Akşener'in açıklamalarından satır başları şöyle:
'DEVLETİN DEVASA İMKANLARIYLA KARŞIMIZA DİKİLENLERİN DUVARLARINI YIKARAK GELDİK'
Hoş geldiniz ve emin olun ki Türkiye'ye, Türk siyasetine iyi geldiniz. İYİ geldik evet. Onca badire atlattık, bin bir yalana, iftiraya, hileye, desiseye göğüs gererek geldik. Devletin devasa imkanlarıyla karşımıza dikilenlerin duvarlarını yıkarak geldik. Kurulan tuzaklara düşmemek için, her adımımızı hesaplayarak geldik. Bugün, Meclis'te grubu, her ilde her ilçede teşkilatı, binlerce üyesi, gönüllüsü, hasılı, Türk siyasetinde söyleyecek sözü ve gücü olan bir partiyiz.
Bugün sözümüz var. Ama dün, susma orucu tutan Meryem gibiydik…
'NEREDEN GELDİĞİMİZİ UNUTMAYACAĞIZ'
— İYİ Parti, sesi kısılan, sözü kesilen, iftiraya uğrayanların partisidir. İYİ Parti, memleketi avucuna alan ehliyetsizliğe, terbiyesizliğe, yozlaşmaya karşı kalbiyle buğzedip Allah'a sığınanların partisidir. Bugün buradayız.Milletin Meclisi'ndeki sayımız belli..Ama yarın, evet yarın mutlaka, iktidarda olacağız. Fakat o gün bir şeyi asla yapmayacağız;
— Nereden ve nasıl geldiğimizi unutmayacağız! Bir zamanlar, iyi niyetimize, vatan sevgimize, yüksek ahlakımız ve hasletlerimize rağmen, nasıl zulme uğradığımızı unutmayacağız! Hep bileceğiz ama,nereden geldiğimizi gelin bir kez de burada hatırlayalım, hatırlatalım.Henüz 10 ay önce, Türkiye'de "yeni parti" tartışmaları yaşanırken bir şeyi idrak etmiştik; Türkiye'de bir siyasi partiler enflasyonu varken,,, tartışılması gereken "yeni bir parti" değildi. Türkiye'nin,yeni bir siyasi partiye değil, İYİ bir partiye ihtiyacı vardı.
'BAKİ İŞ YAPMAK İSTİYORSANIZ FANİYE BEL BAĞLAMAYIN'
— Siz İYİ insanlara kardeşlerime hatırımdır;"Baki bir iş yapmak istiyorsanız, faniye bel bağlamayın!" Adalete, iyiliğe, doğruluğa sıkı sıkıya sarılın. O vakit mutluluğa, ülkümüze, hedeflerimize varacağız. Sevgili İYİ Partililer, biliyorsunuz, yola çıkarken bir iddia koyduk ortaya. 'Başaracağız' dedik. 'Başaracağız, başaracağız, başaracağız' dedik. Bunu derken, bir yerlerden zafer garantisi almış değildik. Bir yerlere sırtımızı dayamış değildik.
'ASLA MÜDAHİL OLMADIĞIM BİR SÜREÇ YAŞANDI'
— Evet bir iddia koyduk ortaya, seçimlere öyle girdik. Meclise girmiş olan bütün partiler oy kaybettikleri halde, kendilerini başarılı ilan ettiler. Biz ise,50 yıllık partiler kadar oy almamıza rağmen, iddiamızla sınanmayı esas aldık, sorumluluğu üstlenerek çekildik. Meşhur sözdür, bilirsiniz: "Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler." 'Kendi partimde ihtilaf konusu olmaktansa, noktayı koyarım' dedim.'Fitneye sebep olmaktansa, örter kapımı otururum' dedim. 'Çekildim, İzzet ü ikbal ile bab-ı siyasetten' dedim. Türkiye'ye yakıştırdığımız demokrasi anlayışımız da,şahsi prensiplerim de bunu gerektiriyordu.Allah şahittir ki, meselenin altı da budur, üstü de budur. Önü de budur, ardı da budur.O andan sonra ise içinde yer almadığım ve asla müdahil olmadığım bir süreç yaşandı. İYİ PARTİ camiası, kararımın hilafına ortaya bir irade koydu, ısrarcı oldu.
'GEL' DEDİNİZ, GELDİM
— Şimdi sizlere soruyorum;Eteğinde taş kalmış olan var mı? 'Şunu da söyleseydim' diye, içinde ukde kalmış olan var mı? Tekrar soruyorum;Var mı? (Salonda yükselen 'yok' sesleri) Öyleyse, Nerde kalmıştık? Şimdi yeniden Bismillah diyor muyuz? Öyleyse;daha yeni başlıyor muyuz? Haydi, Bismillah!
