Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosluğu, Ukrayna'ya ait 3 geminin 25 Kasım'da Rusya sınırını ihlal etmesiyle başlayan gerilim hakkında açıklamada bulundu. Ukrayna'nın Karadeniz ile Azak Denizi'ni birbirine bağlayan Kerç Boğazı'ndaki hamlesininin "provokasyon" olduğunun altını çizen Rusya Başkonsolosluğu "Ukrayna savaş gemileri, karasularımızdaki gemilerin güvenli seyrini de tehlikeye sokup, uyarıları göz ardı ederek Rus sınır muhafızlarını güç kullanmaya zorladı. Başlatılan soruşturma sırasında, Ukrayna savaş gemilerine, Rus karasularına gizlice sızmaları ve Kerç Boğazı'nı gizlice geçmeleri için doğrudan emir içeren belgeler bulundu. Bu plan, aralarında iki Ukrayna Güvenlik Hizmetleri çalışanı olan denizcilerden alınan ifadelerce de doğrulandı" diye duyurdu.
‘OLAYIN YAŞANDIĞI YER, KIRIM'LA BİRLEŞMEDEN ÖNCE DE RUSYA SINIRI İÇERİSİNDEYDİ'
Ukrayna'nın hamlesinin BM Tüzüğü, 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi ve uluslararası hukuka aykırı olduğuna işaret eden Başkonsolosluk, Ukrayna'nın Rus karasularını ihlal ettiğine işaret etti. Başkonsolosluk "Bu olayı Kırım meselesine bağlamaya çalışanların eleştirilerine cevaben Kiev'in Rusya sınırını ihlal ettiği yerin, 2014 yılında Kırım'ın Rusya ile yeniden birleşmesinden önce Ukrayna da dâhil olmak üzere tüm tarafların Rusya Federasyonu'nun karasuları olarak kabul ettiği bölge olduğunun altını çizmek gerekmektedir. Bu adımlar, Rusya'nın egemenliğinin bir ihlalidir ve bu olayın sorumluluğu, gemilerin personeline hukuk dışı emri verenlere aittir" dedi.
‘UKRAYNA GERGİNLİĞİ YAPAY ŞEKİLDE ARTIRMAYA YÖNELİK POLİTİKA UYGULUYOR'
Ukrayna'nın ihlalinin "kasıtlı" olduğuna dikkat çeken Rusya Başkonsolosluğu "25 Kasım'da gerçekleşen olaya kadar, Ukrayna Deniz Kuvvetleri'ne ait gemiler geçiş kurallarını gayet iyi biliyor ve bu kurallara sıkı sıkıya uyuyordu. Karadeniz'deki 25 Kasım tarihli olayın dikkatle tasarlanmış ve planlanmış bir provokasyon olduğu açıktır ki bu da Kiev'in bu bölgedeki gerginliğin tırmanmasına yönelik maksatlı politikasına uymaktadır. Bütün bunlar, Rus-Ukrayna gerginliğini yapay olarak arttırmaya, Rusya'ya karşı yeni yaptırımların hayata geçirilmesi konusundaki tezi yaygınlaştırmak için yeni bahaneler yaratmanın yanı sıra, Mart 2019'da Ukrayna'da yaklaşan seçimler de dahil olmak üzere iç politik ve ekonomik sorunlardan Ukrayna toplumunun dikkatini başka yöne çekmeye yöneliktir" ifadelerine yer verildi.
‘KİEV'İN TUTUMU SEBEBİYLE DOĞU UKRAYNA'DAKİ ÇATIŞMALARIN YENİDEN BAŞLAMASI TEHLİKESİ SÖZ KONUSU'
Ukrayna Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko'nun Donbass da dâhil olmak üzere Ukrayna'nın 10 bölgesinde sıkıyönetim ilan ettiğini hatırlayan Başkonsolosluk "Bu adım, ilgili taraflarca kabul edilen Ukrayna içi ihtilafının çözümüne yönelik ‘Minsk Anlaşmalarının Uygulanmasına Dair Tedbirler Paketi'nin içeriğine ve ruhuna aykırı olup aynı zamanda Doğu Ukrayna'daki çatışmaları yeniden başlatma tehlikesini de içermektedir. Ukrayna Yüksek Şurası'nın (Verhovna Rada) sıkıyönetim kararından sonra, özel mülkiyete ve araçlara el koymaya varıncaya kadar çok geniş yetki alan bu ülkenin güvenlik güçleri özel bir rejime geçmiştir. Kiev'in gerginliği tırmandırma planlarını, olayın arifesinde, Kasım 2018'de, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'nin uçaksavar füze sistemi BUK, S-300, Grad ve Uragan füze sistemlerini Donbas'daki temas hattına konuşlandırması da doğrulamış oldu. Stanytsia Luhanska'daki güçlerin ayrılması engellenmektedir. Zolotoye ve Petrovskoye arasına askerlerini yerleştirdiler" dedi ve şöyle devam etti:
‘UKRAYNA'NIN SUÇ EYLEMLERİ BİRÇOK BATI DEVLETİ TARAFINDAN DESTEKLENİYOR'
"24 Kasım'da Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'nin 72. Tugayı, Svitlodarska Duha'daki Rassadki köyünü ele geçirdi. Bu, sözde ‘Birleşik Kuvvetlerin Operasyonu' komutanlığı tarafından resmi olarak ilan edildi. Yerleşim yerlerine yönelik saldırılar daha da yoğunlaştı. Ukrayna'daki AGİT Özel İzleme Misyonu gözlemcileri de bu ihlallerin bir kısmına dikkat çekti. Kiev resmî makamları tarafından teşvik edilen bu tehlikeli provokasyonlar aslında Ukrayna'daki Rus karşıtı eylemlerine serbestçe devam eden Ukraynalı milliyetçilerin ellerini kuvvetlendiriyor. Karadeniz'deki olaylar sonrasında radikal gruplar, polis eylemsizliği sayesinde, Kiev'deki Rus Büyükelçiliği'ne yeni bir saldırı ve Kharkov ve Lvov'daki başkonsoloslukların önünde eylem düzenlemişlerdir. Bu eylemler, Kiev rejiminin 1961 Viyana Diplomatik İlişkiler Sözleşme hükümlerinin büyük bir ihlalidir. Ne yazık ki, 25 Kasım'daki provokasyon ve Ukrayna'nın Minsk Anlaşmalarının Uygulanmasına Dair Tedbirler Paketi ile ilgili yükümlülüklerin ihlaline devam etmesi, mevcut Ukrayna hükümetinin diğer suç eylemleri gibi, bir çok Batı devletinden destek görmektedir."