‘SUUDİ ARABİSTAN'IN EN ETKİLİ AİLELERİNDEN BİRİSİNİN MENSUBU'
Ramazan Bursa, Cemal Kaşıkçı'nın ‘sıradan bir gazeteci' olmadığı ve kraliyet ailesine danışmanlık ve basın sözcülüğü görevleri de icra etmiş mutlak monarşi ve hanedanlığın bir parçası konumunda olduğuna dikkat çekti. Kaşıkçı'nın ailesinin kökenlerinin vaktiyle Kayseri'den göç etmiş ünlü aileye dayandığını belirten Bursa'ya göre, Cemal Kaşıkçı, Suudi Prensi Turki Faysal'a olan yakınlığı sayesinde mutlak monarşinin pek çok sırlarına haizdi::
"Gazeteci Cemal Haşıkçı, aslında Kaşıkçı diyelim ona biz. Türkiye, Kayseri'den Kaşıkçı ailesinden. Ama çok eskiden Suudi Arabistan'a göçmüşler. Oradaki resmi ismi Cemal Haşıkçı ama özel isimler bire bir tercüme edilir. Aslında Cemal Kaşıkçı ailesi uzun zamandır dünyanın değişik zamanlarında ve değişik noktalarında karşımıza çıkmış bir aile. Kaşıkçılar, Suudi Arabistan'a göçtükten sonra Suudi Arabistan'ın ilk kurucu kralı Abdülaziz el-Suud ile yakın ilişki kuruyor Cemal Kaşıkçı'nın ataları. Oradan başlayan bir hanedan yakınlığı ve bunun beraberinde getirmiş olduğu ekonomik ve siyasi güç karşımıza çıkıyor. Ve şu anda hem hanedana yakınlığı bakımından hem de ekonomik bakımdan Suudi Arabistan'ın en etkili ailelerinden bir tanesinden konuşuyoruz. Hatta meşhur Adnan Kaşıkçı olayı vardır. Onunla da akraba oldukları söyleniyor. Zaten biliyoruz. Diğer taraftan Cemal Kaşıkçı, elbette atalarının Suud hanedanına olan yakınlığını devam ettirmiş bir isim. Suud hanedanının asil ismi ifade edilen Prens Turki Faysal ile yakın ilişkisi olmuş hatta çalışma arkadaşlığı yapmışlar. Prens Turki Faysal, Londra ve Washington büyükelçisiyken bası danışmanıydı Cemal Kaşıkçı. Sonra Prens Turki Faysal, büyükelçilik görevlerinden sonra Suud istihbaratının başına geçti ve uzun dönemde burada kaldı. Buradan ayrıldıktan sonra enteresan bir şekilde Prens Turki Faysal iki yıl evvel karşımıza çıktı. Prens Turki Faysal, İran'da son olaylarda da ismini tekrar duyuran İran-Irak savaşında çok aktif rol üstlenen Halkın Mücahitleri Örgütü'nün Paris'te 2016'da yapılan yıllık toplantısını finanse ettiği ortaya çıktı, hatta toplantıya katıldı. Toplantıda bir konuşma yaptı. Bu da dikkat çekici. Dolayısıyla Cemal Kaşıkçı, hem hanedanı olan yakınlığı hem yaptığı görevler itibarıyla bilhassa Prens Turki Faysal'a olan yakınlığı münasebetiyle birçok işin içerisinde olmuş ve Suudi Arabistan ile ilgili birçok bilgiye sahip, hatta belgeye sahip olduğunu söyleyebilirim."
