Süreç, Mayıs 2016'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'yle normalleşmek istediklerini ifade eden Rusya Lideri Putin'e özür dileyerek karşılık vermesiyle başladı. Bunun üzerine iki lider, 29 Haziran'da telefonda, 9 Ağustos tarihinde ise Rusya'nın St. Petersburg kentinde yüz yüze görüştü. Aynı ay, iki ülke arasındaki charter uçuşlara yönelik yasak kaldırıldı.
Krizin ardından başlayan normalleşme sürecinin önemli bir kilometre taşı da Rus doğalgazını Türkiye'ye ve Avrupa pazarlarına taşıyacak olan Türk Akımı projesinin hayata geçmesine yönelik mutabakat oldu. 2016 yılının Ekim ayında Erdoğan ve Putin'in Ankara'da bir araya geldiği görüşmede, iki ülkenin Türk Akımı projesini imzalaması yönünde mutabakatla sonuçlandı. Anlaşma, her biri 15.75 milyar metreküp doğal gaz sevkiyatı kapasiteli olacak iki hattın inşasının önünü açtı. Doğalgaz boru hatta projesi hızla ilerliyor. Mart ayının son çeyreğinde Türk Akımı doğalgaz boru hattının denizden geçen kısmının 991 kilometresinin inşasının tamamlandığı belirtildi. Bu da, boru hattının denizden geçen bölümünün yüzde 53'ünün tamamlandığı anlamına geliyor.
2017 yılının bitimine yalnızca günler kala Türkiye, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemini satın alma anlaşmasına imza attı. 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin ardından bağları iyice güçlenen Türkiye ve Rusya'nın imzaladığı bu anlaşma hem bölgesel hem de küresel anlamda önem taşıyor. Anlaşmayı önemli kılan bir diğer boyut ise Türkiye'nin, parçası olduğu NATO'ya üye olan, başta ABD olmak üzere pek çok Batılı ülkenin tepkisine rağmen bu anlaşmaya imza atması oldu. Ancak Türkiye'nin anlaşmayı imzalaması da Batı'nın itirazlarına ve sert söylemlerine son vermedi. Anlaşmanın ardından aylar geçmesine rağmen ABD'nin son olarak Mart ayında Türkiye'nin Rusya'dan satın almak için anlaşma imzaladığı S-400 füze savunma sistemlerine karşı 31 Mart'ta Türkiye'ye alternatif teklif sunmaya hazırlandığı Türk basınına yansıdı; buna göre Washington'ın Ankara'ya S-400'lere alternatif olarak Patriot tipi füze savunma sistemlerini içeren bir teklifle geleceği bilgisi paylaşıldı.
Haberlerin ardından ABD'nin Türkiye'nin S-400 alımına yönelik itirazları karşısında, Ankara bir kez daha S-400 alımındaki kararlı tutumunu yineledi. Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri alımının ABD ile F-35 alışverişini etkilemeyeceğini belirtti. Bakan, Rusya ile yapılan S-400 anlaşmasının da kesin olduğunu "O iş bitti" ifadesiyle dile getirirken "S-400'ler ilgili de sıkıntı yok hatta takvimden önce alınabilir" dedi.
Canikli'nin sözleri konuyla ilgili benzer yönde açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun sözlerini teyit eder nitelikteydi. Zira daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin S-400 alımı konusunda kararlı olduğunu "Herhangi bir ‘taviz vermeden kendi hedeflerimize doğru yürüyeceğiz" sözleriyle bir kez daha beyan etmişti. Mart ayı ortasında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise "S-400'ler ne kadar kısa sürede teslim edilirse bu iyidir. Bunun için de çalışmalar sürdürülüyor" demişti.
