24 Haziran öncesinde AK Parti yönetimine önemli itirazları ve lideri Temel Karamollaoğlu'nun söylemleriyle dikkati üzerinde toplayan Saadet Partisi'nin dış politika perspektifini Dış İlişkiler Başkanı Hasan Bitmez ile konuştuk.
‘OPERASYONLAR İÇ POLİTİKA MALZEMESİ OLARAK KULLANILDI'
Hasan Bitmez, AK Parti iktidarının Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden konularla ilgili aldığı operasyonel tedbirleri iç politikayı domine etmek için bahane olarak kullandığını belirtti:
"Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bütün konularla ilgili alacağı güvenlik zafiyetini ortadan kaldıracak tedbirleri makul karşılaşırız. Ancak bu tedbirler bahanesiyle iç politikayı domine etme noktasındaki yaklaşımların iç politikada haddinden fazla kullanılmasını doğru bulmuyoruz. Münbiç öncesinde Afrin operasyonu yürütüldü. Afrin operasyonu güvenlik açısından belki bir gereklilikti. Ama haddinden fazla iç politika malzemesi olarak kullanıldı. Seçime doğru bunun etkisinin kalmadığı görüldü. Seçime 4 gün kaldı. Türkiye'nin yönetiminin tamamen şeklinin değişeceği bir ortamda geleceği bağlayacak bazı adımların atılması soru işareti oluşturuyor."
‘MENBİÇ PLANI BİR ZAFER DEĞİL, BECERİKSİZLİK GÖSTERGESİ'
"Türkiye'nin Amerika'nın itirazı çerçevesinde Türk askerlerinin Münbiç'e giremeyecek olması gibi bir beceriksizliği zafer gibi takdim etmenin bir manası yok. Amerika'nın PYD'nin silahlandırılması konusu başta olmak üzere bugüne kadar ortaya koymuş olduğu yaklaşımı, ülkemiz üzerindeki zihinlerinde çizdikleri sınırları hepsi biliniyor. Böyle bir durumdayken bir güven ifade eden yaklaşımla ‘ABD ile anlaştık, birlikte hareket edeceğiz' gibi bir yaklaşımı doğru bulmuyoruz. seçime birkaç gün kala yine bir iç politika malzemesi olarak kullanılabilir mi şeklinde bir endişemiz var."
‘AMERİKA'YA HARP AÇALIM DEMİYORUZ, ÜLKEMİZİN MENFAATLERİNİ ÖNCELEYEN YAKLAŞIM ORTAYA KOYULMALI'
Hasan Bitmez, Türkiye'nin menfaatlerini önceleyen bir yaklaşım ortaya koyması gerektiğine dikkat çekti. Bitmez'e göre, Suriye'nin bir an önce ayağa kalkması, Türkiye'nin güçlenmesine neden olacak bir gelişme:
"Bölgedeki IŞİD'in varlığının kaynağı Amerika'dır. IŞİD durup dururken oluşmadı. IŞİD bölgeden temizlenirken 20 IŞİD komutanını Ameirka ‘Biz aldık, çıkardık' diye bir açıklama yaptı. ‘Sen IŞİD ile mücadele ederken neden onları çıkarıyorsun?' diye sorarlar adama. Amerika on binlerce km öteden bölge insanının, ülkelerin menfaatini, iyiliğini istediği için bu bölgede değil. Amerika'nın emperyalist yaklaşımlarını göz önünde bulundurduğumuz zaman nereye gittiyse kan, gözyaşı zulmü getirmiştir. Orayı sömürmek için o bölge üzerindeki hegemonyasını sağlayarak dünya hâkimiyeti çerçevesindeki düşüncelerini perçinlemek için geliyor buralara. Uluslararası hukuku, kuralları hiçbir şekilde tanımayan, kafasına estiği zaman T standardı uygulayarak, savunduğu değerlerden anında vazgeçebilen bir yaklaşımla operasyonlar yürütmektedir. Bundan daha ötesi bölgemiz üzerinde hedefi var. Bölgemizde sıkıntı veren terör örgütlerine destek veriyor. Bunlardan vazgeçmediği sürece Türkiye'nin zayıf bir diplomatik ilişki kurmasının hiçbir manası yok. Amerika'ya harp açalım demiyoruz. Ülkemizin menfaatlerini önceleyen bir yaklaşım ortaya koymamız lazım. Amerika'da bunu istemediği için her zaman daha dikkatli davranmamız gerektiğini düşünüyorum. Suriye'nin bir an önce ayağa kalkması, Türkiye'nin güçlenmesine neden olacaktır."
‘YUNANİSTAN İLE ŞAHSİYETLİ BİR DIŞ POLİTİKA YÜRÜTÜLMELİ'
"Türkiye'nin Güney'i ve Kuzey'i, Doğu'su ve Batı'sındaki komşuları ile savaş değil barış ilkesi çerçevesinde dış politika anlayışımızı ortaya koymamız gerekiyor. Bu komşularımızdan biri bize yanlış yapıyorsa, biz aciz davranalım manasında değil. Olaylara yaklaşımdan bahsediyorum. Ziyarete gittiğiniz yerde iç politikaya mesaj vermek için karşı tarafa yaptığınız tahrik edici konuşma, uzun sürede ilişkileri telafi edilemeyecek bir yere getiriyor. Bunlara dikkat etmek gerekiyor. Yunanistan bizim komşumuz. Geçmişte yaşanan sıkıntılarımız var. Bunlara karşı Türkiye'nin şahsiyetli bir dış politika çerçevesinde ama olayları diyalogla çözme noktasında adım atması gerekir. Ekonomileri güçlü olmayan ülkelerin siyasi bağımsızlığından söz etmek mümkün değil. Dolayısıyla ülkemizi ekonomik olarak güçlendirmemiz ve uluslararası diplomaside etkin hale gelmemiz gerekiyor."
‘RUSYA İLE AMERİKA'YI DENGELEYEN BİR İLİŞKİ KURULMALI'
Bitmez, Türkiye'nin Rusya ile Amerika'yı dengeleyen bir ilişki kurması gerektiğine dikkat çekerek, ilişkilerin iyi noktalara taşınması gerektiğini belirtti:
"Türkiye'nin menfaatleri açısından Rusya'yı en azından Amerika'yı dengeleyen bir unsur olarak da göz önünde bulundurarak ilişkilerimizi en üst düzeyde iyi noktalara taşımamız gerekiyor. Amerika'yı ve Batı'yı memnun edeceğim diye hem ülkemize hem bölgemize zarar verecek bir Rusya-Türkiye krizini yaşatmamak gerekiyor."