Yıldırım, şunları söyledi:
"Fransa’dan Türkiye'ye tutuklanmaya geldim. Havalimanında bana ‘Tutuklama yok’ rahat ol dediler. Oradan kulübe gittik, alırlarsa bizi evden almasınlar diye. Sonra yeniden yeniden yargılama kararı çıktı. O zaman kadar aslında ben kaçaktım. Beni istedikleri anda alabilirlerdi. Savcı mütala verecek, mahkeme de karar verecek ama ne verecekler belli değil. Savcı izne gidecekmiş. Mahhkeme de diyor ki ‘Savcı mütaalasını versin, biz de karar verelim.’ Biz de savcı kararını versin diye uğraşıyoruz. Ne verecekse versin de belli olsun akibetimiz. Biz bunlarla uğraşırken Ali Koç ve Burhan Karaçam toplantıya geldiler. 2 Eylül’de randevu istiyorlar, 4 Eylül’de mail gönderiyoruz, 9 Eylül’de de kulübe geliyorlar. Fenerbahçe ile ilgili konuşmaya geliyorlar. Gelsinler dedim. Yöneticilerden Mahmut, Şekip, Ozan, İlhan’ı çağırdım. Burhan Karaçam geldi başladı konuşmaya. Ben de yorgunum, kafam savcıda. Durmadan sorular soruyor: Yandex nasıl gidiyor, ne kadar para gelecek? Feneriumlar’da satışlar nasıl? Ne kadar kombine satıldı? Ne kadar UEFA’dan ceza yeriz? Öyle olunca ben de sigorta gevşedi. 'Sen ne diyorsun bizim mahkememiz var? Siz başka bir şeye gelmişsiniz. Biz yönetimdeyiz, mahkeme devam ediyor. Mahkemeden daha bir şey yok. Niye geldiniz?' dedim. 'Sen demedin mi senden sonra ben devam edeceğim' falan filan hikayeleri… Daha mahkeme burada, Yargıtay’a gitmedi ki. Kızdım, bağırmaya çağırmaya başladım. Dedim ki 'Ben daha ölmedim. Ben ölünce mirası gelir paylaşırsınız. Ayıp bilmiyor musunuz mahkemenin devam ettiğini.' 'Aaa mahkeme mi var' falan dediler. Mahkemeden haberleri yokmuş ve gittiler. Kırılma noktası orasıydı."
"Üç yıl daha kalmak istiyorum" diyen Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
"Şu an ‘seçimin neticesi bu olur’ demek doğru değil. Ali Bey ve ekibinin de, benim ve arkadaşlarım kadar şansı var elbette. Ümit ediyorum ki, kongre üyeleri bize teveccüh gösterir. Çünkü Fenerbahçe’de bir ‘hikaye’ yaşandı. 3 Temmuz, asla unutulmaması gereken bir ‘hikaye’dir. Büyük bir acıyla başlayan ve en nihayetinde hepimizin mutlu olduğu bir sonla noktalanan bir ‘hikaye. Bütün Fenerbahçeliler bu haksızlıkları yaşadı. 2011 ve 2012 yıllarını böyle yaşadık. Ta ki, yeniden yargılama başlayıncaya kadar. Sonra bambaşka bir sürece girdik. Bunları yaşayanlar; bu ‘hikaye’nin baş aktörleri ben ve benimle birlikte suçsuz yere hapis yatan 63 kişidir. Ve bu insanların çoğu Fenerbahçe kongre Üyesi’dir, Fenerbahçe Yönetimi’ndedir, Fenerbahçeliler’dir. Yargıtay’ın beraat kararıyla beraber yepyeni bir mücadeleye başlanması gerekiyor çünkü. Fenerbahçe’nin haklarını istemek için yapılacak bu mücadele. Biz, bu nedenle 3 yıl daha burada olmak istiyoruz."