ABD öncülüğünde İngiltere ve Fransa'nın katılımıyla 14 Nisan'da Suriye'ye gerçekleştirilen hava saldırısıyla ilgili SETA tarafından "Suriye krizinde yeni aşama: Türkiye, ABD, Rusya ve İran perspektifi" başlıklı bir panel düzenlendi. Panelde SETA Dış Politika Araştırma Direktörü Prof. Dr. Muhittin Ataman, SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, İran Araştırmaları Merkezi'nden (İRAM) Mehmet Koç ve SETA Washington D.C. Genel Koordinatörü Kadir Üstün konuştu.
Panelin açılışında konuşan SETA Dış Politika Araştırma Direktörü Prof. Dr. Muhittin Ataman, Suriye'ye düzenlenen hava saldırısıyla ilgili İngiltere Başbakanı Theresa May'in "[Saldırı] Esad rejimine karşı bir saldırı değildi, Suriye krizine müdahale amacı taşımıyordu" açıklaması yaptığını anımsatarak "Buna ben de bir ilavede bulunayım; insani amaçlı bir müdahale değildi, her ne kadar kimyasal silah kullanımı dolayısıyla yapıldığı söylense de o da değildi. Pekiyi ne amaçla yapıldı diye sorulduğunda akla ilk gelecek şey; Suriye'de son dönemde yaşanan gelişmeler sonrasında ortaya çıkan yeni güç dengesini bozma amaçlı idi. ABD, özellikle Türkiye Rusya İran arasındaki üçlü zirvenin Suriye krizini bir yere taşımaya başladığını gördü ve buna bir müdahale oldu. Bunun devamında başka bir husus, ABD oyunda kalmak istiyor. Özellikle YPG'nin kontrolü altındaki topraklarda Türkiye'nin Zeytin Dalı operasyonu sonrasında bir köşeye sıkışmışlık yaşamaya başladı ABD" dedi.
Ataman, 2015'te Suriye'de operasyonlarına başlayan Rusya'nın Suriye'deki en etkili dış aktör olduğunu ifade ederken Suriye Devlet Başkanı Esad'ın hem İran hem de Rusya'ya işbirliğinin uzun bir geçmişe dayandığını ancak son gelişmelerin, Esad'ın Rusya'ya olan bağımlılığının İran'a olan bağımlılığından daha fazla olduğunu gösterdiğini söyledi.
'TRUMP'IN KAPSAMLI BİR SURİYE POLİTİKASI YOK'
SETA Washington D.C. Genel Koordinatörü Kadir Üstün ise Suriye meselesinin Trump'ın gündeminin öncelikleri arasında bulunmadığını ifade ederek "Aslında Trump'ın gündeminde Suriye çok önemli bir yer tutmuyor, içerideki skandallarla boğuşuyor. Trump kendini anti-Obama olarak tanımlıyor. Obama'nın yapmadığı şeyleri yapmaya, yaptığı şeyleri yapmamaya çalışıyor. Obama'nın kimyasal silah kullanımına yanıt vermediğini söylüyorlardı. Geçen sene de Kuzey Kore krizi tırmandığında Esad rejimine saldırıda füze saldırısında bulunmuştu. Bunların dışında Suriye'den çıkmalıyız diyor" dedi.
'ABD İLE AVRUPA ARASINDAKİ YAKINLAŞMA İRAN'I TEDİRGİ EDİYOR'
İRAM uzmanı Mehmet Koç ise Suriye'ye ABD öncülüğünde düzenlenen hava saldırısının İran için farklı bir anlamı olduğunu ifade ederek "Bu saldırının İran için başka bir anlamı var, o da Avrupa ile ABD arasındaki yakınlaşma. Trump nükleer anlaşmayı onaylamama hazırlıkları yapıyor. Tek başına ABD'nin bunu onaylamaması İran için kritik önemde değil ama AB ülkelerinin tavrı önemli. Bu operasyon bu anlamda İran'ı tedirgin ediyor" dedi.
Suriye'ye düzenlenen hava saldırısındaki hedefler arasında Suriye hükümetinin yanı sıra İran kuvvetlerinin olduğu merkezler olduğunu da söyleyen Koç, "Burada mesaj aynı zamanda İran'a idi. İran için Suriye ve Lübnan gittikçe karmaşık bir hal alıyor. Bundan pek kazançlı çıkacağı söylenemez. Yeni yaptırımların gelmesi ihtimali hükümeti sıkıştırmış durumda" diye konuştu.
'TÜRKİYE, SURİYE'DE ANAYASAYI RUSYA VE İRAN İLE, SEÇİMLERİ ABD İLE HALLETMEK İSTİYOR'
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş da Suriye konusunda Türkiye'nin kendisini ne Batı blokuna ne de Rusya ve İran'a tam olarak angaje etmek istemediğini ifade ederek "Türkiye kendisini hiçbir tarafa tam olarak angaje etme konusunda istekli davranmıyor. Bunu en son Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadesinde de rahatlıkla görebiliriz. Öncelikle Suriye'yi bir bilek güreşi sahası olduğunu söyledi ardından Suriye'de ABD ile de Rusya ile de çalışacağız dedi" diye konuştu.
Yeşiltaş, Türkiye'nin Rusya ve İran'la devam ettirdiği Astana süreci konusunda da "Türkiye Rusya ve İran arasında sahada olumlu manada sonuçlar üreten hem Türkiye'nin etkinliğinin arttırılması, hem ateşkesin sürdürülebiliyor olması gibi konularda bu üç ülke arasındaki konsensüsün devam ettirilmesi gerekiyor. Çünkü burada Türkiye'nin özellikle Suriye'nin toprak bütünlüğü meselesinin başarıya ulaşması açısından son derece önemli. Türkiye, Suriye'de Anayasa oluşturulması meselesini Rusya ve İran ile, seçimlere gidilmesi konusunu ise ABD ile halletmek istiyor" diye konuştu.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un "Suriye'ye saldırı ile Türkiye ve Rusya'nın arasını açtık" açıklamasının ‘anlamlı' olduğunu ifade eden Yeşiltaş, "Türkiye'nin burada gördüğü mesele şu; aktörler ne kadar geniş olursa Türkiye'nin rolü o kadar dar oluyor. Aktörler azaldıkça Türkiye'nin rolü büyüyor. Türkiye açısından Astana sürecinde önemli bir sonuç ortaya çıkartılabilirse bunun Cenevre'ye aktarılması çok daha kolay olabilir" dedi.