‘TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ KIRILGANLIK AVRUPA'NIN İŞİNE GELMEZ'
Maas'ın açıklamalarını değerlendiren Can Ünver "Türkiye, Almanya'nın gündeminden hiçbir zaman düşmedi. Özellikle son 2-2.5 hatta 3 senedir Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan üzerinden Türkiye karşıtlığını köpürttüler. Bu arada Trump'ın başkanlığından beri Almanya'da sezinlenen antipati havası, Trump'ın Alman otomobillerine vergi koyması, Deutsche Bank'la uğraşması yani genel olarak Avrupa karşıtı bir tutum sergilemesiyle daha da çok arttı. ABD'nin tedbirleriyle Türkiye'de yaşanmakta olan finans krizi, Avrupa'yı endişelendirdi. Şimdi bakıyorsunuz, Türkiye, Almanya'nın altıncı en büyük ticari partneri ve 3.5 milyon Türk Almanya'da yaşıyor. Ayrıca Türkiye'de 7 bin 300 civarında doğrudan Alman yatırımı var. Dolayısıyla Türkiye Almanya için önemli bir ihracat ülkesi hem de önemli bir turizm ülkesi. Türkiye ekonomisinin kırılganlık içerisine girmesi işlerine gelmeyecektir. Dolayısıyla bir tavır değişikliğinden bahsedeceksek, bunda pragmatik bir tutumun rolü kesin" dedi.
Alman Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Andrea Nahles'in "Türkiye'ye mali yardım yapmalıyız" açıklamasına değinen Ünver "Bir süredir Avrupa'nın Türkiye'ye yardım yapabileceği konusu abartılı şekilde gündeme geliyor. SDP Lideri Nahles de bu konuda açıklama yaptı. Ancak Türkiye'nin böyle bir yardıma ihtiyacı yok. Zaten Almanya'da yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre de halkın yüzde 72'si böyle bir yardıma zaten karşı. Birtakım beyanatların, yarattığı psikolojik destekten öte bir anlamı yok. Eğer bir krizden söz ediyorsak; Türkiye bu krizden kendi gücü ve özgüveniyle çıkacaktır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle yaşadığı krizde her zaman soğukkanlılığını koruduğunu hatırlatan Ünver "O dönem Almanya, Avusturya ve Hollanda başta olmak üzere çeşitli ülkelerden ciddi Türkiye karşıtı çıkışlar gelmişti. Bugün Türkiye'nin önemini bugün daha soğukkanlı şekilde anlıyorlar. Türkiye'nin içine düşeceği bir kırılganlığın Avrupa'yı da nasıl etkileyeceğini gördükleri kanaatindeyim. Yine de akıllarının başlarına gelmesinde fayda var. Çünkü Tayyip Erdoğan üzerinden bir Türkiye karşıtlığının kimseye fayda getirmeyeceğini anlamalarının önemli olduğu görüşündeyim" diye konuştu.
ABD'nin saldırgan politikasının çıkmaza gireceğini düşündüğünü söyleyen Ünver "Burada paradoksal bir durum var. Küreselleşmenin belli kuralları vardır. Serbest ticareti körüklerken bir anda bunu engellemeye çalışan bir ABD var. Bunu hangi saikle yaptığına ilişkin de ciddi şüpheler var. Yani ABD, mantıkdışı bir takım adımlar atıyor. Ve atılan bu mantıksız adımların da ABD tarafından çok daha net bir şekilde anlaşılacağı kanaatindeyim. Ticaret savaşı, duvarlarının yükseltilmesi ve korumacılık bugünü koşullarına uygun değil. Neoliberal bir dünyada yaşıyoruz ve akıntıya karşı kürek çekmenin de bir faydası yok. Bir de bunun siyasi ve askeri boyutu da var. Bunlar hiç kolay değil. ABD duruş değiştiriyor. Değiştirdiği duruş müttefiklerine zarar vermeye başlayacak ve kendisine de ne fayda getireceği şüpheli. ABD güçlü bir devlet ve orada akıllı insanlar var. Bunun sürdürülemeyeceğine ilişkin kaygı ve eleştiriler zaten sıklıkla Amerikan basınında da yer alıyor. Bu durum değişeceğini öngörüyor ve umut ediyoruz. Çünkü böyle bir ortamda kimse ticaret yapamaz, herkes zarar görür" diye ekledi.
