Faruk Bildirici, "Eksik haber yanıltır" başlığıyla yayımlanan yazısında "Gazetecilik ‘haber değeri'nin kriterleri bellidir. ‘Yayım değeri' olarak adlandırdığım yeni yaklaşımın kriterleri ise günün siyasi, sosyal ve ekonomik koşullarına göre farklılık gösterebiliyor" ifadesine yer verdi.
— Eksik haberlere son örnek, Hürriyet'in 9 Ekim'de manşetten verdiği "Amerikan bayraklı İnönü" fotoğrafıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, İsmet İnönü'nün fotoğrafını göstererek "…elindeki bayrak, dikkat edin Türk bayrağı değil. Elindeki bayrak Amerika" demesi elbette haber.
— Fakat bu eleştiriden öte bir suçlamaydı. Eski bir cumhurbaşkanına böyle bir suçlama yöneltilince gazetecilik refleksi hemen araştırılmasını gerektirirdi. Araştırılınca da bu fotoğrafın ABD Başkan Yardımcısı Johnson'un 27 Ağustos 1962'deki Ankara ziyaretinde çekildiği, İnönü'nün elinde iki bayrağı birlikte tuttuğu bilgisine ulaşılabilirdi. Zaten Erdoğan'ın —daha sonra kabul ettiği gibi- kameralara gösterdiği fotoğrafta İnönü'nün elinde iki çubuk olduğu belliydi. Merak etmek, şüphelenmek yeterliydi.
— Bereket sosyal medya var. İnönü'nün ABD ve Türkiye bayraklarını birlikte tuttuğunu gösteren ikinci fotoğraf, saat 17.30 sıralarından itibaren
sosyal medyada paylaşılmaya başlanmıştı.
— Gerçek o akşam böylece açığa çıktığına göre Erdoğan'ın sözleri ve gösterdiği İnönü fotoğrafı, en azından İnönü'nün elindeki Türk bayrağının da göründüğü ikinci fotoğraf ile birlikte yayımlanmalı; CHP'lilerin itirazlarına da yer verilmeliydi. Nesnel ve tarafsız gazeteciliğin gereği buydu. Sadece Erdoğan'ın suçlamasını ve gösterdiği fotoğrafı içeren haber —çok sayıda okurun da dikkat çektiği ve protesto ettiği gibi- eksikti, yanıltıcıydı. Elbette kasıtlı değil, CHP yöneticilerinin paylaşımlarının fark edilmemesinden kaynaklanmış bu durum.
— Ayrıca IMF borçlanmalarının ne zaman başladığı, ‘Marshall Yardımı'nın ne olduğu, hangi dönemde yoğunlaştığı da bilgi kutucukları halinde yazılmalıydı.
— Bereket ertesi gün birinci sayfadan "Elinde Türk bayrağı da var" haberi fotoğraflı olarak yayımlandı da yanlış bir ölçüde telafi edilmeye çalışıldı.