Akben, bankacılık sektörü ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in 17 Türk bankasının notunu düşürmesini değerlendirdi.
Nisan 2018 itibarıyla yüzde 16.4 olarak gerçekleşen sektörün sermaye yeterliliğinin son dönemde yaşanan kur ve faiz hareketliliğine rağmen yüzde 15'in üzerinde kalmaya devam edeceğinin öngörüldüğünü aktaran Akben, bankacılık sektörünün yurt dışından borçlanmalarda 2018'de geçmiş yıllara nazaran bir azalma görülmediğini vurguladı.
Aynı dönemde sendikasyon kredilerinin yenileme oranının yüzde 100 seviyesinden yüzde 111'e yükseldiğini bildiren Akben, "Yine aynı dönemde borçlanma maliyetlerindeki artışın LIBOR kaynaklı olduğu, spreadlerin değişmediği ve toplam maliyet artışının yaklaşık 80 baz puan olduğu görülmüştür. Kaldı ki sektörün yüzde 53 ile toplam kaynaklarının en önemli kısmını mevduat oluştururken, öz kaynakların payı ise yüzde 11'dir" ifadelerini kullandı.
'YABANCILARIN İLGİSİ DEVAM EDİYOR'
Mehmet Ali Akben, bankaların ana ortaklarından sağladıkları fon tutarının toplam yurt dışı fonlamanın yüzde 21'ine tekabül ettiğini belirterek, "Yabancı ortaklı bankalar için bu durum, ana ortağın Türk finansal sistemine olan güvenini yansıtmaktadır." dedi.
'KUR HAREKETLERİNDEN SINIRLI DÜZEYDE ETKİLENECEK'
BDDK Başkanı Akben, kredi büyümesinin geçen yıla göre yavaşladığını, 2018 başından bu yana ise yüzde 7 düzeyinde olduğunu söyledi.
Yılın tamamında kredi büyümesinin yüzde 16-18 bandında gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini aktaran Akben, "Bu büyümenin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla artışında önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir" dedi.
Akben, kredilerin takibe dönüşüm oranının mayıs sonu itibarıyla yüzde 2.8 düzeyinde olduğunu, kredi portföyünün kalitesinde de herhangi bir bozulmaya işaret etmediğini vurguladı.
Söz konusu krediler için ayrılan özel karşılık oranının yüzde 75 olduğunu, bu rakamın yüksek düzeyde bulunduğunu belirten Akben, şunları kaydetti:
'TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ İLKE VE PRENSİPLERE TAM UYUMLU DEVAM EDECEKTİR'
Yüksek düzeyde döviz kredisi kullanan sektörlerdeki takibe dönüşüm oranlarının düşük düzeyde devam etmesi bunu kanıtlar niteliktedir. Toplam yabancı para kredilerin takibe dönüşüm oranı yüzde 1 düzeyindedir. Diğer taraftan, bankacılık sektörünün yabancı para açık pozisyon taşımadığı görülmektedir. Türk bankacılık sektörü bu güne kadar olduğu gibi bundan sonrada bir G20 ülkesi ve Basel Komitesi üyesi ülke olarak uluslararası ilke ve prensiplere tam uyumlu olarak faaliyetlerini devam ettirecektir. Bu durum bizim sağlıklı finansal yapımızın yegane temelini oluşturmaktadır."
Mehmet Ali Akben, reyting şirketlerinin Türkiye ve Türk bankacılık sektörü söz konusu olduğunda ön yüklemeli olumsuz yargı ve değerlendirmelerinde son derece bonkör davrandıklarını belirterek, "Buna karşılık örneklerini önceki yıllarda sayısız defa gördüğümüz üzere başka ülke ve ürün değerlendirmelerinde yanlış ve geç değerlendirmelerinin küresel maliyetlerini tüm dünyaya yükleyebildikleri görülmüştür." dedi.
Küresel kriz öncesinde ABD'de 'subprime mortgage'lere dayalı ürünlere verdikleri yüksek notlar ile piyasaları yanıltan reyting şirketlerinin, tüm dünyada sebep oldukları ekonomik, sosyal ve siyasal sonuçlarla ilgili herhangi bir bedel ödemediklerini hatırlatan Akben, şöyle devam etti:
"Biz ülke olarak da bankacılık sektörü olarak da üstünlüklerimizi, güçlü yanlarımızı bildiğimiz kadar zayıflıklarımızı veya risklerimizi de biliyor ve yakından izliyoruz. Ancak reyting şirketlerinin en küçük olasılıklı olumsuzlukları dahi hemen yarın olacakmış gibi, güçlü ve olumlu yanlarımızı ise hemen yarın kaybedecekmişiz gibi değerlendirdiklerini görmekte ve not etmekteyiz. Moody's tarafından yapılan not indirim kararının TCMB'nin faiz indirim kararıyla aynı gün akşamı yapılması manidar olup, bir o kadar da gayri ahlakidir. Analiz ve değerlendirmelerinde diğer kuruluşlardan geniş aralıklı ayrışma içerisinde olduğu açıktır."
Akben, reyting şirketlerinin son dönemdeki açıklamalarını adil ve tarafsız olarak algılama ve değerlendirmenin mümkün görünmediğini söyledi.
Tüm dünyada reyting şirketlerinin geçmişteki tüm günahlarına ve itibar kayıplarına rağmen yerine bir alternatif konamaması nedeniyle tüm yatırımcıların yatırım kararlarında bu şirketlerin notlarını dikkate almaya devam ettiklerinin bilindiğini söyleyen Akben, "Bu nedenle tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye hakkında yaptıkları bu adil olmayan, öznel ve politik değerlendirmelerin, hem ülkemizin yurt dışı yatırımcılar nezdindeki algısının haksız bir şekilde bozulmasına, hem de yurt içindeki kolaylıkla bertaraf edilebilecek sıkıntıların büyütülmesine neden oldukları ortadadır." ifadelerini kullandı.
BDDK Başkanı Akben, bütün bunlara rağmen Türk bankacılık sisteminin gücünü korumaya devam edeceğini, bu tür atakları da boşa çıkaracak güç ve kararlılıkta olduğunu vurguladı.