Prof. Dr. Bayram: Sosyal medya eğitimi okuryazarlık gibi temel eğitim olmalı

Türkiye'de 57 milyon kişi internete giriyor. Oyun oynuyor ve her gün sosyal medyada paylaşımlarda bulunup başkalarının paylaşımlarını yakından takip ediyor. Değişen toplum yapısını ve bunun sosyal medya yansımasını Yeni Şeyler Rehberi programında değerlendiren psikolog Prof. Dr. Servet Bayram, paylaşımın toplum tarzı olduğunu, mahrem paylaşımlara daha çok dikkat edilmesini önerdi. Bayram, bazı ailelerin istemeden de olsa çocuklarının mahrem yaşamlarını deşifre ettiklerini ve kötü olaylara davetiye çıkardıklarını dile getirdi:

‘MASUM PAYLAŞIMLAR KÖTÜ NİYETLİ İNSANLAR TARAFINDAN TAKİP EDİLEBİLİR'

"Kuşkusuz sosyal medyada dokunma ve ekran paylaşımı da iletişim türüdür. Tarih boyunca iletişim türleri değişime uğramıştır. Bu yadsınamaz bir gerçektir. Bunu doğru ve etkili kullanmak önemli. Bunu etkili kullanmak için hem anne babalara hem gençlere eğitim vermek lazım. İnternete girenlerin sayısı 57 milyonu buldu. Özellikle gençler bu kitlenin büyük bir çoğunluğunu oluşturuyor. Biz interneti iş ve ev ortamında kullanıyor, sürekli paylaşımlar yapıyoruz. Paylaşımlarımıza çok dikkat etmemiz lazım. Mahremiyeti ortadan kaldıran paylaşımları yapmamak lazım. Özellikle anne babalar çocuklarıyla ilgili resimleri paylaşıyorlar. Bu bir bakıma ayak izi gibi. Çocukların yaşamını deşifre ediyor, kötü niyetli insanlara kapı aralıyoruz.

Paylaşım bir toplum tarzı oldu. Genel olarak insanlar var olmayan bir kişiyi yaşıyor. Herkes gerçek kimliğini değil, sosyal medyadaki kimliğini yaşıyor. Alışkanlık haline geldi. Bu masum paylaşımlar kötü niyetli kişiler tarafından takip edilebilir. Ne tür paylaşımlar yapıyoruz, neleri beğeniyoruz, kimlerin yaptığı paylaşımları paylaşıyoruz gibi şeylere dikkat etmek lazım. Sosyal medya bir medyaya döndüyse bizim de medya içindeki gazeteciler gibi dikkatli olmamız lazım. Yeni medya yeni toplum demek, yeni toplum da yeni bir eğitim anlamına geliyor. Eğitim olmadan yapacağımız şeyler trajik sonuçlar doğurabilir. Eğitim devlet politikası olmalı. Okullara bunun eğitimi konmalı. Nasıl çocuklara temel eğitimde okuma yazma öğretiyoruz, sosyal medya okuryazarlığı da eğitimin bir parçası olmalı. Üniversiteyi beklemeden ilkokuldan başlamalı.

Çocuklar online oyunlarda iyi oyun oynayanları rol model olarak alıyor. Onların dilleri, kelime seçimleri çocuklara örnek oluyor. Bu çok tehlikeli bir şey. Aileler bilgisayar oyununu gencin dünyasından çıkarmak istiyorsa yerine farklı bir şey koyabilmeli. Çocukları sanal ortamdan gerçek dünyaya çıkarmak lazım. Spor ve güzel sanatlar çok önemli. Çocuk akranlarıyla birlikte oyun oynayıp spor yapmalı. Drama ve tiyatro yapmalı. Ama bunun yanında 'Stem' de bilecek, robotik konulara da hakim olacak. Hepsinin birlikte bilinçli bir şekilde verilmesi lazım. Her okula bir eğitim teknoloğunun atanması lazım.

Bugün dünyada 'Endüstri 4.0'a geçtik derken eğitim 4.0'a da geçmemiz lazım. Birçok gelişmiş ülkede toplum 5.0 anlayışı var. Teknolojinin insan için kullanılması araştırılıyor. Bizde de bunun oturtulması lazım. Çocuklar genelde kendi odasında oyunlar oynamak istiyor. Öncelikle bunları salona çekmek lazım. Oyunlara ebeveynin de katılması lazım. Seçmesi lazım hangi oyuna girip girmeyeceğini. Ama bu bir devlet politikası da olmalı. Anne babanın tek başına bunları başarması zor. Çocukları gerçek yaşamda mutlu edemediğimiz için sürekli bu gibi ortamlara kayıyorlar. Anne babanın oyuna katılması lazım."