TBB'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Feyzioğlu, "İsterdik ki yargının üç kurucu unsurundan biri olan savunmanın temsilcisi olarak bu konuşmayı, Yargıtay'ımızla birlikte düzenlediğimiz ortak toplantıda yapabilmiş olsaydık. Bunu yapabilmiş olsaydık, yargıyı güvenilir kılma yolunda önemli bir adımı atmış olurduk. Bu, dünyaya da etkili bir mesaj olurdu" dedi.
"Amacımız, hangi etnik kökenden, mezhepten, inançtan, dilden, cinsel kimlikten olursa olsun 81 milyon vatandaşımızı adalet paydasında kucaklaştırmaktır. Türkiye'nin birliği, beraberliği, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve refahı ancak bu şekilde korunabilir. Güvenilir yargının vazgeçilmez koşullarından biri etkili bir savunma gücünün varlığıdır. Ülkemizin on binlerce namuslu, çalışkan, fedakâr, bilgili avukatı, hâkimi ve savcısı vardır. Büyük Atatürk'ün dediği gibi, adalet mülkün, yani devletin temelidir. Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de adalet savaşçılarının omuzları üzerinde durmaktadır. Ancak Anayasamız; yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını ve güvenilirliğini sistemsel olarak sağlamaktan uzaktır."
'YARGININ BAĞIMSIZLIĞI ANAYASAL GÜVENCEYE KAVUŞTURULMALI'
Yargıya duyulan güvenin yüzde 20'ler seviyesine düştüğünü vurgulayan Feyzioğlu, "Türkiye Barolar Birliği hiçbir zaman, hiçbir siyasi partinin arka ya da ön bahçesi olmamıştır, olmayacaktır. Bizim bu tehlikeyi Türk Milleti'nin bilgisine sunmamız, asla bir parti siyaseti olarak düşünülemez. Milletimizin geleceğini ve refahını koruma mücadelesi veriyoruz. Biz, daima, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kayıtsız şartsız yanında olduk. Devletimizin arkasında her zaman dimdik durduk. Bununla gurur duyuyoruz. Siyasi iktidarlar geçici, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kalıcıdır. Bu duruşumuzu anlamayanların, devlet ve siyasi parti ayrımı yapmayı bilmeyenlerin yıkıcı sözlerinin, bizim ve Türk Milleti'nin gözünde hiçbir değeri yoktur" ifadelerini kullandı.
'CUMHURBAŞKANIMIZI TEHDİT EDEN SAYGISIZ GİRİŞİMLERİ DEVLETİMİZİ TEHDİT OLARAK GÖRÜRÜZ'
"Fakat yargıyı siyasetin etkisine açan mevcut anayasal düzenleme, bu saygısızlıklara mazeret oluşturmaktadır. Bu gerçeğin, Milletimiz ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bilinmesini zorunlu görüyoruz. Öte yandan yargının siyasetin etkisine açık hale getirilmesi, hukuki uyuşmazlıklarda avukat yerine iş takipçisi aranması gibi kabul edilemez bir sonuç doğurmaktadır. Avukatın emeğinin giderek değerini yitirmesi, yargıya duyulan güvenin azalmasıyla doğrudan ilgilidir. Mesleğimizin bazı mensuplarının, bu tehlikeye işaret etmemizi mesleki bir sorunun dile getirilmesi olarak görmemesi düşündürücüdür. Bu tavır, iş takipçiliği kaygısıyla değilse, ancak hukuk fakültelerindeki eğitim öğretim kalitesindeki düşüşle izah edilebilir."
'YARGIYI GÜVENİLİR KILMADAN DÖVİZİ DÜŞÜREMEZSİNİZ'
Feyzioğlu, konuşmasının büyük bir bölümünde de hukuk fakültelerindeki eğitimin yetersizliğinden ve avukatların özlük hakları nedeniyle yaşadıkları sorunlardan bahsetti. Avukatlara yönelik fiziksel saldırıların da giderek arttığını belirten Feyzioğlu, "Şiddet kültürünün gelişmesi mutlaka önlenmelidir. Emniyet mensuplarımız, savcılarımız ve hâkimlerimiz avukatlara yönelik saldırıların yargı mensuplarına yönelik saldırılar olduğunu unutmamalıdır" dedi.