Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Ceren Damar'ın öldürülmesinin yankıları sürerken, saldırganın üniversiteye silahla nasıl girebildiği ve bir araştırma görevlisinin ölümüne yol açabildiği hâlâ yanıtlanmış değil.
2015-2017 yılları arasında Çankaya Üniversitesi Bankacılık ve Finans Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışan Şah, Ceren Damar'ın ölümünün kendisini derinden yaraladığını belirterek, "Olayı haber aldığımdan beri bir akademisyen ve hukukçunun bu şekilde öldüğüne inanmak istemiyorum. Ceren hocanın gözümüzün önünde yitip gitmesine engel olamadık ancak sorumluların hesap vermesi için şu anda elimizden geleni yapmamız lazım" dedi.
Şah, Ceren Damar'ın ölümünden üniversitenin önceki ve mevcut yöneticilerinin sorumlu olduğunu vurgulayarak, üniversite yönetimi tarafından yapılan açıklamada 'toplumların şiddet eğilimi' ve 'eğitim şehidi' gibi konunun üstünü örtmeye yönelik ifadeler kullanılmasına da tepki gösterdi.
'ÇETELEŞMEYE GÖZ YUMULDU'
2015 yılında göreve başladığında okulda kendilerine ülkücü diyen bir grubun etkinlikleri dışında hiçbir siyasal etkinliğin hatta duyurunun bile bulunmadığını belirten Şah, bu grubun farklı görüşlerdeki öğrencileri sürekli tehdit ettiğini ve en ufak bir kültür-sanat etkinliğine bile engel olduğunu dile getirdi.
2017 yılının Temmuz ayında kapalı bir Facebook grubunda yaptığı yorumların, bağlamından koparılarak sosyal medyaya servis edildiğini ve hakkında linç kampanyasının başlatıldığını anlatan Şah, şöyle konuştu:
"Kampanyayı başlatan Çankaya Üniversitesi Mezunlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi 'Çankaya Ülkücüleri'nden bir avukattı. Bu derneğin yönetim kurulunu incelerseniz tamamı 'Çankaya Ülkücüleri'nden oluşan, üniversitenin gazetesinde haberlerine yer verilen ve Çankaya Üniversitesi yönetimiyle sıkı ilişkiler içinde olan bir grup olduğunu görürsünüz. Ülkü Ocakları'nın başarılı bir linç kampanyasıyla ‘Çankaya Üniversitesi'ndeki hain' etiketiyle sosyal medyada gündemin üst sıralarına yerleştim. Sosyal medya hesaplarımdan ve Çankaya Üniversitesi resmi e-posta adresimden ölüm tehditleri alırken üniversiteden destek almayı beklemiyordum. Lakin üniversitenin beni hedef gösterenlere, alenen tehdit edenlere değil de bana soruşturma açacağı aklımın ucundan geçmemişti. Soruşturmanın gerekçesi ise Türk büyüklerine hakaret, Türk büyüklerinden kasıtları Fırat Çakıroğlu…"
Çankaya Üniversitesi'nde 2 yıl araştırma görevlisi olarak çalıştım. Ülkücü-mafyatik yapılanmaların kol gezdiği, öğrencilerin sinema topluluğuna bile izin vermeyen rektörlüğün bu mafya özentisi gruplara sesini çıkarmadığı bir üniversite. #CerenDamar cinayetinin hesabını verecekler
— Ekin Barış Şah (@ekinbarissah) 3 января 2019 г.
'E-POSTA, LİNÇ KAMPANYASI YÜRÜTEN GRUBUN ELİNE ULAŞTIRILDI'
Bu süreçte linç kampanyası yürüten grup tarafından her gün odasına gelinerek kapısının yumruklandığını anlatan Şah, "Ancak bölüm başkanı, fakülte dekanı gözlerinin önünde gerçekleşen bu olaya sessiz kaldı, bir önlem alma gereği duymadı. Çankaya Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Dekanlığı'na can güvenliğim olmadığı için işe gelemediğimi, bu halde istifa etmekten başka çare kalmadığını, bu işin sorumlusunun bütün bu yaşananlar karşısında hiçbir tedbir almayan okul yönetimi olduğunu belirten bir e-posta yolladım" dedi.
Artan baskılar sonucu işinden ayrılmak durumunda bırakıldığını anlatan Şah, "Sonunda ülkücülüğüyle bilinen başka bir bölümün bölüm başkanıyla, çalıştığım üniversiteden daha güvenli, 'tarafsız' bir pastanede buluştuk. Ben zaten Ağustos ayında Norveç'e gideceğim için istifa dilekçemi verdim ancak dilekçede 'kıdem tazminatı dahil tüm haklarımı' şart koştuğum için dilekçe işleme konulmadı. Birkaç hafta sonra ben Norveç'teyken gelen bir e-postayla ‘işe gelmediğim için' işten atıldığımı öğrendim" dedi.
'MÜDÜR TELEFONDAN DERSLERİ SAYDIRTTI'
Ceren Damar'ın ölümünün nedenlerinden birinin de piyasacı mantıkla işleyen üniversiteler olduğunu anlatan Şah, çalıştığı bölüme iki yıllık Meslek Yüksek Okulu'ndan (MYO) geçiş yapan öğrencilerin önceki derslerden muafiyet istemesiyle ilgili sorunlar yaşadıklarını söyledi.
Ceren Damar'ı öldüren öğrencinin, hakkında kopyadan işlem yapılmasını kabul edememesinin bu anlayıştan kaynaklandığını belirten Şah, "Yatay geçişle gelen bu şahıs ifadesinde ‘İkinci sınıf olacaktım birinci sınıftan başlattılar, haksızlığa uğradım' demiş, oysa 'müşteri her zaman haklıdır'… Çankaya Üniversitesi bu ayrıcalıklı mafya özentilerinin açıklamasını yapmak zorundadır. Öğrenciye sunulan 'parayı ver diplomayı al' servisinin hesabını vermek zorundadır" ifadesini kullandı.