ERDOĞAN'DAN İRAN'A YÖNELİK AMBARGOYA KARŞI ÇIKAN AÇIKLAMA
Erdoğan'ın sözleri, Washington'ın İran'a yönelik yaptırımlar konusunda bir süredir Ankara üzerinde artırmaya çalıştığı baskıya cevap niteliğinde olması itibariyle önemli. Zira, Erdoğan'ın "Türkiye'nin parçası olmayacağına" işaret ettiği ABD yaptırımları, iki aşamadan oluşuyor ve oldukça geniş kapsamlı. Washington'ın planına göre yaptırımların ilk paketi 6 Ağustos'ta, ikincisiyse 4 Kasım'da devreye girecek. Planın ilk aşamasında, İran hükümetinin ABD doları satın alamayacak, altın ve değerli madenlerle ticaret yapamayacak. Yaptırımların, ikinci aşaması ise İran'ın petrol, petrokimya ve petrol ürünleri ihracatını hedefliyor. Yaptırımların bu ürünlerin İran'dan satın alınmasının önüne geçmeyi hedefliyor.
Erdoğan'ın yaptığı bu açıklama İran'a yönelik yaptırımlar konusunda görüşme yapmak için Türkiye'ye gelen ABD'nin terörizmin finansmanıyla mücadeleden sorumlu Hazine Bakan Yardımcısı Marshall Billingslea'nın "Çok olumlu bir görüşme gerçekleştirdik. Herhangi bir anlaşmazlık ya da uyuşmazlık olmadı" sözleriyle de ters istikamette olması itibariyle de önemliydi.
Peki Türkiye'nin İran'a yönelik yaptırımlara dâhil olmama yönündeki olası nihai kararını nasıl değerlendirmek gerekir? Konuyu, Ulusal Kanal İran Temsilcisi Yakup Aslan Sputnik'e değerlendirdi:
"İki ülke ilişkilerini yakından takip eden bir isim olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İran için ilk ‘stratejik ortağımız' demiş olmasının çok önemli olduğunu söyleyebilirim. Türk devletinin en üst makamındaki ismin ağzından çıkan bu sözlerin önemi büyük. Bu açıklama, hem Türkiye-İran hem de Türkiye-ABD ilişkilerinde derin etkiler yaratacaktır; zira ortada tarihi ve anlamlı bir ifade var. Türkiye ve İran'ın ilişkileri yalnızca ticari ilişkilerle sınırlı değil. Yıllardır, yüzyıllardır birbiriyle komşu olan; hem etnik hem dini hem de kültürel olarak birbiriyle karışmış iki ülkeden bahsediyoruz. İranlılar zaten ‘Türkiye'ye yönelik ziyaretlerini ‘yabancı bir ülkeye ziyaret' olarak görmüyor. Bu durum rakamlara da yansıyor. Geçen yıl İran'dan Türkiye'ye 2 milyon ziyaretçi geldi. Bu yıl, şu ana kadar İran'dan Türkiye'ye giden sayısı da 800 bini geçti. Bu ziyaretleri ‘turizm' olarak değil ‘kardeş ziyareti' olarak görüyorlar; bu çok önemli."
Türkiye'nin İran'ın en önemli ticaret ortaklarından birisi olduğuna işaret eden Aslan "İran'ın Türkiye, Rusya ve Çin'le çok ciddi ticari ilişkileri var. Bu saydığımız ülkelerden, İran'la Türkiye'nin komşu olması ve tarihi olarak birbirine çok yakın iki ülke olmasından kaynaklı daha yakın bir ilişki önümüze çıkıyor. Önceki yıllarda iki ülke arasındaki ticaret hacmi hedefi 30 milyar dolar iken, bu rakam 50 milyar dolara çıkarıldı. Bu rakamın içinde İran'dan ciddi bir enerji alımımız da var. İranlı devlet erkânı da iş adamları da Türkiye'nin İran için ‘herhangi bir ülke' olmadığı konusunda mutabık. Kısa süreli, bir yılı bile bulmayacak ambargo süreci için, 100 yıllık ilişkileri bozmaya değmez" ifadelerini kullandı.
