Son gerilim, ve Hamas dahil Filistin direniş örgütleri hattındaki durumu Türkiye'deki İsrail'e Karşı Boykot (BDS) Hareketi'nden Filistin asıllı Nikola Saafin ile konuştuk.
‘MISIR VE FİLİSTİN YÖNETİMİ İLE DİĞER ÜLKELER DE ROL OYNUYOR'
Nikola Saafin, Gazze için ateşkesin Filistinlilerin baharda başlattıkları Büyük Geri Dönüş yürüyüşlerinden beri yani yaklaşık altı aydır gündemde olduğunu belirtirken, Filistin Yönetimi ile Hamas'ın da Mısır'ın arabuluculuğunda ulusal birlik için müzakere halinde olduklarını anımsattı. Aslında ABD'nin bastırdığı ve Filistinliler için tavizlerle yüklü Yüzyılın Anlaşması için Gazze'de uzun bir ateşkes sağlanmasının hedeflendiğini belirten Saafin, bunun için Mısır dahil bölgede pek çok gücün de seferber olduğunu, Filistin tarafının ise buna karşı bir direniş süreci başlattığını vurguladı:
‘İHVAN'IN DİRENİŞ HATTINDAN FARKI ABD İLE UYUMLU OLMASI'
"Buna karşılık Filistinli diğer direniş örgütlerinin çoğu Filistin yönetiminin veya Abbas yönetimi dahilinde yapılan Resmi Kurtuluş Örgütü toplantılarını boykot ettiğini görüyoruz. Boykot etmelerinin temel nedeni aslında Gazze'ye yapılan bu cezai uygulamalar. Abbas yönetiminin genel yönelimi Gazze'ye karşı yönelimin Filistin politik sahasında bir boykotla tarihsel de göndermeler yaparak karşılaştığını söyleyebiliyoruz. Hamas'ı ise tarihsel olarak şöyle okumak daha iyi olur. İhvan'dan feyz almış ve başta örgütlenmiş sonrasında Hamas olarak yeniden ya da başka bir formatta tanımlamış bir örgüt olarak okumak gerekiyor. Bu anlamıyla Filistin içerisinde bir İhvan çizgisinde demek biraz zor ama bölgesel iki faktörü namında evet bir İhvan çizgisi güttüğünü görüyoruz. İhvan'ın direniş hattından farkı Müslüman Kardeşler'in ABD ile biraz daha ılımlı ve uyumlu bir gidişat içinde olması. Mısır, Katar, Türkiye ve bu çizgiye yakın olan devletlerin biraz daha ABD ile uyumlu çizgiyi sağladığını görüyoruz. Hamas'ın ittifakları sayesinde biraz daha uyumlu olduğunu görüyoruz. Yani ittifaklarının zorlamasıyla Hamas'ın biraz ABD ile uyumlulukla gelecek, Batı ile anlaşma yapabilecek düzeyde bir ılımlılık sergileyebileceğini görüyoruz. Bu daha çok Hamas'ın bire bir yerdeki direniş mevzilenmesinden çok ittifakları sayesinde yapılıyor.
‘SURİYE SAVAŞI HAMAS'I DEĞİŞMEK ZORUNDA BIRAKTI'
"Suriye'deki pozisyon da bu ittifaklar yönelimiyle beraber gerçekleşti. Ana merkezi Şam'da bir örgüttü Hamas. Şam ile iyi ilişkileri olan bir örgütten bahsediyoruz. Bütün bahsettiğimiz İhvan çizgisi Suriye ile bu kadar ilişki olmadığı dönemlerde bile Hamas, Şam'da bulunuyordu. Bu anlamıyla Suriye'deki bu hamlesi bölgesel ittifakları doğrultusunda özellikle İhvan'ın çok güçlü dönemde olduğunu hatırlatmak gerekir. Hamas'ın Suriye'ye karşı tavır alması durumu var. İhvan bütün Arap dünyasında aldı başını gidiyordu ve Hamas artık bizim ittifakımız olan İhvan, bütün Arap dünyasını alacak ve bu anlamıyla Suriye'yi de alsın, ona da destek verelim gibi bir hava var. Mursi'nin Sisi darbesiyle gitmesiyle beraber bu işler değişti, Hamas tavrını değiştirdi. Eski yönelimlerine yönelik açıklamalar yaptı. İran ile biraz daha uyumlu, Hizbullah ile daha ilişkili halde olduğunu en azından böyle bir talebi olduğunu görüyoruz. Hamas'ta son bir buçuk yıl içerisinde buna yönelik zaten içsel bir değişim de gördük. Yönetim değişti, Hamas'ın genel çizgisinde bölgesel ittifakının bir şekilde revize edildiğini görüyoruz. Gazze'nin içerisinde İran ile daha yakın bir yönetimin en azından bölgesele Direniş çizgisine daha yakın bir yönetimin geldiğini görebiliyoruz."
‘DİRENİŞ GÜÇLERİ KENDİNE GÜVENİR DURUMDA'
Gazze'deki son gerilimde Filistin tarafının İsrail'e yönelik füze saldırılarında normalde görülmemiş düzeyde bir hasara yol açmaları dikkat çekerken, Saafin silahlı örgütlerin bunlar için hazırlandıklarını anımsattı. Hedefin Gazze ablukasının kaldırılması olduğunu belirten Saafin, bu sebeple hem daha fazla güç gösterilmesi hem de ateşkese açık kapı bırakılmasının söz konusu olduğunu belirterek ‘işler eskisi gibi değil' mesajını verildiğini anlattı:
‘DEMİR KUBBE HİÇBİR ZAMAN FARKLI ÇALIŞMADI'
Filistinli örgütlerin bu kez 400'e yakın füze fırlatarak İsrail yerleşimlerinde hasar yaratması karşısında Demir Kubbe'nin etkinliği de yeniden konuşulurken, Saafin, durumun aslında geçmişte de çok farklı olmadığı ve farkın direniş kanadının ortak operasyon masası etrafında süreci yürütmesi olduğu değerlendirmesinde bulundu:
‘UMARIM TÜRKİYE'DE İSRAİL'İN BİRÇOK ALANDA TECRİT EDİLDİĞİ BİR DÖNEM GÖRÜRÜZ'
Suudi Arabistan'ın son dönemde ABD eşliğinde İsrail'le derinleşen ilişkilerinin Gazze'de dikkatle izlendiğini belirten Saafin, Katar'a karşı da İsrail'le anlaşma olasılığı nedeniyle şüphelerin eksik olmadığını anlattı. Saafin, benzeri bir durum Türkiye için de söz konusu olsa bile Türkiye'ye sempatik bakıldığını ekledi: