‘SON ZAMANLARIN EN ÖNEMLİ DİPLOMATİK ATAĞI NİTELİĞİNDE'
Zirveyi son dönemde gerçekleşen "en önemli siyasal ve diplomatik atak" olarak değerlendiren Ünver "Eylül başında Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa'nın katılımıyla İstanbul'da gerçekleşecek olan zirve, aslında son dönemin en önemli siyasal, diplomatik ataklarından biri. Her şeyden önce ABD bu süreçte yer almıyor. Aslında biz hepimiz biliyoruz ki (ABD Başkanı Donald) Trump, Almanya'yı Rusya'nın güven suyuna girmekle hatta daha sert bir ifadeyle esiri olmakla suçladı. Böyle bir ortamda, sadece Suriye bağlamında gibi gözükse de ABD'nin dışında kaldığı böyle bir diplomatik atak önem arz ediyor" dedi.
Zirvenin "ABD etkisinden bağımsız bir Avrupa duruşunun sonucu" olarak da okunabileceğine işaret eden Ünver "Türkiye hatta Almanya ve Fransa'nın bu adımı, genel olarak bir Avrupa duruşu çerçevesinde değerlendirilebilir. Çünkü ABD Başkanı Trump'ın göreve geldiğinden bu yana, hem inişli çıkışlı hem de zaman zaman çok sert ifadelerle arabozucu bir tavır takınmış olduğunu görüyoruz. Her ne kadar bu hamlelerin bir kısmında geri adım atsa da, genel anlamda alışılmışın dışında bir tavrı var, devlet adamlığına yeni bir çeşni getirdi. Şimdiyse bu zirveyle birlikte, Suriye'de sürecin sonuna gidilirken ABD'nin devre dışına doğru itilmeye başlanması da söz konusu olabilir" ifadelerini kullandı.
Zirvenin İstanbul'da yapılacak olmasının bir aktör olarak Türkiye'nin önemini gösterdiğini, ABD'nin katılımının olmamasının da Avrupa'nın Türkiye ve Rusya'yla Trump etkisi olmaksızın ilişki kurma niyetini gösterdiğine değinen Ünver şu yorumda bulundu:
"Bu noktada Türkiye ve Rusya önemli bir aktör; Fransa ise önemli bir aktör olmaya, sahada yer almaya çalışıyor. Almanya'nın Suriye'yle çok yakın bir alakası yok. Ancak Avrupa'nın lideri olduğu ve ABD ile son dönemdeki ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda Almanya'nın da orada olması önemli. Doğrusunu söylemek gerekirse, ben bu zirveyi çok önemsiyorum. Türkiye'nin de yalnızca bölgede değil, bölge dışında da ne kadar önemli bir aktör haline geldiğini bir kez daha görüyoruz. Zirvenin önemi Fransa ve Almanya'nın Suriye'yle doğrudan ilişkisinden ziyade, Avrupa'nın Rusya ve Türkiye'yle Trump'ın etkisi dışında bir takım ilişkiler içinde olma isteği üzerinden de değerlendirilebilir."
‘NATO MÜTTEFİKLERİ ARASINDAKİ FİKİR AYRILIKLARI İŞBİRLİĞİNİ ZORLAŞTIRIYOR'
Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sezgin Mercan, zirvede görüşülecek konuların başında Suriye krizinin geleceği ve sığınmacıların durumu olduğunu ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:
"Zirvede özellikle Rusya'nın yer alması nitelik olarak içeriğin bölgesel politikaları aşan yöne de kayabileceğine işaret ediyor. Türkiye ve Rusya Suriye krizinin doğrudan içinde yer alan ülkeler. Böyle bir ülke daha var o da ABD. Fakat ABD'nin bu zirvede olmayacağı anlaşılıyor. Bir süredir uluslararası piyasalarda ABD'nin öncülük etmesiyle görülen korumacılık dalgası ve rotası değişen küresel ticaret, NATO müttefikleri arasındaki fikir ayrılıkları, İran'la yaşanan nükleer müzakere gerginliği, ABD'nin, özellikle de Trump yönetiminin giderek işbirliği zor bir konuma sürüklenmesine yol açıyor. Bu konuda Fransa ve Almanya'nın zorlandığı görülüyor. Bu noktada, ticaret fazlasını azaltması yönünde ABD'nin sürekli Almanya'ya telkinlerde bulunmasını da hatırlamak gerek."
Suriye krizi ile ilgili olarak ABD'nin adeta bir kilitlenme yaşamış olduğunun da altını çizen Mercan "ABD krizi aşmaya yönelik öneri ve manevralar anlamında askeri girişimlerin ötesinde yeni açılımlara pek gidemez görünüyor. Bu konuda kilitlenmeyi Türkiye, Fransa, Almanya ve Rusya, gerek çatışmaların durdurulması, gerekse de insani koşulların iyileştirilmesi kapsamındaki yeni hamlelerle aşmaya çalışıyor. Bu hamleler Almanya ve Fransa için bölgesel ve uluslararası etkinliği artırmak yönünde yeni imkanlar sunuyor. Bunu hem bu ülkelerin Ortadoğu siyasetini etkileme hem de ikili ilişkileri derinleştirme şeklinde ele almak mümkün" ifadelerini kullandı.
2016'dan itibaren güvenlik ve savunma politikasında değişikliğe giden Almanya'nın savunma harcamalarını artırıp uluslararası askeri misyonlarda "daha fazla görev almaya istekli bir profil" ortaya koymaya başladığına değinen Mercan "Rusya ile ilişkilerinde de siyasi gerçekliklerle normatif tercihleri ayıran bir tutum içine girdi. Ortadoğu etkinliği Almanya için önemli bir hedef. Fransa da küresel stratejisini askeri müdahaleleri de yeri geldiğinde barındıran aktif dış politika, çok taraflı düzen kurma, uluslararası kurumları ve BM üyeliğini uluslararası etkinlik yönünde işlevsel kılma, üye olduğu uluslararası örgütleri harekete geçirme, ayrıcalıklı ilişkilerin olduğu yerlere ağırlık verme ve gerektiğinde ABD'den bağımsız bir politika oluşturma gibi noktalara dayandırıyor. Bu çerçevede Almanya ve Fransa hem AB kapsamında hem de AB dışında işbirliğini yürüten küresel aktörler olarak öne çıkıyor. Avrupa ülkelerini yakından ilgilendiren mülteci krizi ya da sığınmacı meselesinin siyasi, ekonomik ve sosyal açılardan olumsuz etkilerinin azaltılması için inisiyatifi almış görünüyorlar. Türkiye de Suriye krizinin yarattığı güvenlik tehditlerini ve insani koşulların olumsuzluğunu bertaraf etmeye yönelik girişimlerde bulunuyor. Suriye'nin geleceğinde terör unsurlarının etkisizleştirilmesine çalışıyor. Astana süreci üzerinden Rusya ile yakın diyalog halinde bulunuyor" diye konuştu.
‘ÜÇ ÜLKE DE RUSYA'YLA İŞBİRLİĞİNİ ÇEŞİTLENDİRME NİYETİNDE'
Zirvenin bölgesel politikalardan uluslararası politikaya uzanan bağlamda işbirliği imkanına zemin yarattığına işaret eden Mercan "Bu gibi girişimlerle aynı zamanda AB ülkelerinin de güvenliğini sağlayan bir rol üstleniyor. ABD ile Rusya arasındaki uluslararası rekabet ve güç mücadelesi kapsamında Rusya, ABD'nin yarattığı boşlukları diplomatik manevralarla yeni işbirlikleri üzerinden kapatma yönünde hamleler yapıyor. Böylece Fransa ve Almanya gibi ülkelerle enerji kaynaklarının ötesinde işbirliği kanallarını çeşitlendirmeye çalışıyor. Her ne kadar bu zirve planı anlık cevap verilmesi gereken spesifik meselelere odaklı görülse de bölgesel politikalardan uluslararası politikaya uzanan bağlamda işbirliği imkanına zemin yaratmış olarak kabul edilebilir. Üç ülkenin Rusya ile işbirliğini çeşitlendirme yolunda olduğu açıktır. Yine her ne kadar ABD bu zirvede olmayacak olsa da, Suriye'de varlık gösteren küresel bir aktör olarak onun by-pass edildiği gibi bir çıkarım yapmak rasyonel olmaz" diye ekledi.