‘TÜRKİYE VE RUSYA İDLİB'DE MANTIK KULLANMAYA KARAR VERDİLER'
Dvidar, "Eğer birileri Rusya'nın İdlib'deki enfeksiyonla (militanlarla) askeri zıtlaşmaya girmesinden yarar sağlayacağını düşünüyorsa, bu doğru bir düşünce değil. Her zaman kısa zamanda galip geleceğinizden emin olamazsınız. Orada çok sayıda silahlı kişiler yoğunlaşmış durumda, yaklaşık 100 bin kişi var, bunlardan yaklaşık 10 bin kişi de oradaki oluşumların çoğunu içine alan El Nusra Cephesi (yeni adıyla Fetih el Şam) terör örgütünde yer alıyor. Böyle bir kargaşaya girmektense belki de mantık kullanmak daha iyi. Rusya ve Türkiye de zaten bunu yaptı. Kaslar da kullanılabilir, fakat mantık kullanmak daha iyi. İnsanların yaşamını da böylelikle kurtarmış olacağız. Orada 3 milyon sivilin rehine tutulduğunu unutmamak gerekir" diye konuştu.
Rusya ve Türkiye'nin İdlib'le ilgili hiçbir anlaşmazlığı bulunmadığını ve tarafların ortak bir hedefin peşinde olduklarını söyleyen Dvidar, "Herkes Moskova ve Ankara'nın İdlib konusunda karşılıklı tavizler verdiğini söylüyor, çünkü taraflar arasında anlaşmazlıkların olduğu varsayılıyor. Ben herhangi bir anlaşmazlık görmüyorum. Her iki ülkenin önünde ortak bir görev var, fiziksel imha dâhil olmak üzere terör tehdidini ortadan kaldırmak. İki ülkenin arasında herhangi bir zıtlaşma yok, sorunun çözümü ile ilgili taban tabana zıt görüşler söz konusu değil. İki taraf ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2254 sayılı kararına göre hareket etmeyi, yetkili bir hükümetin oluşturulması, anayasanın kabulü ve BM'nin gözetiminde seçimlerin yapılması hususlarını kabul ediyor. Zıtlaşma ise sadece Moskova ve Ankara arasında anlaşmazlık bulmaya çalışan insanların aradığı bir şey. Oysa şimdi, iki ülkenin sadece ekonomik açıdan değil, siyasi ve askeri açıdan da birbirilerine yaklaştığı bir dönem söz konusu" yorumuda bulundu.
Mısırlı uzman, "Moskova ve Ankara şüphesiz Şam ve muhalifler üzerinde, tarafların uzlaşması için BMGK'nın 2254 sayılı kararının gereğini yapmaları için nüfuzlarını kullanmak durumunda kalacak. Moskova Şam'la istişareler yapması gerekecek. Şam'ın herhangi bir itirazı olacağını sanmıyorum, zira Şam'ın en önemli müttefiklerinden biri olan İran, İdlib kararını kabul etti. Türkiye ise şüphesiz Suriyeli muhaliflerinin üzerinde muazzam bir etkisi var, ancak maalesef Heyet Tahrir el Şam (El Nusra Cephesi) gibi çetelerle durumu tamamen kontrol altına alamıyor" diye konuştu.
Dvidar, "Suriye'deki durumun yatışması uzun sürecek, sonradan yeniden inşa gündemde olacak. Ancak eğer yılsonuna kadar hükümetli, anayasalı bir Suriye görmek mümkün olursa, önümüzdeki yıl BM'nin gözetimi altında adil ve şeffaf bir seçim sürecinin de beklenebileceğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.