Türkiye-Rusya ilişkilerindeki bir diğer belirleyici konu ise Suriye'deki çatışmaların büyük ölçüde sonlanmasının önünü açan ve bölge ülkeleri Rusya, Türkiye ve İran'ın inisiyatifiyle gerçekleşen Astana Zirvesi ile bu süreci taçlandıran Soçi görüşmeleri oldu. Astana görüşmelerinin sonucu olarak Rusya, İran ve Türkiye öncülüğünde gösterilen askeri ve siyasi çabalar, Suriye'deki çatışmaların önemli ölçüde geride bırakılmasıyla sonuçlanmışken; özellikle Suriye'nin kuzeyinde ABD'nin sürdürdüğü silah desteğiyle giderek güçlenen Demokratik Suriye Güçleri (DSG) oluşumu da Türkiye'yi ABD destekli oluşuma karşı Rusya'yla işbirliğine itti.
Türkiye'nin "PKK ile bağlantılı olduğu" gerekçesiyle "terör örgütü" kabul ettiği YPG'nin ana omurgasını oluşturduğu DSG'nin kontrolü altında olan Afrin'e yönelik başlattığı Zeytin Dalı Harekatı da bu sürecin bir sonucu olarak görülebilir. Zira, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), 20 Ocak tarihinde başlayan Zeytin Dalı Harekatı'nın 58'inci gününde, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Afrin kentine şehrin güneydoğusundan girerek şehir merkezinde kontrolü sağladığını açıkladı. Afrin kent merkezinin PYD'den alınmasının, harekatın bir sonraki hedefinin hangi bölge olacağı sorusunu gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, operasyonun bir sonraki aşamasının Menbiç'e yönelik olacağını "Afrin'den sonra Menbiç'i teröristlerden arındıracağız" sözleriyle ilan etmişti. Hatta Erdoğan son olarak "ABD; Menbiç'i boşaltırsa, bu iş çok daha kolay olur" şeklinde konuşmuştu.
Gözlerin Menbiç'e çevrildiği bu dönemde, Ankara ve Washington arasında bu sefer de ‘anlaşma krizi' yaşandı; Ankara'nın "ABD ile Menbiç konusunda anlaştık" sözleri, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert tarafından yalanlandı. Konuya ilişkin nihai açıklama Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'ndan geldi. Çavuşoğlu "Suriye'nin özellikle Münbiç ve Fırat'ın doğusunun huzura kavuşması konusunda bir anlayışa vardığımızı söylüyoruz. ‘Anlayışa vardık' dedik ‘anlaşmaya vardık' demedik" dedi.
İki ülkeyi uzun vadeli ortaklığa götüren önemli projelerden birisi de Akkuyu Nükleer Santrali oldu. Keza 3-4 Nisan'da Ankara'da olacak olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin ilk nükleer santral projesi olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin (NGS) temel atma törenine Ankara'dan telekonferansla katılacak.
İki lider, Türkiye'nin ilk nükleer santrali olacak ve ilk ünitesi 2023 yılında devreye alınacak olan Akkuyu NGS'yi kapsayacak şekilde "enerji alanındaki ortak stratejik projelerin gidişatını" ele alacak.
‘LİDERLERİN GÜNDEMİNDE SURİYE VAR'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Erdoğan'ın daveti üzerine Ankara'yı ziyaret edecek Putin, 3-4 Nisan tarihlerinde "ikili ticari-ekonomik ilişkilerin durumu ve gelişme perspektifi, ve özellikle enerji alanındaki ortak stratejik projelerin gidişatının ele almayı" planlıyor. Kremlin'den gelen bilgiye göre iki lider bunun yanı sıra Suriye'de terörle ortak mücadele de dahil bölgesel ve uluslararası gündemdeki güncel konuları istişare edecek. 4 Nisan'da ise Putin, Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani arasında Suriye konulu ikinci üçlü zirveyi gerçekleştirecek.
Yine Kremlin'e göre bu kapsamda "Astana sürecinin garantör ülkelerinin liderleri 2. üçlü zirvesi sırasında 22 Kasım 2017'de Soçi'deki 1. üçlü zirvede yapılan anlaşmaların uygulanmasını istişare edecek. Liderler, Suriye'deki ateşkes rejiminin pekiştirilmesi amacıyla muhtemel ilave tedbirler, gerilimi azaltma bölgelerinin işlerliğinin sağlanması, insani sorunların çözümü ve siyasi çözüm sürecinin teşviki hakkında fikir alışverişi yapacak."