Çiğdem Toker, "BDDK’dan bankalara: Her şeyi bize sorun” başlığıyla yayımlanan yazısında "Her kötülüğün ve olumsuzluğun kaynağı dışarıda ise neden Bankcılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) bankalara 'Her şeyi bana sorun. İzin alın, öyle adım atın' anlamına gelen bir yazı gönderiyor" ifadesini kullandı.
— Ve bankalara bir dizi talimat ve tavsiyede bulunuluyor. Deniyor ki: —Dönem net kârı ile geçmiş yıllar kârlarının mümkün olduğunca bankaların bünyesinde tutulması önemlidir. Çünkü piyasada gerçekçi olmayan fiyatlar, döviz piyasalarında spekülatif ve ekonomik gerçekliklerle örtüşmeyen dalgalanmalar var. Kârları dağıtmayıp bünyede tutarsanız bankaların mali yapısı sağlamlaşır. NAKİT ÇIKMASIN BDDK, bu yazısıyla bankalardan 2018 yılı kârlarıyla, 2018 öncesinde elde edilip dağıtılmamış kâr ve yedeklerin nakit çıkışına yol açacak biçimde dağıtılmamasını istiyor. Sermaye yeterlilik oranı (SYO) bankacılık faaliyetinin "olmazsa olmaz"ı. Yönetmelik uyarınca bu oranın yüzde 12'nin altına düşmemesi gerekiyor. BDDK yazısında bu husus özellikle vurgulanmış.
— Bankalar Birliği'ne gönderilen yazıda bankalara bir yetkisini daha hatırlatıyor: "2018 yılı kârıyla ilişkilendirilerek kâr payı, jestiyon prim gibi adlarla çalışanlarına ödeyecekleri toplam tutarlar hakkında da kurumumuza ve genel kurullarında ortaklarına bilgi vermesi gerekli görülmektedir." Yani her banka, yöneticilerine, çalışanlarına yılsonunda verdiği prim ve ikramiyeleri BDDK'ya bildirecek. Bütün bunlar BDDK yetkisinde var mı? Var. Peki gerçekten sıkıntı olmasa, attıkları her adımı bankalar niye otoriteye bildirmek zorunda olsun ki? Özetle, BDDK'nın "Nakit çıkışı olmasın, kâr payı dağıtmayın, primleri bana sorun" diye özetlenebilecek bu yazısı, işlerin hassas bir noktada ilerlediğini belgeliyor.