Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
- ('Erken seçim ihtiyacı neden doğdu' sorusuna) Öncelikle Anayasa değişikliği halk oylamsı sonucunda cumhurbaşkanlığı ve miletvekilliği seçimleri 3 Kasım 2019 olarak belirlenmişti. Türkiye'nin çok önemli dış ve iç güvenlik sorunları dikkat çekiyor. Erken seçim dillendirmesi yapılarak kaos oluşturulmaya çalışılıyordu. Seçimlerin erkene alınmasında yarar gördük. Biz 26 Ağustos olarak öngörmüş ve kamuoyu ile paylaşmıştık. 18 Nisan'da hükümet bizimle görüşmek istedi.
- 26 Ağustos aynı zamanda da Kurban Bayramı'nın öncesi ve sonrasını kapsayan bir tarih. Seçimlerin daha sağlıklı olabilmesi ve biraz daha erkene alınmasıyla daha verimli çalışma yapılacağı düşüncesiyle 24 Temmuz olarak ifade ettiler.
- Kamuoyunda çok tartışılıyor, önüne gelen yorumlar getiriyor. Her akşam televizyonda çok farklı yorumlar getiriliyor. Ben bunların hepsini takip ediyordum. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sorunları çözebilme yeterliliğini kaybetmesine vesile oluyor. Türkiye'de yeni bir sisteme geçiş süreci var. Bu tartışmaları, kutuplaşmaları, krizleri önlemek için erken seçim zaruret haline geliyor.'
- TBMM içerisinde güçlü bir MHP'nin temsil edilmesini istiyoruz. Onun için gayret gösteriyoruz. Cumhurbaşkanı hükümeti nasıl kuracaksa kurar, o, onun bileceği iştir ama MHP, bugüne kadar ki çabalarında cumhurbaşkanlığı sisteminin içerisinde bakan veya cumhurbaşkanlığı yardımcıları olarak herhangi bir talep düşünemez, aklına da getiremez.
- Bu manada bizi de kimse Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin oluşmasındaki Cumhur İttifakı'nda kullanamaz, satın alamaz.
Bahçeli, 57. hükümet kurulmasında toplumun beklemediği bir partinin sağda birinci parti olarak ve hükümet ortağı olarak geldiğini hatırlatarak bugün ile o dönemi karşılaştırdı. ''Necmettin Erbakan Bey hükümeti kurma yetkisi aldı. O günden itibaren basının, koalisyonun Türkiye'yi nereye getireceği yönündeki kaygılarını dile getirmeleriyle, güçlü bir koalisyon olsa da 11 ay sürdü" diyen Bahçeli, o dönemi şöyle aktardı:
- Refah Partisi'nin ittifak olmasını bir rejim sorunu olarak gören kim varsa bu işlerin içerisinde, tartışmalarla 57. Hükümet kuruldu. Bu potansiyel ile 12 Eylül öncesi kutuplaşmaları da gündeme getirmek sureti ile ''bunlar iktidar olursa ne yapar'' şeklinde, istemedikleri her parti için sivil toplum kuruluşları ile medyasına kadar bazı noktaları gündeme taşıdılar.
- Siyaset bilimciler objeketif yorumlar sunarak hem demokrasimize hem siyasi partilerimizin kendini gözden geçirmesine yol açacak bir gözlem paylaşmaları gerekir.
- Türkiye'de birileri bir şeyler yapmak istiyor ama burada millet yok millet iradesi yok. Böyle bir, ortam içerisinde yıkamayacaklarını anlayınca Demokratik Sol parti'ye döndüler. 136'yı karpuz gibi ikiye böldüler. İsmail Cem'in başkanlığında yeni bir parti kurdular. Bir şey yapacaksanız adı yeni parti… Fakat her yeni Türkiye'yi geriye götürmüştür. Hüsamettin Özkan ve Kemal Derviş olayları tüm çıplaklığıla yaşadıkları için anlatmaları lazım.