‘ABD'NİN AVRUPA'DAKİ AĞIRLIĞI HALA GEÇERLİ AMA AVRUPA'DA ARTAN BİR RAHATSIZLIK VAR'
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Hakan Güneş "Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa ülkeleri arasında ekonomik ve siyasi ilişkiler hiçbir zaman pürüzsüz değildi; ancak özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve gelmesinin ardından bu pürüzsüzlük daha görünür bir hal aldı. Yine de bu durumun radikal bir siyasal kopuşa gitmeyeceğini düşünüyorum. Zira sürecin o noktaya gitmeyeceğini, NATO tartışmalarında gördük. Trump, en başında ABD'nin NATO'dan çıkacağını söylemiş olsa da daha sonra ABD'deki bütün farklı siyasal çevrelerin üzerinde mutabık kaldığı bir görüşü ifade etti. O görüş de, küresel ölçekte ve özellikle Avrupa'nın güvenlik harcamalarının büyük ölçüde ABD tarafından üstlenilmesinin Washington açısından sürdürülemez olduğu idi. Avrupa ülkeleriyle ABD arasında bir süredir anlaşmazlık vardı ve Trump, Avrupa ülkelerinin savunma bütçelerini artırmaları konusunda istediğini aldı. Benzer bir durum, Rus diplomatların ülke dışına çıkarılması konusunda da yaşandı. ABD, Yunanistan dâhil, bütün ülkeleri yokladı; Rus diplomat bulamayanlar da birini bulup gönderdi. Yani Amerika Birleşik Devletleri'nin Avrupa siyasetindeki ağırlığı hala tartışılmaz. Fakat ortada ABD'nin tek taraflı yaklaşımları sonucu Avrupalı muhatapları ciddi bir rahatsızlık içerisindeler" dedi.
‘ORTADA GENİŞLEYEN BİR ÇATLAK VAR'
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, ABD'nin Rusya, Türkiye, Çin ve diğer önemli ekonomik partnerlere yönelik yaptırımlarına Avrupa'nın tepki göstermesi çağrısı yaptığının hatırlatılması üzerine Güneş "Almanya'dan gelen ve bu üç ülkeyi bir paket olarak kabul eden açıklama dikkate değer. Bunu eyleme dökeceklerini düşünmüyorum. Ancak yine de Almanya'dan böyle bir tepki, bir birikimin sonucu ve bugüne kadar olduğundan daha fazla gerginlik yaşandığına işaret ediyor. Örneğin İran konusunda ABD'nin yaptırımlarına diğer ülkeler katılmadı. Daha doğrusu siyasi olarak katılmayacaklarını söylediler ama Renault, Peugeot çekildi. İran'la en içli dışlı olan ülke olan, İran'a en çok yatırım yapan ve o ülkeyi en çok koruyan Fransa bile bu karara çok fazla direnemiyor. Ama sonuçta burada bir çatlak olduğu, sadece Almanya değil ayrıca Fransa ve bazen de İngiltere'yle İran konusunda, Almanya'yla da Rusya konusunda çatlak olduğu çok açık. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le verdiği resim de Trump'a karşı bir tutum olarak yorumlandı" ifadelerini kullandı.
Güneş "ABD ve Avrupa'nın geçmişten daha fazla sorunla uğraştığı, anlaşmazlıkların NATO'nun maliyetleri düzeyinde ve ortak ticaret anlaşmaları düzeyinde sorunlar olduğunu biliyorduk. Ancak Trump'la bu sorunlar arttı. Avrupa'nın itirazları henüz ciddi bir karşı duruş yaratacak düzeyde olmasa da bu karşı duruşun şiddetinin arttığı da aşikar" diye ekledi.