Gelişmeleri siyaset bilimci ve yazar Aydın Sezer ile konuştuk.
‘ABD, BU MÜZAKERE İLE TÜRKİYE'NİN SURİYE'YE MÜDAHALESİNİ ENGELLEMEYİ AMAÇLIYOR'
"Seçim sürecinde olmamız ve Türkiye'nin Suriye veya Irak'taki bir askeri müdahaleyi seçimleri düşünerek yapıyor olacağının zannedilmesi maalesef objektif olarak Çavuşoğlu ile Pompeo arasındaki mutabakatı yorumlamamıza gölge düşürüyor. Bir anlamda konuya önyargılı yaklaşım içerisindeyiz. Çünkü AKP'nin son yıllardaki uyguladığı dış politika, Afrin ve Fırat Kalkanı Harekatlarında da görüldü, bunu iç politika malzemesi yapma gayretinden dolayı dün varılan mutabakatın Türkiye için ciddi bir kazanım mıdır, değil midir, bir takvim ilan edildi ama buna bağlı kalınacak mı, sorularını maalesef hep öteliyor. Bence ABD'nin yürütmüş olduğu müzakere ile varıldığı belirtilen mutabakat ile ilgili yaklaşımı Türkiye'nin seçim öncesi bir dönemde özellikle Suriye'ye, Menbiç'e müdahalesini ötelemeye ya da engellemeye yönelik."
‘SEÇİM ORTAMI OLMASAYDI, BİRÇOK SORUYA DAHA SAĞLIKLI YANIT ARAYABİLECEKTİK'
Sezer, yapılan müzakerenin ve devamında gelişecek sürecin iç politika ve seçim malzemesine konu olacak bir süreç olarak değerlendirdiğini ifade etti:
"ABD tarafından ‘Türkler bırakalım istediklerini söylesinler' tarzı açıklamalar yapıldı. İç politika ve seçim malzemesine konu olacak bir süreç olarak değerlendiriyorum. Eğer bu seçim ortamı olmasaydı, o zaman biz Suriye'de ABD ile neleri görüştük, bize ne getirecek, ne götürecek hemen akabinde Irak, Kandil, Sincar boyutunda Türkiye ne yapmak istiyor, sorularına daha sağlıklı yanıt arayabilecektik."
‘ABD VE RUSYA, SURİYE'NİN TÜRKİYE TARAFINDAN ‘İÇ POLİTİKA MALZEMESİ YAPILMAMASI' İÇİN ÖZEL ÇABA SARFEDİYOR'
"Afrin operasyonu başladığı günden itibaren Türkiye'nin sırada Menbiç'in olduğuna ve PKK-PYD'yi Fırat'ın doğusuna geçmesi için zorlayacağımıza yönelik açıklamalarımız hemen her gün gündeme geliyordu. 29 Ocak'tan Şubat'ın ortasına, Şubat'ın sonundan Nisan'ın başına kadar ABD, ‘Bizim Menbiç'ten çekilmek gibi bir konumumuz yok, biz Türkiye ile görüşüyoruz ama anlaşmak için çok erken ve bizim planımızda çekilmek söz konusu değil, bölgenin altyapısının nasıl geliştiriliceğine odaklanıyoruz. Biz burada kalıcıyız' şeklinde şeyler söyledi. Türkiye'de seçim kararının alınması ve ABD'de de dışişleri bakanının değişmesi ile birlikte Türkiye'deki analistler de Türkiye'nin seçime giden yolda mutlaka bir sınır ötesi operasyonla seçim öncesi iç politikada bir hareket tarzı sergileyeceği beklentisi içerisindeydi. Ancak ABD ile müzakerelerin, Putin'in ve hatta Esad'ın bilgisi dışında Türkiye'nin tamamen kendi inisiyatifiyle yürüttüğünü söylememiz oldukça güç. Çünkü 28 Mayıs'ta Rusya'nın dışişleri bakanı, bakan yardımcılarının Suriyeli Kürtler ile Moskova'da görüşüp yol haritası üzerinde çalıştıklarını biliyoruz. Bu görüşmeden kısa bir süre önce Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiyev, (Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esad'ı ziyaret etmişti. Moskova'daki görüşmeden hemen sonra Lavrentiyev Ankara'ya geldi. Buradaki temaslar şunu gösteriyor: Türkiye'nin Suriye'de hem İdlib'te neler olup biteceğine dair bir istişare sürecinde bulunduğunu görüyoruz. Hem Rusya'nın defalarca belirttiği üzere ama bizim hep seçim sonuna ertelediğimiz Afrin'den çekilme boyutunu görüşüyoruz. Öte yandan ABD ile YPG'nin Menbiç'ten çekilme konusunu görüşüyoruz. Dolayısıyla bu süre zarfında Türkiye'deki seçimlerin ABD tarafından da Rusya tarafından da bir şekilde anlayışla karşılandığını ve bu süreçte Suriye konusunda Türkiye'nin ‘iç politikaya malzeme olabilecek bir gelişme kaydetmemesi için özel bir çaba sarfettiğini' düşünüyorum. Bunun yanında ABD'nin özellikle Suriye üzerindeki Rusya-Türkiye yakınlaşmasından duyduğu rahatsızlığı, başta S-400 olmak üzere çeşitli konularda yaşadığı sorunları ABD'li rahip Andrew Craig Brunson'ın tutuklanması dahil olmak üzere bir dizi konuyu Menbiç paketi içerisinde de ele almış olabileceğini de düşünmüş olmak gerekiyor."
‘KANDİL'DE TERÖRİST KALMAMIŞ OLABİLİR'
"Son dönemlerde PKK'nın militan varlığının sayısı konusunda haberlere baktım. 2015 Temmuz'undan itibaren toplam PKK'lı sayısının sadece 9 bin olduğunu ve bunun 2500'ünün Türkiye'de geri kalanının Suriye ve Irak'ta olduğunu belirten haberler de var, 30 bin olduğunu belirten haberler de var. Son bir yılda bu belki Türkiye'nin terör ile askeri mücadelesinde sergilemiş olduğu sert müdahalenin bir sonucu da olabilir. Türkiye'den çok sayıda militanın Suriye'ye ya da Irak'a geçtiğini hatta Kandil'den bile Suriye'ye geçtiğini biliyoruz. Bölgedeki PKK'lı sayısının ne olduğu konusundaki soru işaretleri bizi neden ilgilendiriyor? Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘4000 tanesini Afrin'de bertaraf ettik' demişti. Hem Menbiç'te hem Fırat'ın doğusunda ABD'nin kontrolünde bir anlamda düzenli ordu kültürüne ulaşmış bir varlık var, Irak'ta da böyle. Ama Amerika'nın Menbiç'te Kürtleri bir şekilde çekilmeye ikna ettiği konusunda bilgiler var. İki gün önce Esad'ın ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile barış müzakereleri için araya girip bir rekabet unsuru yarattığına dair de birtakım söylemler var. Dolayısıyla bizim bölge ile ilgili politikamızın ne olduğu zaten bilinmezken, teröre karşı mücadele savıyla konuyu seçim öncesi yüksek bir perdeye taşımayı yadırgıyorum. Ayrıca Kandil'de terörist kaldığını düşünmüyorum. Ama ABD ile yürütülen müzakerelerin sonuçlarını seçimler sonrasında görmeye başlayacağımızı, bunun da bir faturası olacağını düşünüyorum."