'KOSKOCA MEDENİYETİ İLKEL KABİLELERİN YNETİM ANLAYIŞINA KURBAN MI EDECEĞİZ'
— Sizlere kolay bir başarı vadetmiyorum.Sabaha iktidar umanlar, bizimle yola çıkmasın. Yolumuz uzun ve çetin.Bu yolda karşınıza menfaat teklifleri, tehditler ve daha bir yığın engel çıkacak.Bu çetin fakat kutlu yolu, yufka yüreklilerle, korkaklarla, hesapçılarla yürüyemeyiz. Cesur olanlar, kuvvetli olanlar, gerçekten inananlar katılsın kafilemize.
— Şöyle bir bakın;5000 yıllık Türk Devlet geleneğinin, arsız doymaz bir parti aparatına dönüştürülmesi, varlığımızı anlamlı kılmak için, yeterli değil mi? 1300 yıl önce, Orhun'da milletine hesap verebilen bir kağanımız vardı. Bozkırdan Anadolu'ya geldik.Doğuyu batıyı sentezleyen bir yüksek medeniyet inşa ettik.Yalnız doğuda değil, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu cumhuriyet, bütün dünyada birçok alanda öncü oldu.Kadın haklarından eğitime, güçler ayrılığından düzenli seçimlere.Şimdi bu koskoca medeniyeti, devlet birikimini, ilkel kabilelerin yönetim anlayışına, onun şefinin heveslerine mi kurban edeceğiz?
'BU MEMLEKET KİMSENİN BABASININ ARPALIĞI DEĞİL'
Yetişmiş milyonlarımız, o milyonların, onları yetiştiren memlekete katacakları varken; bir adamın ve yakınlarının keyfi olsun diye, bahtımız, onlara emanet edilemez. Bu memleket hepimizindir..Bu memleket, kimsenin babasının, yahut kayınbabasının malı, tepe tepe kullanacağı arpalığı değildir.
'İSVİÇRE ÇAKISI ROLÜNDEKİ MHP…'
— İYİ Parti, Ak Parti ve CHP'nin bir kumpas ağzı gibi konumlandığı, yanlarına da her işe yarayan, İsviçre çakısı rolündeki, MHP'nin iliştirildiği siyasi tabloyu değiştirmiştir.Türkiye, memleketi beslemek yerine, türlü oyunlarla birbirlerini besleyen, siyaset erbabı yüzünden, bu günlere geldi..İYİ Parti; Siyaseti ve milleti iki kamp arasında sıkıştırmış bir toplum mühendisliğine nokta koymak için,yola çıktı..Karşıt- mış gibi yapan, ama birbirinden beslenen iki yolun dışında, doğru-temiz ve haklı bir üçüncü yol olarak, sahne aldı.. Türk siyaseti, İYİ Parti'yle derinlik, yükseklik kazandı.. Kazananı baştan belli olan, kamplar çatışması şeklindeki seçim düzeni, artık işlemeyecektir. 'Birini döverek, birini severek büyüttükleri' iki tarafa da,milleti dert etmek yerine, varlık ve koltuklarını korumak için,kimlik tokuşturma konforunu yaşatan, bu kamplaşmaya son vereceğiz.Gönüller arasına, yeni çeperler örmeyeceğiz. İYİ Parti'nin sağdan soldan preslenerek, yeni bir çepere dönüştürülmesine, izin vermeyeceğiz.
— Her türlü engelleme çabasına, imha gayretine rağmen, İYİ PARTİ, ayağını sağlam basıp, dimdik duracağı bir alan kazanmıştır.Sorumluluğumuzu, yükümlülüğümüzü arttıran %10 oy, İYİ Parti'nin sıçrama tahtasıdır.
— İYİ Parti, bir aktarma istasyonu değildir..İYİ Parti, emanet kabulcüsü hiç değildir.Bir hışımla evden kaçıp, sonra da köşe başından kapıyı gözleyen, pişmanlar değiliz.Birileri kendi hayal dünyalarında, bizi imtihan ediyormuş.
O birilerinin kimler olduğunu, gayet iyi biliyorsunuz;Kimin imtihan edildiğini,ve saray muhafızlığına, hem de kadrolu yazıldığını, biliyoruz. Bugün, kasıla kasıla oturdukları 'saray yancılığı koltuğunda',
dün, Apo'nun, FETÖ'nin oturduğunu da biliyoruz! Bunlar öyle insanlar ki; Uzattığın eli dahi, bir gün sonra fitneye dönüştürmeye kalkacak kadar, izansızlar.
