ÖZEL ŞİRKETLERİN AADHAAR KİMLİĞİ TOPLAMASI ZORUNLU OLMAKTAN ÇIKARILDI
Mahkeme hükümetin bu sistemi okul sınavlarına giren öğrencilerin kimliğini tespit etmek gibi 'ilgisiz' konularda kullanmasını hükümsüz kılarken, bankalar ve cep telefonu servisi sağlayıcıları gibi özel şirketlerin, kullanıcıların Aadhaar kimliklerini toplamasının gerekmediği yönünde karar verdi.
MAHREMİYET HAKKINI İHLAL ETMEDİĞİNE KARAR VERİLDİ
Mahkeme Hindistan vatandaşlarının mahremiyet hakkı olduğunu da kabul ederek, Aadhaar programının hükümete vatandaşların yaşamlarına karışma konusunda gereğinden fazla güç verdiğini kabul etti. Ancak yargıçların çoğunluğu Aadhaar kimliklerinin 'özgün ve benzersiz' olduğunu belirterek programın ülkede okuma yazma bilmeyen dışlanmış kesimleri güçlendirdiğini vurguladı.
Başbakan Narendra Modi hükümeti bundan önce vatandaşların böyle bir hakkı olmadığını öne sürüyordu. Anayasa Mahkemesi'ne Aadhaar programı aleyhine 30'dan fazla dava açılmıştı.
1 MİLYARDAN FAZLA İNSAN PROGRAMA KAYDEDİLMİŞTİ
Halihazırda yaklaşık 1 milyar insanın Aadhaar programına kaydolduğu belirtiliyor.
Ancak giderek hayatın her alanını kapsamaya başlayan ve hükümetin zorunlu hale getirdiği yaklaşık 10 yıllık program tartışmalı bir hale geldi. Andra Pradeş gibi bazı eyaletlerin sistemi izleme programlarına dahil etme konusundaki planları da endişeye sebep oldu.
Program kapsamındaki on milyonlarca kaydın yanlış biyometrik veri ya da bilgi giren eksik eğitim almış yada yozlaşmış görevlilerce yapıldığı, yerel ve eyalet yetkililerinin özensiz güvenlik işlemlerinin hassas bilgilere yönelik 200'den fazla güvenlik ihlaline yol açtığı belirtiliyor.
ÜLKEDE ÇOĞU İNSANIN PASAPORTU YA DA EHLİYETİ BULUNMUYOR
Modi'nin Bharatiya Janata partisi öncülüğünde programı savunanlar uzun zamandır güvenilir ve evrensel bir kimlik sisteminden mahrum olan yüz milyonlarca yoksul insanın yaşadığı bir ülkede dijital kimlik sisteminin 'dönüştürücü' olduğunu savunuyor.
Zira ülkede pasaport, sürücü belgesi ya da kredi kartı gibi kimlik kartları, sadece zenginlerde bulunuyor, yoksul halk ise kimliklerini kanıtlamak için çoğu zaman elektrik faturaları, karneler, oy kartları veya yerel yetkililerden gelen mektuplara bel bağlamak zorunda kalıyordu. Özel şirketler ise kağıt israfından kurtulduklarını ve uzun süren işlemler yerine saniyeler için de müşterilerin kimliklerinin onaylandığını söylüyor.