‘ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA ÇALIŞAN 1.8 MİLYON KİŞİ VAR'
"Akılcılık, rasyonel olmak, ne demek? Kişi kendisi akılcı davranır ama bu toplum için akılcı olmayabilir. İşveren kendisi için kendi kar oranını düşünür. Asgari ücreti veya ortalama ücreti artırırsa kar oranı düşecektir. Ama tüm işverenler bunu yapınca hepsinin kar oranı düşer. Kapitalizmin kendi mantığında bütün işverenlerin derli toplu planlama yaparak karar vermesi yoktur. Bunu devlet yapar. Bir zamanlar devlet planlama teşkilatı vardı işverenlerin ortak aklı gibi çalışırdı. Ücretleri çok düşürürsek toplam talip düşer denirdi. 1980'lerden sonra neoliberalizmin dünyaya yayılmasıyla bunlar bir kenara bırakıldı ve böyle hesaplar yapılmamaya başlandı.
Büyük lir kuruluşsanız, bulunduğunuz sektörde yarı tekel pozisyonundasınız, elinizde patentler var. Bazı çok uluslu şirketler böyleler mesela. Onlar yüksek para verebiliyor. Ama KOBİ'ler çok düşük hara vermeye çalışıyor çünkü normal şartlarda ayakta durmaları çok zor. Kendi haline bıraksanız teşvikleri azaltsanız konkordato ilan edecek şirketlerle doldu ortalık. İşe böyle bakınca kendileri açısından yapacak bir şey kalmıyor. Bir de sendikalaşma oranı, kayıt dışı oranına bakınca yüzde 33'ten fazlası kayıt dışı. 1.8 milyon insan, toplam çalışanların yüzde 11'i asgari ücretin altında çalışıyor. Bu resmi istatistikleri OECD iye karşılaştırın, orada asgari ücretle çalışan yüzde 3-5, bizde yüzde 50.
Eskiden fiş keser vergi iadesi alırdık. Onun yerine asgari geçim ücreti getirildi. O asgari ücretin, 2020 liranın içinde. Eskiden şu kadar fiş kestim onu asgari ücrete ekleyelim der miydik? Şimdi öyle. Geçen sene 1603 TL gözüken ücret aslında 1400 TL idi bu bakış açısıyla. Yüzde 26 zam yapıldı iyi deniyor. Aslına bakarsanız 2016-2018 arasında asgari ücret reel olarak yüzde 12 düşmüş durumda. Refah payından da pay vermiyorsunuz. Bu sene yüzde 21 ilan edilecek bir TÜİK enflasyonu var. Geçen sene yüzde 14 zam yapıldı, yüzde 6 kayıp vardı zaten. Asgari ücret zammı yapılmamış oluyor. Kore'de yüzde 4-5 vergi alınıyor bizde yüzde 28 vergi alınıyor. Devlet bir eliyle verip diğer eliyle alacak. Bu şekilde asgari ücretten vergi alınırken işverenlere teşvik veriliyor. Üstelik işçiden kesilen işsizlik fonu üstünden teşvik veriliyor. Türkiye adaletsizliğin zirvesine çıktı.
Planlamayı kuranlar Amerikalı uzmanlardı zaten. Olayın solla ilgisi yoktu. Planlama deyince akla hemen sol gelmesin. Temel problemi çözmek için var bu. Dünyada az gelişmişlikten kalkınmaya giden ülke Kore'dir. Ama orada korkunç bir planlama yapıldı. Stalin dönemindeki katı planlama değilse de 1940'lardan bu yana Avrupa da dahil her ülkede uygulandı. 1980'lyerde ihracatla büyümek istedik ama bunun için işçi maaşlarının düşmesi gerekiyordu. Biz Çin ile rekabet etmeye çalıştık ama biz Çin değiliz. Bunun sonucunda Türkiye ihracatını istediği gibi artıramadığı gibi krizlere de sahne oldu. Çok kazanan oransal olarak daha az harcar. O yüzden gelir adaletsizliği olmaması lazım. Servet dağılımı gelir dağılımın daha da adaletsiz."