Hem Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İran'a yönelik ambargo ile ilgili açıklamalarının İran tarafından "son derece" anlamlı bulunduğuna işaret eden Gazeteci Aslan "Her iki açıklama da burada son derece anlamlı bulunuyor. İran'da ‘bazı özel şirketler ABD'nin ambargolarına boyun eğebilir ama Türk devleti İran'a uygulanacak komplike bir ambargoya kesinlikle boyun eğmez' şeklinde bir kanı var. İran, Türkiye'yi her daim yanında görmek istiyor ve Türk devletinin bu gibi bir ambargoya onay vermeyeceğine inanıyor" dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin ilki Soçi'de ikincisiyse Ankara'da gerçekleşen üçlü zirvenin üçüncüsü için Tahran'da bir araya geleceğini hatırlatan Aslan "Eğer bu ay buraya Cumhurbaşkanı Erdoğan gelirse, hem Suriye'nin geleceğinin planlanması hem de bölgenin terörle mücadelesi açısından çok önemli bir gelişme olacak. Zira İran'a yönelik ambargo söylemlerinin yükselmiş olduğu bir dönemde Tahran'da böyle bir zirvenin gerçekleşecek olması çok önemli. Böyle bir toplantının Tahran'da yapılması, ABD'nin ambargolarına karşı Rusya, İran ve Türkiye'nin birlikteliğinin fotoğrafını sunacaktır" diye konuştu.
‘AMBARGO UYGULANABİLİR DEĞİL, BİR VAROLUŞ MÜCADELESİNE GİDİLİRSE İRAN HÜRMÜZ BOĞAZI'NDAN PETROL TANKERİ GEÇİŞİNE İZİN VERMEZ'
İran ve Türkiye'nin bölgesel konularda her zaman aynı fikre sahip olmamasına rağmen çok önemli ölçüde ortak paydada buluştuğuna işaret eden Aslan "Hem Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda hem de yakın zamanda Irak'ın kuzeyindeki bağımsızlık referandumu sürecinde Ankara ve Tahran'ın ortak iradesine tanık olduk. Bu iradeyle referandum sürecinin önü kesilmiş oldu" dedi.
İran'a uygulanması planlanan ambargonun "gerçekçi" olmadığına işaret eden Aslan "İran'a yönelik Ağustos ve Kasım'da uygulanması planlanan ambargo gerçekçi veya uygulanabilir değil. Zaten dünya petrolünün yüzde 20'si İran'ın egemenliğindeki Hürmüz Boğazı'ndan geçerken bu gibi bir ambargonun uygulanması gerçekçi veya uygulanabilir olamaz. Hürmüz Boğazı'nın yalnızca 2 kilometrelik kısmı petrol tankerlerinin geçişine uygun ve bu kısım da İran'ın kara suları ve silah menzilinin içerisinde. Bu yüzden, İran'ın her ne kadar son tercihi olsa da, olası bir varoluş mücadelesi durumunda, buradan petrol tankerlerinin çıkartılmasına izin vermemesi olası. Bu da Irak, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar gibi bölgedeki büyük petro ihracatçılarının hiçbirinin bölgeden petrol çıkaramayacağı anlamına geliyor. Yani dünyaya buradan yüzde 20 petrol ulaşmayacak. Bunun da küresel petrol fiyatları üzerindeki etkisini siz düşünün. Kaldı ki 1980-1988 arasındaki İran-Irak savaşları sırasında toplamda 88 tanker vuruldu. Her iki ülke karşılıklı birbirlerinin tankerini vurdu. Bunun da altını çizmekte fayda var" dedi.
ABD'nin İran'a yönelik ambargoyu uygulayabilmek için Türkiye gibi üçüncü ülkelere baskı yaptığına işaret eden Aslan "Maalesef Trump'la birlikte ABD'nin daha az agresif olduğu dönem sona erdi. ABD artık daha agresif; ‘Hitlervari' ve ticari anlayışla yönetilmeye çalışılan bir ABD var. Bazıları için ABD her ne kadar dünyanın en güçlü ülkesi olsa da; Amerika, İran'a dişi geçmediği için Türkiye ve üçüncü ülkelere ‘ambargoya uyun' baskısı yapıyor. Bu ne demek? ABD aslında bu adımıyla ‘Bizim İran'a dişimiz geçmiyor ama sizin dişiniz geçer' demek istiyor. ABD'nin yaptığı üçüncü ülkeleri tehdit etmeye çalışmaktan ibaret" diye ekledi.