‘GEÇMİŞTE EL KAİDE İLE İLİŞKİSİNİN YANI SIRA PRAGMATİK DÜŞÜNCE DÜNYASI VARDI'
"Aslında Kaşıkçı, Suudi Arabistan'da bildiğimiz Vahhabiliği düşünceye tam olarak bağlı olduğunu söyleyemeyiz. Kaşıkçı biraz daha Vehhabilikten ve Selefi çizgiden uzak daha liberal diyebileceğimiz bir düşümce yapısına sahip. Dolayısıyla biraz da pragmatik bir zihin dünyası var. Hatta 1980'li yıllarda El-Kaide ile ilişkisi ve El-Kaide ile Afganistan'a gidip Bin Ladin ile röportajları vs. bunlar zaten biliniyor. Şunu hatırlatmam gerekir. Kral Selman tahta geçtiği zaman bir ekip kuruldu. Abu Dabi merkezli bir ekipti bu ve birçok ülkeden insan bu kuruluşun içerisindeydi ya da ilintiliydi. Türkiye'den de isimler var. Bunlar finanse edildiler. O dönemde şöyle yazılar çıktı. Cemal Kaşıkçı o zamanlar El Hayat gazetesinde yazıyordu. O zamanda köşelerinde şunu savundular. Ölen Kral Abdullah, bir Amerikancıydı ve dolayısıyla Kral Selman öyle değil. Kral Selman ile ciddi anlamda Suud dış politikası değişecek ve İslam dünyasına Suudi Arabistan daha yakınlaşacak iddiaları vardı. Yani eskiyi karalayarak yeniyi sunmak istiyorlardı. O zaman Türkiye'de buna benzer yazılar çıktı bazı gazetelerde, bazı isimler böyle yazılar yazdı. Aslında Türkiye'de bu çıkan yazılara baktığımız zaman belki birileri fark etmemiş olabilir ama birebir aynı manaya gelecek farklı cümlelerle farklı yazılar çıktı Arap coğrafyasının tamamında. Bu bir operasyondu. Bu operasyonun içerisinde Cemal Kaşıkçı rol almıştı. Ta ki 2016 Amerikan seçimlerine kadar bu ilişki devam etti. 2016 Amerikan seçimleri döneminde Cemal Kaşıkçı Amerikan halkının Trump'ı seçilmemesi gerektiğini yazdı. Bu yazı El Hayat gazetesinde yayınlanmadı. Cemal Kaşıkçı'ya Twitter kullanma yasağı, konferans verme yasağı ve televizyon programlarına katılma yasağı verildi. Kısa bir dönemde bir grupla beraber hapse alındı. Ve ilk çıkanların içerisindeydi. En Amerikancı olarak Muhammed Bin Nayef bilinirdi. Ama Amerika, Muhammed Bin Nayef'e karşı Muhammed Bin Selman'ı destekledi. Bu sadece bir veliaht değişimi değildi. Bunun Mısır ile Süveyş Kanalı ile Tiran ve Sanafir adalarının Suud'a geri verilmesiyle ve aynı şekilde bu iki ada stratejik adalar. Burada Amerika ve İsrail askeri üssü kurulmasıyla ilişkili."
‘CEMAL KAŞIKÇI BAŞLI BAŞINA BİR MUHALİF DEĞİLDİ'
Bursa'ya göre Suudi monarşisiyle derin bağları olan Cemal Kaşıkçı ‘başlı başına bir muhalif' değildi ancak veliaht prens Muhammed Bin Selman'ın geçen sene ülkedeki rakip prensler ve önde gelen iş adamlarını lüks bir otelde hapsedilmesinden de tedirginlik duymuştu:
‘SUUDİ ARABİSTAN, TÜRKİYE'NİN İRAN YAPTIRIMLARINA UYMAYACAĞINI AÇIKLAMASINDAN RAHATSIZDI'
Bursa, Türkiye'nin İran'a yönelik Amerikan yaptırımlarına uymama yönündeki açıklamalarından Riyad'ın oldukça rahatsızlık duyduğunu anımsattı. Türkiye'nin Cemal Kaşıkçı'nın hayati durumuyla ilgili resmi bir açıklama yapmadığını söyleyen Bursa, tüm öldü haberlerinin aksine Cemal Kaşıkçı'nın sonraki günlerde kameralar karşısına çıkma ihtimalinin bulunduğuna değindi: