Moskova Devlet Dışişleri Üniversitesi (MGIMO) öğretim görevlisi ve Türkiye uzmanı Yuliya Kudryaşova, Sputnik'e açıklamasında, Türk ekonomisinde krize yol açan bazı faktörlere işaret etti.
'TÜRKİYE'NİN KAMU BORCU ÇOK BÜYÜK'
"Türkiye'de gerçekten çok büyük kamu borcu var. Haberde isimleri geçen büyük şirketlerin de çok büyük borcu var. Türkiye önemli bir cari açık yaşıyor. Yani ithalata çok bağımlı ve ithalat hacmi ihracat hacmini aşıyor. Giderek büyüyen bütçe açığı var. Bunun sonucu olarak ülkede, yüzde 13 oranına varan ve hızla büyümeye devam eden yüksek enflasyon var. Bu durumda Merkez Bankası'nın faizi yükseltmesi gerekiyor. Ama (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan'ın yumuşak para politikasına bağlı olması enflasyonun yükselmesine katkıda bulunacak".
'KISIR DÖNGÜ'
Birkaç iç faktörün de altını çizen Kudryaşova, şu yorumda bulundu:
"Yüzde 10 civarında olan yüksek işsizlik oranı, üstelik öncelikle de gençler arasında. Bu, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan sığınmacı anlaşmasını uygulamasıyla ilgili. Çok sayıda sığınmacı, maaşı ne olursa olsun her türlü vasıfsız işi yapmaya hazır. Bu durumda Türkiye, işsizlikle mücadele etmek için geniş kapsamlı projeler hayata geçiriyor. Bu projeler, ekonomiyi teşvik ediyor, yeni istihdamlar yaratıyor. Ama bu projeler sonucu bütçe açığı büyüyor. Yine bir kısır döngü ortaya çıkıyor. Şimdi bu politikayı sürdürmek için gereken finansal kaynaklarla ilgili zorluklar yaşanıyor."
'TÜRKİYE YABANCI YATIRIMLAR İÇİN CAZİP'
"Türkiye, yabancı yatırımlar için çok cazip. Birçok açıdan yabancı yatırımlar sayesinde misal 2017'de ekonomi büyüme sergiledi. Halihazırda açılan ortak işletmeler sayısında da artış gözlemleniyor."
Bu yıl Türkiye'ye gelen turist sayısında da büyük artışın beklendiğini dile getiren Rus uzman, "Bir diğer olumlu gelişme, yabancıların Türkiye'deki gayrimenkule olan ilgisinde artış yaşanıyor. Bu ilgi Arap ve Avrupa ülkelerinden geliyor" dedi.
'TÜRKİYE ÇİN'E GÜVENİYOR'
Halihazırda cari açık sorununu çözmek için Türkiye'nin Rusya, İran ve Çin ile görüşmeler gerçekleştirdiğini anlatan Kudryaşova, "Bu görüşmelerin amacı, karşılıklı ticareti ulusal paralar üzerinden yapmak. Eğer Türkiye bunu başarırsa Lira'nın kuru güçlenir ve ithalat-ihracat dengesizliği yumuşar. Türkiye bu konuda öncelikle Çin'e güveniyor. Ayrıca Türk bankalarının Avrupa ülkelerine bağımlılığını azaltmak için Çin ile bankalararası işbirliği anlaşmaları imzalanmakta" ifadelerini kullandı.
'EKONOMİYİ TEŞVİK İÇİN UCUZ KREDİ DAĞITILDI'
Türkiye'nin her zaman bu tür durumlardan çıkış yollarını aradığını dile getiren Nadein-Rayevski, şunu dedi:
"Türkiye her zaman oldukça yüksek borç yüküne sahipti. Türkiye'ye bir takım ekonomik sıkıntılar eşlik etti. 2016'daki darbe girişimi, Türkiye'nin tüm döviz-finansal sistemini çökertti. Hükümet, bu krizden çıkış yollarını aramaya başladı ve buldu da. Ekonomiyi teşvik eden bir yıl buldu. Ucuz krediler dağıtıldı. Bu, ülke içindeki kredi borçlanmasının çığ gibi büyümesine yol açtı. Öncelikle de Türk işletmeler tarafından. Bu hiç de kötü değil, özellikle borcu geri vermek için paran varsa. Dış piyasalardaki borçlar da sürekli Türkleri destekledi. Ayrıca ödeme gücüne sahip olunması ve kredilerin sürekli karşılanması da elbette rol oynadı."
Ama şimdi durumun, büyük dış yükümlülük altında zorlaştığını kaydeden Rus uzman, sığınmacı sorununun büyük bunda rol oynadığını belirterek bu konuda şu değerlendirmede bulundu:
'SURİYELİ SIĞINMACILAR İÇİN BÜYÜK PARALAR HARCANIYOR'
Türk hükümetinin döviz çıkışını kısıtlayabileceğini ifade eden Nadein-Rayevski, ancak bunun kolay olmadığına dikkat çekerek şunu dedi:
"Genelde böyle kısıtlamalar getirilince yabancı sermaye girişi de kısıtlanmış oluyor. Oysa yabancı sermaye girişinde zaten ani azalma yaşanıyor. Özellikle politik kavgalar yüzünden."