'TÜRKİYE'YE DAYATTIKLARI TEK ADAM REJİMİNİN ACI MEYVELERİ DÜŞMEYE BAŞLADI'
'DEVLETİN HAZİNESİNİ FETÖ OKULUNDAN YETİŞMİŞ DAMAT BERAT'A TESLİM ETTİN'
— Ve buradan sesleniyorum;Sayın Erdoğan,, sonda söyleyeceğimi şimdi hemen başta söyleyeyim: Adaletsizsin!, Basiretsizsin!, Kifayetsizsin! Hem aldanıyorsun, hem aldatıyorsun. Kullanışlı müttefikinle ülkeyi içine sürüklediğin, hale bir bak. 'Tek adamlığı verirseniz, Türkiye uçacak' dedin. Millet verdi. Döviz, faiz, enflasyon uçtu. Borç, işsizlik, cari açık uçtu. '24 Haziran'da seçilirsem, her şeyi düzelteceğim' dedin. Seçildin, daha beter hale getirdin. Beş bin yıllık devletin hazinesini, maliyesini, fetö okulundan yetişmiş Damad Berat'a, teslim ettin. Sizin lale devriniz başladı ama, milletin ekmeği küçüldü, öğünü eksildi. O kadar hukuksuz, güvensiz bir ortam oluşturdun ki, ekonominin canlanması imkânsız. Kendi kendine kurduğun ekonomi teorileri, memleketi batırmak üzere.'Ben ekonomistim' diyorsun. Sen ekonomist değilsin, Muhterem. Sen, 'ekonomik boy bir Muhterissin!'"
'KORKARIM TÜRKİYE'Yİ IMF'LİK EDECEKSİNİZ'
— Gidilen yol, yol değil. Ekonomik göstergeler hızla daha da kötüleşiyor. Açıklanan 100 günlük programda, enflasyona çare yok. Mutfakta yangın var, ama mutfağa çare yok. Sözler, seçimin ertesi günü unutuldu. Mesela, 100 günlük programda, memura sözü verilen, 3600 ek gösterge zammı yok.Ekonomiye yön vermesi gereken bürokrasi, güven vermek şöyle dursun, yatırımcıyı kaçırıyor. Dövizi kontrol etmek için Cumhurbaşkanı, vatandaşın 3-5 kuruşluk birikimlerine göz dikmiş, çağrı yapıyor. Sn. Cumhurbaşkanına buradan sesleniyorum: Gelin bu hatadan, geri dönün. Bu aklı size verenleri, etrafınızdan uzaklaştırın.Millet bahçelerinde yuvarlanmayı vadederken, Türkiye'yi uçurumdan aşağı yuvarlıyorsunuz. Seçim sürecinde de öncesinde de, bu sistemin yanlış olduğunu ısrarla belirttim.Bugün, sonuçlarını görüyoruz. Borç vereceğiz diye hava atıyordunuz, ama bu gidişle korkarım Türkiye'yi, IMF'lik edeceksiniz.
— Dijital kaynakları engelleyip, bu nesli A habere mahkûm ettin.Sayın Erdoğan, "doğmadan önce gittiğin" 50 kişilik sınıflar hala duruyor. Ama senin için 'müşteri' garantili hastaneler, araba garantili, Deli Dumrul köprüleri, daha önemli.Eğitimle ilgili tek ilken, "nazar değmesin" diye diplomanı milletten saklamak.Başka da bir şeyi umursadığın yok. Ne kadar değer varsa, istismar ettin. Ne kadar ihtilaf varsa, körükledin. Ve ne kadar bahane varsa, artık tükettin.Devleti fetöye rehin verip sokağa düşürdün, bu aziz millet, devleti sokaktan topladı. PKK ile çözüm ortağı olup, ülkeyi hendeğe sürükledin, Mehmetçik, kanıyla engelledi.Her şey oldun, her kılığa girdin, ama bir gün, Türk olamadın.
'NE ABD'NİN NE DE BAŞKA BİR DEVLETİN ÜLKEMİZİ KÜSTAHÇA CEZALANDIRMAYA KALKMASINA PRİM VERMEYİZ'
Hasbi bir şekilde hem Amerika'ya, hem de dünyaya 'yargı bağımsızlığı' hatırlatması yapabilmek için, yargıyı bağımsız bırakmak, adaleti temsil ettiğini unutan, hâkim ve savcıları tasfiye etmek şarttır.
Ne Amerika'nın, ne de başka bir devletin, hükümet üzerinden, ülkemizi kendince ve küstahça cezalandırmaya kalkmasına asla, prim vermeyiz"