Bu yıl forum katılımcıları, uluslararası ilişkiler sisteminin dönüşüm senaryolarına, yeni dünya düzeninin gelişmesiyle ilgili beklenti ve istikrarlaştırma perspektiflerine ve küresel ve bölgesel güvenliğin en önemli zorluklarına ve risklerine odaklandı.
Forum kapsamında “Ortadoğu’da yeni büyük oyun” isimli bir panel yapıldı. Panelde konuşan Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Danışmanı ve Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Bilim Danışmanı Prof. Dr. Vitaliy Naumkin, “yeni büyük Ortadoğu oyununu” şu sözlerle değerlendirdi:
Ortadoğu’da ‘büyük bir oyun’dan bahsedemeyiz. Rusya’nın Ortadoğu’da Büyük Britanya ile rekabet ettiği 19. yüzyılda var olan koşulların hiçbiri artık yoktur. Ne yazık ki, Ortadoğu toplumu derin olarak bölünmüş bir toplumdur. Ve şimdi Ortadoğu’da herkesin herkesle mücadele ettiği bir ortam söz konusu. Bu çatışmalar üç düzeyde gerçekleşiyor – yerel, bölgesel ve küresel düzeyde.
Bazıları, Ortadoğu’da bir Sünni kampının olduğunu iddia ediyor. Ben buna katılmıyorum, Sünni kampı diye bir şey yok. Sünniler birlikte herhangi genel bir tehdide karşı durmuyor. Aslında Sünnilerle Sünniler arasındaki çelişki sayısı, Sünnilerle Şiiler arasındaki anlaşmazlıkların sayısından çok daha fazla. Örneğin, birçok ülkede baskın gücü olan ‘Müslüman Kardeşler’ sorununu ele alalım. Türkiye ve Katar gibi ülkeler onları desteklerken, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler bunları terör örgütü olarak değerlendiriyor. Ya da Katar krizine bakın.
Rusya’nın bugünkü Ortadoğu politikasının özelliği, çeşitli çatışan taraflarla karşılıklı olarak yararlı ve yapıcı ilişkiler kurmaya yönelik olmasıdır. Bazıları, Rusya’nın aynı anda bütün sandalyelerde oturmak istediğini söyleyebilir. Ancak bu doğru bir tespit değildir. Rusya’nın Ortadoğu’daki başarısı, yüksek düzeyli bir yeterlilik gösteren diplomasisi yüzünden. Gerçekten de Ortadoğu’da neler olduğuna bakın. Tam bir çelişkiler karışımıdır.
Rusya, Ortadoğu bölgesinde kimsenin nüfuzuna veya varlığına son vermeye çalışmıyor. Bunun için Rusya’nın ne isteği var, ne imkanı ne de kaynakları var. Şu anda Ortadoğu’da kendi öz güvenliği ile ilgili konularda ABD’ye güvenen ülkeler var. Bizim buna karşı hiçbir itirazımız olmaz. Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu’da yaptığı bütün şeylerden sonra, birileri hala kendi güvenliğini ABD’ye devretmeye çalışıyorsa vay hallerine. Ama Rusya buna karışmaz ve böyle bir tercihin tamamen onların hakkı olarak değerlendirir.