‘AİHM TÜRKİYE'DE AYRIMCILIK YAPILDIĞINI SÖYLEDİ'
Avrupa'nın birçok ülkesinde devlet pozitif ayrımcılık yapmıyor. Devlet inanç konusunda hiçbir şeye karışmıyor. Bunu tamamen vatandaşa bırakmış. Bizim elektrik faturasında ısrar etmemizin nedeni bunun bir vaka olması. Camiler sabaha kadar pırıl pırıl aydınlatılıyor. Çünkü elektrik parasını ödemiyorlar. Devlet iki noktada kendini haklı görebilir: Ben pozitif ayrımcılık yapacağım ve hepsini karşılayacağım veya ikinci noktada hiçbirini karşılamayacağım. Bence hiçbirini karşılamasın, bunlar oraya giden insanların yaptığı bağışlarla karşılansın. Biz ilke olarak başvurularda belirttik, olması gereken devletin bunları ödememesi lazım dedik. Ama madem ödeniyor bize de ödenmesi lazım dedik. Alevi çalıştaylarını yürüten Bakan Faruk Çelik, bizi hukukçular olarak çağırdı. Bunun hukuki temelini nasıl yapacağız diye sordu. Üç alternatif sundum ona: Birinci alternatif diyanet gibi bir kurumun Türkiye'de olmaması gerek dedim laiklik ilkesi kapsamında. İkinci alternatif olarak illa Diyanet olmalı derseniz o zaman bu diyaneti ortadan kaldırıp yepyeni bir yapı kurarsınız. Bahailikten tutun Hristiyanlıktan Alevilik ve Sünniliğe kadar bütün inançların içinde yer aldığı bir kurum oluşturalım. Bu kurum bütün vatandaşlara ve vatandaş olmayan kişilere hizmet versin, ibadet etmesine yardımcı olsun. Üçüncü alternatif olarak Diyanet'in karşısına aynı güçte ve statüde olan bir kurum kurarsınız, o da Aleviliği temsil eder. İlk önce her zaman bu işin vatandaşın kendisine bırakılması gerektiğini her aşamada her dairede her dilekçede söyledik.
24 Haziran seçimlerinden bu yana hiçbir mesafe katledilmedi. AİHM verdiği kararlarında devlet ayrımcılık yapmaktadır diyor. Cemevi ibadethanedir şunu yapın bunu yapın demiyor. Biz yanlış şeylerin üstüne odaklanıyoruz. Cemevlerinin elektrik parası ödensin diyorlar. Bugüne kadar biz ödüyorduk yine öderiz. Ama bunun başka yönü var: Din dersleri var mesela. AİHM ben din derslerinin içeriğine karışamam ama insanlara müsaade edeceksiniz insanlar istiyor mu istemiyor mu onlar kendileri karar verecekler deniyor. Bugünkü Diyanet'in uygulamalarında İmam Ali'ye hiç yer verilmemektedir.
BEDAŞ'ın kapısını bu karardan sonra çalmamıza gerek yok. Kimse aydınlatma giderlerini ödemeyecek. Ödemeyince BEDAŞ dava açacak. Mühürlemeye geldiklerinde karar metnini sunacağız onlara. Birkaç kişinin bunu bütün Türkiye'de takip etmesi mümkün değil. Yerel avukatlarca bunlara itiraz edeceğiz. Hukuk böyle bir karar vermiştir bunu tahsil edemezsiniz diyeceğiz. İki gün önce İzzettin Doğan Cem TV'de bir uyarıda bulundu: Madem hükümet sisteminden vazgeçtik, Sayın Cumhurbaşkanı'nın elinde kararname çıkarma yetkisi var. Bir kararname çıkarsın birkaç saatte bunu çözebilir."