Bilindiği gibi, bu formattaki bir zirve gerçekleştirme fikri Erdoğan'a ait. Rusya, böyle bir görüşmeyi desteklediğini açıkladı. Eylül ayının ortasında da dört ülkenin liderlerinin yardımcıları bir araya gelmişti.
Peki Suriye ve özellikle İdlib konulu bu dörtlü zirvenin kapsamı ve hedefi ne olabilir? Bu görüşme, Suriye çözüm sürecine nasıl bir katkı sağlayabilir?
Konuyla ilgili Sputnik'e konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Dış Politika ve Güvenlik Politikası Danışmanı, emekli Deniz Kurmay Albayı ve İstanbul Ayvansaray Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Celalettin Yavuz, şu değerlendirmelerde bulundu.
— Daha önce Suriye sorununun çözümü için Birleşmiş Milletlerin şemsiyesi altında bir Cenevre süreci vardı. Ve burada etkili olanlar, Amerika Birleşik Devletleri, Mısır, Suudi Arabistan ve bir ölçüde diğer Körfez ülkeleriydi. Avrupa Birliği ise Avrupa Birliği olarak, yani Fransa ve Almanya öne çıkmadan burada söz sahibi olmaya çalışıyordu.
Daha sonra Rusya, Türkiye ve İran'ın başını çektiği Astana süreci, çözümü kolaylaştırıcı enstrüman olarak devreye girdi. Ve oldukça da başarılı oldu. En son başarılı olduğu konular, İdlib'le ilgiliydi. Burası gayet tabi ki sonunda Suriye'nin meşru hükümetine teslim edilecek.
'YÜKÜN BÜYÜK BİR KISMI AVRUPA BİRLİĞİ'NDE ALMANYA'YA GİDİYOR'
— Ama burada mesele şuydu: orada yaşayan yaklaşık 3,5 milyon sivil insanların mümkün olduğunca artık savaştan veya krizden daha büyük yara ve hasar almadan hayatlarını devam ettirmelerini sağlamak. Eğer bir çatışma olsaydı belki yeniden masum insanlar ölecekti, yine bir göç, sığınmacı dalgası olacaktı. Bunu da ne Türkiye ne de Avrupa Birliği ülkeleri istiyor. Özellikle Almanya ve Fransa bunun istemiyor. Nitekim bunun yükünün büyük bir kısmı Avrupa Birliği'nde Almanya'ya gidiyor. Bildiğim kadarıyla 1 milyona yakın sığınmacı şu anda Almanya'da. Fransa'da o kadar yok. Ama Fransa'da Macron yönetimi Suriye-Lübnan bölgesindeki etkinliğini, nüfuzunu devam ettirmek istiyor. Öte yandan ABD Başkanı Trump'ın ticaret savaşını başlatması ve AB'nin bazı ülkelerini de özellikle İran konusunda zorlamaya çalışması, AB'nin büyük ülkelerinin Türkiye ile tekrar yaklaşmalarına sebebiyet verdi.
'DÖRTLÜ ZİRVE FİKRİNİ ORTAYA ATAN ERDOĞAN, DAHA ÖNCE PUTİN'LE GÖRÜŞMÜŞ OLABİLİR'
Suriye'de Bahar gibi başlayan "Esad rejimini devredelim" diye çıkılan yolda dünyanın en kanlı terör örgütü IŞİD ortaya çıktı. Bölgede hala El-Kaide'nin uzantısı El-Nusra değişik adlarla devrede. Bunların Avrupa'ya ne kadar zararlı olduğunu Avrupa Birliği de sonunda gördü. Vu şu anda Suriye'de istikrarı sağlayacak çözüm yolu arayış içerisindeler.
Ama bu, uzun ve zorlu bir yol. Çünkü anlaşmazlık konuları hala devam ediyor.
— Bunlardan birisi, örneğin İdlib meselesi henüz çözülebilmiş değil. Acaba gerçekten de buradaki silahlı muhalifler, başta El-Nusra olmak üzere bölgeden çıkartılabilecek mi? Veya silahları alınıp bunlar bir şekilde bölgeden çıkabilecekler mi? Çıkarsalar nasıl çıkacaklar ve nereye gidecekler? Bunlar henüz bilinmiyor.
'ABD'NİN KALICILIĞINA ÇÖZÜM BULMAK, EN GÜÇ SORUNLARDAN BİR TANESİNİ OLUŞTURACAK'
— Burada Avrupa Birliği'nin güçlü ülkeleri Fransa ve Almanya, eğer Rusya, Türkiye ve İran gibi, yani Astana sürecindeki ortaklar gibi düşünür, bunlara yakın bir politika izlerlerse belki çözüm daha kolay olabilir. Şimdi burada Almanya ve Fransa'yı ikna etmek konusunda Erdoğan'la Putin'e çok iş düşüyor. Eğer onlar, ABD'nin bölgedeki kalıcılığının önlenmesi konusunda ikna edilirlerse Suriye'nin, daha doğrusu bölgenin istikrarı için çok daha önemli olabilir.