Mattis, nükleer programının yanı sıra balistik füze programı, terör gruplarına desteği, siber saldırı tehditleri ve Körfez'de ticaret gemilerine yönelik tehditler olmak üzere Tahran yönetiminin beş konuda bölgesel ve uluslararası güvenliği tehdit ettiğini savundu.
'ANLAŞMA, UZUN DÖNEMDE YETERSİZDİ'
İran’ın bölgede daha sorumlu davranmasını sağlamak üzere müttefiklerle çalışacaklarını aktaran Mattis, Tahran’la 2015 yılında imzalanan ve Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA) olarak da bilinen nükleer anlaşmaya ilişkin “JCPOA’dan çekildik. Çünkü uzun dönemli bir çaba olarak yetersiz bulduk” dedi.
'DİPLOMATİK BASKI UYGULAMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Mattis, "İran’ın nükleer silah programına geri dönmesi durumunda ABD’nin tek taraflı bir saldırı yapıp yapmayacağına" ilişkin soruyu “farazi bir senaryo” olarak niteleyerek, yorum yapmaktan kaçındı. Mattis, ABD’nin İran’ı nükleer silah programından alıkoymak üzere müttefiklerle diplomatik baskı uygulamaya devam edeceğini bildirdi.
İRAN'DA REJİM DEĞİŞİKLİĞİNE DESTEK İMASI
DUNFORD'A ESKİ AÇIKLAMASI HATIRLATILDI
Öte yandan Komiteden bir senatör Genelkurmay Başkanı Duford’a daha önce 'İran nükleer anlaşmasının askeri olarak en sürdürülebilir çözüm olduğunu, İran'ın anlaşmayı ihlal etmediğini ve nükleer anlaşmada kalmanın ABD menfaatine olduğunu söylediğini' hatırlattı. Senatörün, Dunford’a bu düşüncelerinin halen geçerli olup olmadığını sorması üzerine Dunford, “Benim işim politikaları desteklemek ve başkan politikayı değiştirdi" diyerek geçiştirmeye çalıştı. Senatörün üstelemesi üzerine Bakan Mattis, “Orduda sivil iradenin hakimiyeti noktasında burada bir ekleme yapayım” diyerek araya girdi ve bu kararın bir yıldan fazla bir süredir görüşüldüğünü ifade etti.
Mattis ve Dunford daha önce defalarca katıldıkları Kongre oturumlarında İran nükleer anlaşmasında kalınması gerektiğini savunmuştu.