Kılıç, bu gelişmelerin insan hayatına kolaylıklar sağladığı gibi birtakım zorlukları da beraberinde getirdiğine dikkati çekerek, özellikle son yıllarda televizyon, internet ve cep telefonu gibi iletişim alanındaki teknolojilerin sosyal ilişkileri şekillendirdiğini ifade etti.
Cep telefonunun internete girme ve oyun oynama gibi birçok amaçla kullanıldığına işaret eden Prof. Dr. Kılıç, hızlı bir şekilde gerçekleşen işlemlerin hayatı kolaylaştırdığını kaydetti.
'BUNA BİR TAVIR ALMAK ZORUNDAYIZ, O DA E-ORUÇ'TUR'
Kılıç, teknolojiye karşı gelme ve tümüyle reddetmenin anlamlı olmadığını de vurgulayarak, "İşte tüm bu kaygı verici gelişmelerin öncelikle farkında olmak ve daha sonra da buna bir tavır almak gerektiğini düşünmekteyiz. Peki bu nasıl mümkün olabilir? Kanaatimce bu e-oruç'la mümkün olabilir" değerlendirmesinde bulundu.
İlhan Kılıç, yazısında 'e-oruç'u şöyle tarif etti:
"Öncelikle elalemin yediği yemeği ya da gezdiği yerleri layklamakla zaman geçirmek yerine, yemek yiyemeyenleri düşünmek veya maddi imkansızlıktan dolayı gitmesi gereken ya da gitmek istediği yerlere gidemeyenleri dikkate almak. Diğer taraftan yüzlerce ya da binlerce kilometre ötede hayatta hiç tanımadığımız ve görüşmediğimiz bir kişi ile saatlerce vakit geçirmek yerine, her gün karşılaştığımız insanlarla ya da komşumuzun haliyle hemhal olmak.
Oynamaktan artık beynimizin uyuştuğu oyunlarda bir üst levele nasıl çıkacağım kaygısından ziyade, halihazırdaki nefsimizin seviyesini nasıl bir üst makama çıkaracağımızı düşünmek. Oyun sitelerinde saatlerce kalarak onlarca insan öldürmek yerine, kendi çocuğumuzla, kardeşimizle ya da komşunun yalnız çocuğuyla oyun oynamak ve ona yaşamı ve yaşatmayı öğretmek."
Kılıç, 'cep telefonunda boynunu bükerek dakikalarca balon patlatma oyunu oynayan insanlara', boynu bükük Suriyeli bir çocuğa içinde ümitler olan bir 'balon' hediye etmeyi önerdi.
İnsanların 'cool' olmak için son model cep telefonu alarak önce borçlanıp sonra gece gündüz çalıştıklarına işaret eden Prof. Dr. Kılıç, insanların 'kul' olmak için çift mesai yapmaları gerektiğini belirtti.
Kılıç, yazısında şu ifadeleri kullandı:
"Cep telefonunda akşam o gün kaç adım attığına bakmak yerine, o günün akşamında doğruya, iyiye ve güzele doğru kaç adım attığına bakmak. İftar ve sahur gibi özel zamanlarda sevdiklerimizle bir araya geldiğimizde cep telefonumuza kilitlenmek yerine cep telefonlarını kapatıp, bu nadide zamanlarda onların yüzüne bakmak, tebessüm etmek ve onların gönüllerine kilitlenmek. Tanımadığımız ve görüşmediğimiz onlarca kişiden gelen 'hayırlı cumalar' mesajına bakmak yerine, telefonu kapatarak cuma günü hutbeyi can ve iman kulağıyla kalpten dinlemek."