'2002'DE ERKEN SEÇİM DEDİM'
- Kemal Derviş'e rahmetli Ecevit tarafından 'buradan çıkış' sorulduğunda 'yeni bir senaryoya ihtiyaç var' dendi. Rahmetli Ecevit soruyor 'neyi kastediyorsunuz.' Tabii söyleyemiyorlar. 4 Temmuz 2002'de bu olay yaşanınca ben 'erken seçim' dedim. 7 Temmuz'dan itibaren de Demokratik Sol Parti 62'yi buldu ve yeni bir parti kuruldu. Ecevit benim erken seçim talebimin erken olduğunu ve zamanlama olarak da uygun olmadığını belirtiyordu.
- Erken seçim yönünü gündeme almadan bu işin altından kalkacaklarını düşünüyordu. Ecevit beni başbakanlık konutuna çağırdı dedi ki 'partimizden ayrılışlar 30'a ulaştı. Burada kalmanı umut ederim ama olmayacak gibi görünüyor. Koalisyon ortaklığı konusunda ne düşünüyorsunuz' dedi.
TANSU ÇİLLER'İN MİTİNG KATILIMI
- Tansu Çiller başbakanlık yapmış Türkiye'nin önemli siyasi kuruluşunda Süleyman Demirel'den sonra genel başkan olmuş. Türkiye'nin içerisinde bulunduğu şartları dikkate alarak o mitinge katıldı. Milli şuur itibari ile buradayım dedi. Bu çok kapsamlı üzeridne düşünülmesi gereken geçmişte tecrübeleri olan bir siyasetçinin kullandığı bir kelime. Bne onu tebrik ettim. Çiller Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulları dikkate alarak o mitinge katıldı.
- Türkiye'nin maalesef siyasi kültürü bu yöne gitmiş. Kimse olumlu ve geleceğe yönelik bir şey düşünmüyor. Kimsenin haysiyeti ile oynamaya kimsenin hakkı yoktur. Gidebilir(Çiller). Bizi de davet ettiler. Bu miting AK Parti'nin mitingidir. Benim bir katkım yok bu mitinge. Cumhur ittifakı demek iki ayrı partiyi birbirnden tamamen soyutlayarak yorumlarsanız böyle bir toplantıya bizim katılmamaız bize ne kazandırır. Geldiler, büyük alkış aldılar gittiler. MHP'nin buna ihtiyacı yok.
'BÜROKRASİ KENDİSİNE MENFAAT YARATIYOR'
- MHP'nin bünyasine değişik alanlarda değişik kişiler trafından fitne yayarlar. Bunları boşuna mı destekliyorsunuz, şuyumuz var… Her dönemde bürokrasde de bulunanlar ve yeni dönemde de bürokraside olmak isteyenler 'ülkeyi ancak bu durum kurtarır' diyerek kendilerine menfaat yaratıyorlar. Sayın Recep Tayip Erdoğan beyi destekleyeceğimizi ifade etmişiz. Hal böyle olunca yürtmenin başı seçildiği takdirde Recep Tayyip Erdoğan'dır. TBMM içerisinde güçlü bir MHP olmasını istiyoruz. Hükümeti nasıl kuracaksa kurar, o onun işi. Ahmet Davutoğlu'nun hatalarını yaparlarsa her şey biter. Tuğrul Bey'e teklifte bulundu. Meral Akşener kabul etmediklerini ifade ediyorlar. Ne yapacağız biz, bu kadar mücadele veriyoruz. Bir değErli gazeteci 'bunlar hazine yardımı almak için böyle bir ittfaka girdiler, barajı aşamayacak korkusuyla böyle yapıyorlar…' dedi. Bunları da söylemeyen kalmadı. Biz ne yapacağız, girdiğimzi yolda devam edeceğiz.
