Aksoy, düzenlediği basın toplantısında Türkiye'nin dış politika gündemine ilişkin açıklamalar yaptı ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Aksoy, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Almanya'nın davetine olumlu yanıt vererek 29 Mayıs'ta Solingen faciasının yıldönümü kapsamında yapılacak anma törenine katılacağını, bu kapsamda Çavuşoğlu'nun Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile bir araya gelebileceğini ifade etti.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun NATO Dışişleri Bakanları toplantısı için gittiği Brüksel'de ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüştüğünü anımsatan Aksoy, "Burada Menbiç konusunda sağlanan ön mutabakat, ülkemizin Rusya'dan S-400 alımı ve rahip Brunson konuları ön plana çıktı. Suriye konusundaki yol haritası uygulanırsa YPG/PKK'nın Menbiç'ten çekilmesi sağlanacak. Buraların kimler tarafından yönetileceğine ve güvenlikle ilgili kimlerin görev alacağına birlikte karar verilecek" dedi.
Türkiye'nin Suriye'de sahada Rusya ve İran'la işbirliği bulunduğunu, son olarak Astana sürecinin garantörleri Türkiye, Rusya, İran Dışişleri Bakanları'nın Moskova'da bir araya geldiğini kaydeden Aksoy, "Bu toplantıda gerek kimyasal gerek konvansiyonel silahlarla Suriye halkı üzerindeki zulmüne son vermesi için rejim üzerindeki baskının arttırılması çağrısında bulunuldu. Sayın Bakanımız ayrıca gerginliği azaltma bölgeleri uygulamasının aşınmamasına özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Tabii ki Suriye'deki krize siyasi çözüm bulunması yönündeki tutumumuzun altı bir kez daha çizildi" diye konuştu.
Aksoy, Bakan Çavuşoğlu'nun Washington'a ziyaretinin ne zaman gerçekleşeceğiyle ilgili bir soru üzerine "Hem Sayın Bakanımız hem de Pompeo, Washington ziyaretinin en kısa zamanda bir an önce gerçekleştirilmesi konusunda mutabık kaldılar, fakat kesin tarih net değil" dedi.
Aksoy, Türkiye ile ABD arasındaki sorunların çözümü için ABD'nin önceki Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un Ankara ziyaretinde kurulması kararlaştırılan ve ilki Washington'da toplanan çalışma gruplarından diğerinin Türkiye'de toplanması için tarih saptamaya çalıştıklarını ifade etti.
Aksoy, Suriye'nin Humus bölgesindeki çatışmalar ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la dün gerçekleştirdiği telefon görüşmesiyle ilgili olarak da "Kuzey Humus, Astana çerçevesinde gerginliği azaltma bölgesi olarak saptandı. Bu bölgenin gerginliği azaltma bölgesi statüsünün korunması gerekiyor. Sayın Bakanımız da Lavrov'la yaptığı telefon görüşmesinde ve ayrıca 28 Nisan'da yapılan üçlü zirvede bu hususu muhataplarına vurguladı. Gerginliği azaltma bölgelerinin statüsünün korunmasına önem vermeliyiz" diye konuştu.
Aksoy, başka bir soru üzerine 24 Haziran seçimlerinde yurtdışında oy kullanma hakkına sahip seçmenlerin oy kullanabilmesi için 60 ülkedeki 123 Türkiye temsilciliğinde, yurt dışında 7-19 Haziran, gümrük kapılarında ise 7-24 Haziran tarihlerinde oy kullanılabileceğini belirtti. Aksoy, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması halinde 30 Haziran-4 Temmuz tarihlerinde dış temsilciliklerde, 30 Haziran-8 Temmuz tarihleri arasında gümrük kapılarında oy kullanılabileceğini ifade etti. Aksoy, yurtdışında 3 milyon vatandaşın oy kullanmasının beklendiğini de söyledi.
Bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim kampanyası kapsamında bir Avrupa ülkesinde bir salonda miting gerçekleştireceğini anımsatarak bu etkinliğin yerinin ve tarihinin belli olup olmadığını sorması üzerine Aksoy, "Sayın Bakanımız Alman mevkidaşına da söyledi, vatandaşlarımız demokratik haklarını en geniş şekilde kullanmak durumundalar. Biz de bunu yakından takip ediyoruz. Bu konudaki gelişmeleri sizlerle paylaşacağız. Durumu izliyoruz. Bundan sonraki süreci de yakından takip etmeye devam edeceğiz" dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, Türkiye'nin garantörlüğünü sona erdiren Gueterres Çerçeve Belgesi'ni kabul etme çağrısını değerlendiren Aksoy, "50 yıldır devam eden bir müzakere süreci var, fakat bu artık kısır döngü haline geldi, ilerleme sağlanmıyor. Bu süreçte biz hep yapıcı olmaya gayret ettik ancak maalesef bir sonuç alamadık. Bu da Rum tarafının malum zihniyet anlayışı nedeniyledir. Şimdi ne olacağını soruyorsanız ben size ne olacağını değil de ne olmayacağını söyleyeyim; Rum tarafında esaslı bir zihniyet değişikliği olmadığı takdirde biz aynı oyunu oynamaya niyetli değiliz. Rumların zihniyetiyle federal bir çözüme ulaşılamaz, artık yeni bir yol denenmesi gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.
Aksoy, Edirne'de iş makinesiyle Yunanistan sınırını geçen ve Yunan polisi tarafından gözaltına alınan Türk vatandaşıyla ilgili süreci Türkiye'nin Gümülcine Başkonsolosluğu ve Atina Büyükelçiliği'nin yakından takip ettiklerini, bu kişinin bugün savcı karşısına çıkartılmasının beklendiğini ifade etti.
ABD Başkanı Trump'ın 12 Mayıs'ta İran ile nükleer anlaşma konusundaki kararının olumsuz olması durumunda Türkiye'nin tavrının ne olacağının sorulması üzerine de Aksoy, "Bizim İran'ın nükleer programına ilişkin sorunun çözümüne yönelik yaklaşımımız her zaman net oldu. Biz bunun müzakereler ve diplomasi yoluyla çözülmesini istedik, bu konuda bir hayli de çaba sarf ettik. Bize göre P5+1 ve AB ile İran arasında 2015'te imzalanan anlaşma önem taşıyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından İran'ın uygulamalarına ilişkin raporlar yayınlanıyor ve şu ana kadar izlediğimiz kadarıyla bu raporlarda İran'ın bu sürece riayet ettiği görülüyor. İran bu sürece riayet etmezse izlenecek tutumlar da bellidir. Biz ajansın tespitleri ve bu konudaki ulusal tutumumuz çerçevesinde hareket ediyoruz" diye konuştu.
İsrail Başbakanı Benyamin Netenyahu da 1 Mayıs'ta İran'ın anlaşma şartlarına uymadığını iddia eden bir sunum gerçekleştirmişti.
