Özbekistan dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlayan TBMM Başkanı Yıldırım, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
NTV'nin aktardığına göre, Yıldırım'a sorulan sorular ve yanıtları şöyle:
En önemli gündem maddelerinden bir tanesi, biliyorsunuz efendim Türk-Amerikan ilişkileri. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Toplantıları için Sayın Cumhurbaşkanı Amerika'daydı. BM Güvenlik Konseyi'ndeki toplantılara katıldı ve bir konuşma yaptı. Hem BM'nin işleyişine dair eleştirileri vardı hem de Türk-Amerikan ilişkileri bağlamında Trump yönetimine dair eleştirileri oldu Sayın Cumhurbaşkanı'nın. 12 Ekim'de biliyorsunuz rahiple ilgili duruşma var, bazı beklentiler var dile getirilen. Elbette yargı bağımsız ama Türk-Amerikan ilişkilerinin gidişatıyla ilgili görüşlerinizi merak ediyoruz doğrusu.
Dolayısıyla soğuk savaş döneminde işte iki kutuplu dünya bir müddet birbirini dengelemiş, ama 90'lı yılların başında o denge de kaybolmuş vaziyette. Hal böyle olunca, bölgesel sorunlar azalmıyor, artıyor. Dünyada yaklaşık 70 milyon mülteci var. Yani 194 ülkenin demek ki 74 milyon nüfusu olan kaç ülke var? Yaklaşık 20. Son büyük ülke de mülteciler ülkesi haline gelmiş. Neden çözüm üretilemiyor? Bu 5 biraderlerin olaylara kısa vadeli ülke çıkarları ile baktıkları için. Halbuki uzun vadeli ve küresel barış, refah ve ülkeler arasındaki uçurumu gidermeye yönelik hiçbir programları yok.
'SANKİ İSRAİL MAĞDUR, FİLİSTİNLİLER ONLARIN CANINI OKUYOR'
İşte Filistin sorunu yıllardan beri, 48'ten beri çözülemiyor. Yani olan biten bir tarafa bırakılıyor, sanki Amerikan Başkanı çıkıyor diyor ki, 'herkes İsrail'e düşmanlık ediyor', 'İsrail'in ne günahı var' demeye getiriyor. Sanki İsrail bölgede baskı altında, mağdur, mazlum, Filistinliler onların canını okuyor ve İsrail'i savunuyor, bütün dünyanın önünde savunabiliyor İsrail yönetimini. Yani bunu hangi mazlum, mağdur milletlerin halkına anlatacaksın? Mümkün değil. Dolayısıyla bu ayrımcılık, dışlama gittikçe küresel barışı, istikrarı sağlayacağına buradan uzaklaşmaya sebep oluyor, işin özü o. Cumhurbaşkanımız bu konulara muhatap, bunun bedelini ödeyen ülkelere ve oranın halklarına orada hitap etti.
'ABD HÂLÂ KILINI KIPIRDATMIYOR'
Türk-Amerikan ilişkilerinde biz ne bekleyelim?
Bir tanesi, Amerika yönetimi hakkında Türk kamuoyunun yüzde 85'i olumsuz düşünüyor. Bu darbenin arkasında, FETÖ'ye bir şey yapılmadığını düşündükçe, bunlar yapmadığına göre arkasında bir şey var, bir parmakları var. Bu algı yaygın mı Türkiye'de? Yaygın. Bir kere bunu düzeltmek için FETÖ ile ilgili en azından demeleri lazım ki, "biz işlem başlattık, soruşturma yapıyoruz, mahkeme edeceğiz veya şartlarını kısıtlıyoruz." Adam krallar gibi, istediği gazeteyi çağırıyor, istediği televizyonu çağırıyor, adamları senatörlerle, Temsilciler Meclisiyle, herkesle haşır neşir, içli dışlı.
'ABD'NİN YPG, PYD, PKK UNSURLARIYLA İLİŞKİYİ KESMESİ LAZIM'
Üçüncü büyük problemimiz de, bu FETÖ işini, Halk Bankası işini, Hakan Atilla işini ve diğer sıradakileri… Bunlarla ilgili yeni bir sayfa açmak gerekiyor.
'HAKAN ATİLLA DAVASINI İZLEDİK, HOKKABAZLIK'
Siz olumlu musunuz efendim? Yani Amerikan yönetimi, Trump yönetimi bu söylediğiniz hassasiyetler noktasında…
En büyük hassasiyetlerimizden olan, Fırat'ın doğusundaki 700 kilometrelik hududumuz boyunca bir terör yapılanması var, buna karşı tedbir almamız gerekiyor. Amerika eğer bizim NATO ortağımızsa, unutmamalı ki o sınır NATO'nun sınırıdır. Sadece burada yapacağı iş birliği Türkiye'nin hayrına değil, aynı zamanda NATO'nun da güvenliği için gerekli.
'EKONOMİK SIKINTI YAŞADIĞIMIZ SIR DEĞİL'
Efendim, ekonomideki gelişmelerle ilgili de bir değerlendirme almak isteriz.
'CUMHURBAŞKANIMIZ KAPILARI KAPATMIŞ GÖZÜKMÜYOR'
Milliyetçi Hareket Partisi'nin af teklifi, düşünceniz nedir?
Afla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımız kapıları bu sefer kapatmış gibi gözükmüyor. Biliyorsunuz geçmişte yapılan aflarda kapsam çok genişlemiş. Çok genişleyince kamu vicdanı rahatsız olmuş, beklenen fayda sağlanamamış. Burada belki bu detaylara çok daha dikkat etmekte yarar var. İşte organize suçlar, şunlar-bunlar, yani onların sınırı nereden çizilecek, onlara bakmak gerekiyor.
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.