'AK PARTİLİ ADAYLAR CUMHURBAŞKANI'NIN ADAYLIĞINI KONUŞMUYORLAR'
- Cumhur ittifakında nifak uyarım Ak Parti adaylarına yöneliktir. Ak PartiKayseri'deki istişare ve toplantımızda kullandığımız bir kelimedir. O AK Parti adaylarına yöneliktir. AK Parti'nin bunu bilmesi ve görmesi lazım. MHP'nin oradaki temsilini sürekli eleştiriyorlar. Başka türlü söylemler kullanıyorlar. Ama sayın Cumhurbaşakanının adaylığını konuşmuyorlar. Bir tanesi daha var MHP'nin büyük kurltayında MHP'nin cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan dedim. Yapılan konuşmalarda 'bir MHP'yi neden taşıyalım, güçlü bir AK Parti'yi yaratalım.' Hiç ağızlarından cumhurbaşkanı adayı çıkmıyor. Bunlar her yerde 3-5 tane var.
'CUMHUR İTTİFAKI'NDAN AVRUPA VE ULUSLARARASI ÇEVRELER RAHATSIZ'
- Bu ittifakın varlığından çok büyük oranda uluslararası Avrupa ve bazı çevreler rahatsız oluyor. Dağılsın, parçalansın, bunları birbirine düşürebiliriz. Saygıyı elden kaybetmeden yaptığımız eleştirilerdir. O gün ne demişsem hepsinin altında benim imzam vardır. 15 Temmuz farklı bir olay. 'Önce ülkem ve milletim, sonra partim' ilkesinden hareket ettiğimizde Türkiye'yi yöneten kurumlara destek sağlamak zorundayız.
İTTİFAK ARASI KOALİSYON VE MECLİS'TE UZLAŞI
- (Erdoğan'ın 'ittifaklar arasında koalisyon' yorumu sorulması üzerine) 'Bu cumhurbaşkanının, herhangi bir siyasi parti ve onun genel başkanı ile cumhurbaşkanının, yetkisini paylaşması gibi bir anlayış söz konusu değil. Meclis'te uzlaşı içerisinde faaliyetlerimi sürdürürken, beklenen orana ulaşamadıysa bir takım faaliyetlerini yerine getirebilmesi için destek arayabilir. Bu koalisyon değil bir uzlaşma, işbirliği olabilir. Koalisyon yapması söz konusu olamaz.
'ANKET ŞİRKETLERİNE YASA ÇIKARILMALI'
- 303'in altında olursa meclis bir çözüm yolu bulur. Cumhurbaşkanı da kendisi de çözüm bulabilir. Memlekti kaosa görütmek olmaz. Güçlü bir meclis güçlü bir MHP böyle bir durumda Meclis'te olursak sorun kalmaz. Şu şöyle olursa diye yorum getirmek mümkün değil. Halk hagisine oy verecek, o oylar nasıl dağılacak bunlar belli değil. Erken tahmine gerek yok. MHP'ye baraj sorunu diyen kamuoyu araştırmacılarına sesleniyorum bizim günahımız nedir, biz ülkeyi seviyoruz, milletimzle beraber olmayı destekliyoruz. Terörü destekleyenlerin barajı geçmesi için her türklü çabayı gösteriyorlar.
- Algı yaratmaya çalışıyorlar. Bir mekanizma var burada. Bir seçimde en son rakamların verileceği gün, MHP yüzde 8 var diyorlar. Nereden çıktı bu. Geçmişteki seçimlerde bazılarında yüzde 8'de kaldık, doğrudur. Ama kararsız oylarını istedikleri gibi dağıtıyorlar. Bir zamanlar arz ve talep ölçümü yapan, domatesin hangi fiyatla satılacağını planlayan insanlar, kalkmışlar Türkiye'nin en güçlü kamuoyu araştırmacısı olmuş. Belki de rica ediyorlar bizi öyle göster böyle göster diye.
Ayrıntılar geliyor…