15 Temmuz arbe girişimi sonrası görevinden ihraç edilen eski Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) üyesi Hamdi Demiralay, hakim karşısına çıktı. Demiralay, Deniz Harp Okulu'nda bir arkadaşı aracılığıyla 1992'de girdiği örgütteki ilk abisinin 'Zeyd' kod adlı Tuncay Opçin olduğunu belirtti.
Duruşmada sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu. İddianamede, darbe girişiminin ardından tutuklanan sanığın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak, itirafçı olduğu, örgütle bağlantılı kişilerin isimlerini vererek, teşhis ettiği anlatıldı.
ByLock kullandığını da kabul eden sanığın darbe girişimini yapanlar tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifindeki görevlendirme listesinde 'göreve devam edecekler' arasında bulunduğu kaydedildi. İddianamede, AYİM'de kurmay subay üye olarak görev yapan sanığın, öğrencilik yıllarından bu yana örgüt toplantılarına katıldığı, örgütün gizli haberleşme uygulaması ByLock kullandığı, örgütün stratejisi, amaçları, faaliyetleri doğrultusunda sıkı bir disiplinle hareket ettiği bildirildi.
Sanığın, terör örgütü üyeliği suçundan cezalandırılması istendi.
'SINAVLARDA ÖRGÜTÜN ETKİSİ OLMADI'
Savunma için söz verilen eski AYİM üyesi Demiralay, darbe girişiminin ardından tutuklandıktan sonra etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini ve bildiklerini anlattığını hatırlattı. Bu nedenle adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını ifade eden Demiralay, darbe girişiminin ardından açılan pek çok davada tanık olarak ifade verdiğini söyledi.
Deniz Harp Okulu'ndan 1994'te teğmen rütbesiyle mezun olduğu bilgisini veren Demiralay, meslek hayatının büyük bölümünün denizlerde seyir halinde geçtiğini, bu nedenle örgütün sohbet toplantılarına fazla katılamadığını, meslekte aldığı terfilerde ve girdiği sınavlarda örgütün etkisinin olmadığını ileri sürdü.
'NAMAZ KILIP SOHBET EDİYORDUK'
Demiralay, İstanbul'da Deniz Harp Okulu'nda eğitim gördüğü dönemde, 1992'de devre arkadaşı aracılığıyla örgütle tanıştığını, ev sohbetlerine gidip geldiğini ifade etti.
Bu toplantılara Harp Okulu'ndan devre arkadaşı, FETÖ sanığı eski Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreteri Serkan Saral'ın da katıldığına değinen Demiralay, "Zeyd kod adlı şahıs, Harp Okulu son sınıfta, aynı okulda okuduğumuz Mustafa Erceylan ve Hüseyin Demirtaş'la tanıştırdı. Onlar da bu eve gidip geliyordu. Daha sonra 1994'te mezun olup Gölcük'e tayin oldum. Burada Serkan Saral ile aynı evde kalıyordum. Gölcük'te de bir cemaat abisi gelirdi, namaz kılıp sohbet ederdik ama tedbir amaçlı Gülen kasetleri dinlenmiyordu. Ev denizaltıcı bir subayındı. Alt katta da başka subaylar vardı. Deşifre olmamak için bu tedbiri uyguluyorduk" diye konuştu.
Gölcük'teki evlerde sohbete katıldığı devrelerinin isimlerini veren Demiralay, bütün evlerde örgüt abilerinin katılımıyla sohbetler yapıldığını kaydetti. Abilerin, kendilerini, kılık kıyafete dikkat etme, sosyal hayata katılma, üstleriyle iyi geçinme, gerektiğinde içki içme gibi konularda uyardığına dikkati çeken Demiralay, mezun olup maaş almaya başladıktan sonra örgüt abisine himmet verdiğini itiraf etti.
'GÖREV YERİ DEĞİŞTİKÇE 'ABİ'LER DE DEĞİŞİYORDU'
Demiralay, örgütte kod adının 'Halit' olduğunu, kural olarak 'abi' denilen tek kişiyle görüştüğünü, diğer örgüt mensuplarıyla işlerinin olmadığını, rütbe yükseldikçe askeriye içindeki diğer örgüt mensuplarıyla da muhatap ettirilmediklerini aktardı.
Deniz Harp Okulunun ardından, örgütün yönlendirmesiyle Deniz Harp Akademisine girdiğini, burada da örgütle görüşmeye devam ettiğini anlatan Demiralay, "Rütbem yükseldikçe üslerimle iyi geçinmem, sosyal faaliyetlere katılmam, doğum günlerinde hediye almam gibi tavsiyelerde bulunuyorlardı" diye konuştu.
ÖRGÜT ABİSİ AFAD UZMANI
Demiralay, 2013'te Aksaz'dan, Ankara'ya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na Personel Plan Şube Müdürü olarak atandığını belirterek, burada AFAD uzmanı olarak çalışan Emin Aytaş adlı örgüt abisi ile görüşmeye başladığını söyledi.
ByLock programını telefonuna Emin Aytaş'ın yüklediğini, programı genellikle örgüt abisi ile buluşma zamanını ayarlamak için kullandığını belirten Demiralay, sonraları ByLock'ta sorun olduğu söylenince "sure shot" isimli başka bir program üzerinden yazıştıklarını aktardı. Demiralay, "En son bu programı kullanıyorduk" dedi.
Personel Plan Şube Müdürü iken 2015'te AYİM üyeliğine kendi isteği dışında atandığını söyleyen Demiralay, denizci subaylar için AYİM'in bir bekleme yeri olarak görüldüğünü, çok istenmediğini dile getirdi.
'ÖRGÜT ABİSİ, HUKUKU BİLMEDİĞİM İÇİN TAVSİYE VERİYORDU'
AYİM'e atandıktan sonra örgüt abisi Emin Aytaş'ın kendisini 'Ertuğrul' kod adlı Tekin Bülbül adlı başka bir abiye teslim ettiği bilgisini paylaşan Demiralay, o zamana kadar görüştüğü örgüt abilerinin genellikle öğretmen, Bülbül'ün ise Türk Patent Enstitüsü'nde avukat olduğunu bildirdi.
Örgüt abisinin, özellikle FETÖ nedeniyle askeri okulla ilişiği kesilen öğrenci dosyalarında somut bilgi belgeye göre hareket etmesini söylediğini aktaran Demiralay, "Bülbül'ün, 'somut belge gelemez zaten' dediğini hatırlıyorum" ifadesini kullandı.
Demiralay, bu dosyalar görüşülürken somut bilgi belge istenmesi yönünde oy kullandığını, FETÖ ilgili somut belge bulunan dosyalarda, atılan öğrenciler aleyhinde de karar verdiğini anlattı. Demiralay, AYİM'deki görev süresi boyunca herhangi bir seçim yapılmadığını, bu nedenle oy kullanmadığını belirtti.
'ALLAH BİZİ BU İŞTEN KURTARACAK'
Tekin Bülbül'ün, aynı suçtan yargılanan eski AYİM Üyesi Ertuğrul Şahin'in de FETÖ mensubu olabileceğini söylediğini aktaran Demiralay, tutuklandıktan sonra aynı araçla hastaneye gittiği Şahin'in kendisine, örgüt söylemi olan "Dua edelim, Allah bizi bu işten kurtaracak, bu sorunlar bitecek" dediğini aktardı.
Örgüt abisi Bülbül ile Ankara'ya geldikten sonra 19 Temmuz'da görüştüğünü, ne olduğunu sorduğunu belirten Demiralay, "Bana, 'Darbe başarısız oldu' dedi. Ben de bu işi FETÖ'nün yaptığını anladım. Zaten 5 dakika sürdü görüşmemiz, gergin bir ortamdı. Bir daha da görüşmem olmadı. Başta manevi duygularla girdiğimiz oluşum, kendi halkına silah sıkan bir konuma dönüşmüştü. Ters olan bir şeyler vardı. Ama senelerce içinde bulunduğumuz bir cemaatin psikolojisinden kurtulmak kolay olmadı. Yaşanan olaylardan dolayı tepkim vardı. Manevi duygularla girdiğim bu yapının gercek yüzünü gördüğüm için artık bunlarla birlikte olamayacağımı düşünerek bildiklerimi anlattım" dedi.
Bazı konularda yanlışlar, hatalar yaptığını ve manevi duygularının sömürüldüğünü anladığını dile getiren sanık Demiralay, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak, beraatine karar verilmesini istedi.
Demiralay'ın avukatı da müvekkilinin etkin pişmanlıktan faydalandığını, bilgisi dahilindeki örgüt mensuplarını teşhis ettiğini, bu kişilerin davalarında tanık olarak dinlendiğini belirterek, 10 günde bir imza verme şeklindeki adli kontrolün kaldırılmasını istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanığın adli kontrol kapsamında bundan sonra kolluğa ayda bir imza vermesine hükmetti. Duruşma, 14 Şubat 2019'a bırakıldı.