Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı, Rasim Ozan Kütahyalı, Ümit Zileli ve kendisine 'Esat Oktay Yıldıran'ın anısına hakaret' gerekçesiyle hapis cezası verildiğini yazdı.
Alçı, 'İşkenceye dair utanç verici bir karar' başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:
Bu devlet, bir yandan Kürt yurttaşlarımıza ağır ve iğrenç işkenceler yapılan Diyarbakır Cezaevi gerçeğini resmen kabul etmiş, o cezaevini müze yapmayı düşünen ve bu işkencelerden ötürü özür dilemiş bir devlet. Öte yandan Türk yargısında, insanlara her gün pislik yedirilen ve idrar içirilen Diyarbakır Cezaevi'nde yapılanları yok sayan ve işkencecileri kollayan bakış açısı da mevcudiyetini koruyor. Hâlâ Diyarbakır işkencelerinin 'devlet menfaatleri' için yapıldığını düşünerek işkenceyi meşru gören bir düşünce var devletin içinde.
'SÖYLEDİKLERİMİZ AMERİKA'NIN KEŞFİ DE DEĞİL'
Aslında söylediklerimiz Amerika'nın keşfi de değil. AK Parti'den CHP'ye kadar tüm siyasi partilerden insanların ortak tespiti. Ancak böyle dedik diye, hem ben, hem Rasim Ozan, hem de Ümit Zileli bu sözlerimiz yüzünden 105 gün hapis cezası aldık. İzmir 2. Asliye Ceza Hâkimi Sabri Usta üçümüze birden 'Esat Oktay Yıldıran'ın anısına hakaret' gerekçesiyle bu cezayı verebildi!
'2 ÖVÜNÇ MADALYASI VARMIŞ'
Hâkim Sabri Usta'nın gerekçeli kararına göre, Diyarbakır Cezaevi'nde 1980-82 arası işkence yapıldığı kanıtlanamamış bir olaymış. Bu sebeple hiç kimse 'Diyarbakır Cezaevi'nde işkence yaşandı' diyemezmiş ve Esat Oktay Yıldıran'a da 'işkenceci' demek yargısız infazmış. Üstelik Esat Oktay Yıldıran, 'Cumhurbaşkanlığı övünç madalyası' ve 'TSK övünç madalyası' almış bir subaymış.
Ben de bunu bu mahkeme kararıyla öğrendim. Ne diyebilirim? Devletin içindeki 'İttihatçı genetik'i unutan hepimize güzel bir hatırlatma oldu. Yani 1980-82 arası Diyarbakır Cezaevi'ndeki 'üstün hizmet'lerinden ötürü utanç değil devlet övünç madalyaları alan Esat Oktay gibi bir 'yüce insan'a biz gazetecilerin 'işkenceci' demesi ne haddimize!!"