Ukrayna neden böyle bir adım atıyor? Bu adımın Ortodoks dünyadaki karşılığı nedir? Türkiye'nin tutumu nasıl değerlendiriliyor? Gelişmeleri Fener'in tutumunu Türkiye'de yargıya taşımaya çalışan Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü Sevgi Erenerol ile konuştuk.
‘FENER RUM TAMAMIYLA AMERİKA'NIN DENETİMİNDE'
"Türkiye Cumhuriyeti'nde Fener Rum Kilisesi nedir, ne değildir? Biz İstiklal Savaşı'ndan sonra Lozan'da Fener Rum Patrikhanesi'nin hudut harici edilmesini istedik. Bunun da nedeni düşmanla iş birliği yapmış olması ve bu topraklarda büyük acıların yaşanmasına sebebiyet vermiş olmasından kaynaklanmıştı. Fakat Hristiyan alemi allem etti, kallem etti onların sadece papazları bu iştedir, kurumu suçlayamazsınız, bundan böyle sizin topraklarda kalsınlar, papazları ihanet edenlerini hudut harici edersiniz diye… Biz Lozan'da Fener Rum Patrikhanesi'nin bütün siyasi ve idari sorumluluklardan artık elini ayağını çekmesini sadece ülkemizde kalacak olan İstanbul Rumları dediğimiz yani Adalar ve İstanbul'un içindeki Rumların dini vecibelerini yerine getirmek üzere kalmasına onay verdik. Hatta o günün Türkiye Büyük Milet Meclisi 1923 yılında 166. Bileşiminde bu konuyu görüştü. Türkiye'de kalmasını onaylamadı bile. Ancak Rum vatandaşların dini vecibelerini yerine getirecek sıradan bir kilise olarak kalabilir. Bunun üzerine Fener, Kilisenin meclisini toplayıp 1923 yılında yine bir karar aldı. Her türlü siyasi ve idari karakterini terk ettiğini, sadece dini temeller üzerinden bu sınırlar içerisine kalacağının sözünü verdi. Bu şekilde oranın artık bir azınlık kilisesi olduğu hatta patrik unvanını dahi kullanılmayacağını yine Büyük Millet Meclisi'nde Afyonkarahisar Milletvekili İzzet Ulvi Aykut 1923 yılında patrikhanenin kaza-i idari şahsiyet ve imtiyazları lağvedildiğinden dolayısıyla artık patriklere başrahip unvanı verilmesini teklif etmiş, bunu Adalet Bakanlığı'na yollamış ve bu kişinin başpapaz unvanı resmiyet kazanmıştı. Yani Fener Rum Kilisesi ve Fener Rum Kilisesi'nin başpapazıdır. Biz büyük bir mücadeleden sonra çok acılar yaşayarak bu fedakarlığı yaptık ve Fener'deki o kurumun Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kurumu olarak yasalara uygun şekilde kalmasını kabullendik. Fakat o günden itibaren yine birtakım siyasi emeller sinsi sinsi devam ettirildi. Ta ki 1949'ta Athenagoras'ın, Truman Doktrini kapsamında Truman'ın uçağıyla Amerika'dan Türkiye'ye gönderilip bu kurumun başına oturtulması hatta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olmadığı halde bir günde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılarak bu makamda görev alması sağlandı. O günden itibaren Fener tamamıyla Amerika'nın denetiminde. Amerika'nın menfaatlerini, siyasetini sürdürdü."
‘LOZAN, DEVLETİN TAPUSUDUR… FENER'İN TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ TARAFMIŞ KONUMUNA GETİRMESİ SUÇTUR'
Lozan Anlaşması'nın Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusu olduğunu belirten Erenerol, Ankara'nın da bu anlaşmada çizilen çerçevede hukuksal hareket etmesi gerektiğini belirtti. Fener'in İstanbul Rumlarının dini ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüyken, Ukrayna kilisesinin Moskova'dan ayrılma kararına arka çıkarak devletlerarası siyasete karışıldığı ve çekişmelere taraf olunduğunu söyleyen Erenerol, bu durumun ‘suç' teşkil ettiğine dikkat çekti:
‘ABD'NİN AMACI FENER'İ KULLANARAK HAKİMİYET KURMAK'
Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya'nın hep aynı din ve mezhebe mensup bulunduğunu vurgulayan Erenerol'a göre ABD kilise ayrılması olayını Rusya'ya karşı kullanarak Ortodoksları bölmek ve bir ‘zafer' kazanma peşinde. Fener'in de bu süreçte rol oynamasının sakıncalarına dikkat çeken Erenerol, bu yolla Türkiye'nin taraf hale getirildiğini ve bu durum yüzünden Rusya ile ilişkilerinin zarar görebileceğini kaydetti:
‘LAİK DEVLETTE BİR PAPAZ DEVLET SİYASETİNİ YÖNLENDİREMEZ'
Erenerol, Türkiye'nin anayasasında belirtildiği üzere ‘laik bir devlet' olduğunu savunurken, Fener patriğini "Laik devlette bir papaz devletin siyasetini yönlendiremez" ifadeleriyle eleştirdi. Bartholomeos'un ‘ekümenikliğini sürekli ABD ve Batılı egemen güçlerin dile getirdiğini anımsatan Erenerol bu yolla Ortodokslar üzerinde hakimiyet kurulmasının amaçlandığı görüşünü dile getirdi:
‘FENER'DEKİ BAŞPAPAZIN ATTIĞI ADIMLARIN HİÇBİRİ YASAL DEĞİL'
Erenerol, Fener'in tavrı ile ilgili savcılığa iki kez yaptığı suç duyurusunun dikkate alınmadığını, Türk adli makamlarının durumu ‘dini faaliyetmiş' gibi yansıttıklarını aktardı. Erenerol, yeniden suç duyurusunda bulunacağını ekledi:
‘FENER İLK KİLİSEDİR, ONURSAL BAŞKANDIR AMA 150 MİLYONLUK RUSYA COĞRAFYASI DENETİMİNE GİRECEK DEĞİL'
Bartholomeos'un ve sen sinod'un kiliseleri ayırma yetkilerinin bulunmadığını kaydeden Erenerol, "Fener ilk kilise olduğu için Ortodokslar onu onursal başkan kabul edebilirler, ona saygı duyarlar bu demek değildir ki hepsinin başıdır" vurgusunu yaparken, Rusya coğrafyasında 150 milyon insan yaşadığını ve kalkıp Fener'in denetimine girilmesinin söz konusu olamayacağının altını şu sözlerle çizdi: