138 milyar dolarlık oyun pastası tüm sanal dünyayı bambaşka bir hale getirdi. Evinde konsol başında ya da elinde telefonlarla oynayanlar profesyonelleşmeye, bundan para kazanmaya başladı. Aynı diğer spor dallarındaki gibi profesyonel e-sporcular doğdu. Her ne kadar şimdilik oyun piyasasının çok küçük bir kısmından pay alsalar da hızla gelişiyorlar. Şu anda milyonlarca izleyici, televizyona ayırdıkları vakitten daha fazlasını bu profesyonel oyuncuları izlemeye harcıyor. Bilgisayar oyunları ve e-spor sektöründeki çalışmalarıyla bilinen ajans ve medya şirketi Multiplayer'ın kurucusu Cihat Bakır, Yeni Şeyler Rehberi programında bu sektörden bahsederken diğer yandan iyi bir e-sporcu olmanın yollarını ve o sporculara nasıl ulaştıklarını anlattı:
‘EN ÇOK PARA ÜCRETSİZ OYUNLARA VERİLİYOR'
"138 milyar dolarlık, Hollywood'dan da büyük dev bir sektörden bahsediyoruz oyun deyince. 8-9 yaşlarımdan beri oyun oynuyorum. Bir kere insanın kanına girdiği zaman çıkmıyor. 40'lı yaşlarıma geldim, büyük şirketlerde oyun oynayan insanlar 60'lı yaşlarına geldiğinde şirketler neye dönüşecek çok merak ediyorum. Bizim çocukluğumuzda pasajlara gidilip kasetlere oyun yüklemek vardı. İyi de para veriliyordu. Bugün internetten kolayca iniyor ve Türkiye gibi piyasalarda ‘Free to Play' modeliyle oyun oynanıyor. İsterseniz para harcayın istemezseniz para harcamayın deniyor. Ama insanlar kendilerine bedava olarak sunulan bu oyunlar için gerçekten de çok para harcıyorlar. Örneğin League of Legends (LoL) oyununu buna örnek verebiliriz. Senede 1.7 milyar dolar ciroya ulaştı. Geçmişle bugünü kıyasladığımda dağıtımın gücü öne çıkıyor. PC, konsol ve mobil cihazlar oyunu insanlara çok kolay ulaştırdı. ‘Free to Play' dediğimiz oyunlar, oyun oynanmasını da çok artırdı. 300 ila 500 liraya oyunlar da satılıyor konsonlar için. Her tür farklı mecradan farklı ücretlerle oyun alınıyor. Bence gelecekte her şey ‘Free to Play' modeline dönüşecek. Eski toprak şirketler şu anda satılan oyunlar yapıyor ama bunun değişeceğine inanıyorum. Her konsolun başına oturan e-sporcu olmuyor. Ama orada oturan kişi sanki öyleymiş gibi hissediyor. Bizim çocukluğumuzda Michael Jordan efsaneydi. 8.9 yaşımızda onu taklit ederdik. Ama büyüyünce anlardık ki adam uçuyor ve biz ne yaparsak yapalım onun gibi olamayacağız."
‘EĞLENCELİ OYNAMAK E-SPOR DEĞİL'
"Sporu tanımlarken atletizm üstünden değil de rekabet üstünden konuşmak lazım. İnsanların el, beyin koordinasyonu üstünden konuşunca spor kavramını yakalamış oluyoruz. Oyun piyasası 138 milyar dolarsa, e-spor piyasası şu anda sadece 1 milyar dolardır. Önemli bir trend yakaladı. Markalar çok ilgileniyor. Çocuklar oyun oynayarak para kazanabilir bir ortam buldukları için çok ilgileniyorlar. E-spor'dan 3 milyon dolar kazanan da var, Türkiye'deki gibi ayda 2 bin liraya oynayan da var. Çocuklar içeriklere ufak yaşlardan başlıyor ve bu yüzden bu alanı çok hızlı geliştiriyorlar. Eğlenceli oynamak e-spor değil. Profesyonel liglerde oynamak en iyilerle kapışmak, insanlar tarafından takip edilmek ve bu işten para kazanmak ile açıklayabiliriz e-spor'u. Halı sahada çok iyi futbol oynayıp oradaki turnuvada baklava kazanmanız sizi futbolcu yapmaz. Biz şirket olarak etkinlikler düzenleyip yetenekleri temsil ediyoruz. Bazı oyunların liglerini ve Türkiye şampiyonalarını düzenliyoruz. E-Spor menajerliği futbolla çok benziyor. Burada takımları tanıyor olmak gerekiyor. Futbolda yeteneklerin peşinden koşmak çok daha zor. Oyunlarda ise başka başarılı olanlar başarı tablosunda isimleriyle gözüküyorlar. O yüzden de onları bulmak çok daha kolay oluyor. Ama bir kişi evinde çok iyi oynuyorsa profesyonel oyuncu olamayabilir. Menajerlik sayesinde sporcuları koruyor onları markalarla buluşturup para kazandırmaya çalışıyoruz. Biz çok fazla para kazanmıyoruz."