini isteyecek. Anayasa Mahkemesi bu seçimi iptal edebilir. Böyle bir tehlikeye dikkat çektim. Bunların olmaması için YSK ve hakimlerin kendi vicdanlarıyla karar vermesi, siyasetin emriyle karar vermemesi gerekir. Yarın 15'inde yerlerine seçileceklerin başvuruları başlayacak. Bu şaibeli seçim olma ihtimalinin ortadan kaldırılması için istifaları gerekiyor. Anayasa hakimler tarafından çiğnenirse yandı gülüm keten helva. Böyle bir tabloya izin vermemek gerekiyor. Siyasi iktidarlar her tür uygulamayı yapmak isteyebilirler ama egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, adalet mülkün temelidir ilkesi kapsamında o üyelerin istifa etmesi gerekiyor.
‘MELİH GÖKÇEK PARTİ LEHİNDE ÇALIŞMALAR YAPMIYOR'
Bir partinin kente başkan çıkarması demek o seçmenlerin daha çok hizmet alması demek. Herkes partisinden bir belediye başkanı olmasını ister. 16 yıldır AKP iktidarı Kavakçı örneğinde olduğu gibi bütün mevkilere yandaşları atıyor. Ankara'da Etimesgut'ta çok ciddi bir sıkıntı var. AKP aday göstermeyeceğini söyledi. MHP oradaki mevcut başkanla devam etmek istedi. Ama AKP Etimesgut teşkilatı bundan rahatsız ve bağımsız aday çıkarmak istiyor. İYİ Parti'nin CHP ile anlaşarak çıkaracağı adaya oy vermeyi söylüyorlar. Keçiören'de Turgut Altınok aday gösterilmek isteniyor. Şimdi yeniden aday olmak istiyor. AKP'nin eski isimlerle seçime girmesi, Mehmet Özhaseki'yi bakan yaptıktan sonra Ankara'dan aday göstermesi yeni bir hikaye yaratamaması, buna karşın CHP'nin Mansur Yavaş'ı çıkararak aday çıkarması önemli.
Burada Melih Gökçek faktörü var: Osman Gökçek'in aday olmayacağı kesinleşti. 24 yıl başkan olan Gökçek müthiş sosyal yardımlar yaptı kömürden topa formadan monta kadar oy deposu olan yörelere yardımlar yaptı. Onun yardımlarıyla doğan çocuklar bugün 24 yaşında. Şimdi yüzde 10-15 oyu olduğu söyleniyor ki AKP o desteği kaybetti. Yerel seçimde AKP ismi değil yerel adayla önemli. Çocuklara o oyuncakları Özhaseki dağıtmadı. Özhaseki telefonlarına çıkmıyor Gökçek'in. Geçmiş olsun diye aramadı. Gökçek'in tüm kadroları görevden alındı. Melih Gökçek çalışsa Özhaseki'nin yansı yükselir ama çalışmıyor. Özhaseki projelerini açıkladı, 101 projenin yüzde 90'ı Gökçek'in geçmiş yıllarda vaat ettiği projeler. En yeni projesi millet bahçe ve parkları. Aleyhte çalışacağını zannetmiyorum ama lehte de çalışmaz. Zaten lehinde çalışmazsa aleyhinde çalışmış olur."