Erdoğan, Serdivan Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Sakarya 6. Olağan İl Kongresi'ne katıldı.
'KALBİMİZİN BİR YARISI İSTANBUL, DİĞER YARISI HALEP, KERKÜK, KUDÜS'
Erdoğan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
Sakarya'nın kardeşi Saraybosna'ya, Üsküp'e, İskeçe'ye, Gümülcine'ye, Kırcaali'ye, Prizren'e, Priştine'ye, Mostar'a muhabbetlerimizi iletiyoruz. Gönlünü ve gözünü ülkemize kilitlemiş yurt dışındaki tüm kardeşlerimize bizim için Türkiye'nin başarısı için dua eden tüm mazlum ve mağdurlara sizlerin aracılığıyla selamlar gönderiyoruz. Her zaman söylüyorum. Bizim fiziki sınırlarımız başkadır, gönül dünyamızın sınırları bambaşkadır. Türkiye'nin anlamı 780 bin kilometrekarenin katbekat fevkindedir. Kalbimizin bir yarısı İstanbul, Diyarbakır, Trabzon, Antalya, İzmir ise diğer yarısı Halep'tir, Kerkük'tür, Kudüs'tür, Sancak'tır, Buhara'dır, Urumçi'dir. Biz Edirne'nin, Yozgat'ın, Erzurum'un meselesiyle hemhal olduğumuz kadar Kırım'daki, Kafkasya'daki, Türkistan'daki, Afrika'daki, Güney Asya'daki kardeşlerimizin sıkıntılarıyla da dertleniyoruz. Ülkemiz ve milletimiz için çalıştığımız kadar dünyanın dört bir yanındaki ezilenler için de mücadele veriyoruz.
'KİMSENİN ÖTEKİLEŞTİRİLMEDİĞİ BİR DÜNYANIN MÜCADELESİNİ VERİYORUZ'
Biz birileri gibi sırf çıkarları için dünyayı ayağa kaldıranlardan olmadık. Biz petrol, altın, elmas için coğrafyamızı kan gölüne çevirenlerden de asla olmadık. Biz binlerce kilometre öteden gelip insan hakları adına insana kıyanlardan, terörle mücadele adına teröristlere destek verenlerden olmadık. Biz 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' diyen bir medeniyetin temsilcileriyiz. Biz herkes için adalet istiyoruz. Hürriyet istiyoruz, herkes için emniyet, istikrar, güven istiyoruz. Biz kimsenin ötekileştirilmediği, insanların baskı zulüm işkence görmediği, sömürünün olmadığı, bebek cesetlerinin sahile vurmadığı, Akdeniz'in karanlık sularının onbinlerce masum için kabristana dönüşmediği daha merhametli bir dünyanın mücadelesini veriyoruz. Biz Gazze'de, Doğu Guta'da top oynayan çocukların savaş uçakları tarafında vahşice katledilmediği bir bölgenin hayalini kuruyoruz.
'ÖLÜMÜ KORKUTMAYAN ÖLEMEZ, ÖNCE ÖLÜMÜ KORKUTACAĞIZ'
Bizim mücadelemiz ikbal değil, istikbal mücadelesidir. Bizim kavgamız çıkar değil, hak ve adalet kavgasıdır. AK Parti'ye gönül veren, bu kutlu çatı altında hizmet eden her bir yol arkadaşımın hedefi, gayesi, evet, kızılelması budur. Unutmayın bizim kızılelmamız sonu belli olan değil, bizim kızılelmamız ilayı kelimetullahtır. İnşallah son nefesimize kadar yılmadan, yorulmadan, zorluklar karşısında asla pes etmeden bu mücadeleyi sürdüreceğiz. İşte neredeyiz bugün? Afrin'de. Niye, işgal için mi? Toprak almak için mi? Hayır. Ülkemizi taciz eden teröristler var ya işte biz o teröristleri kovalıyoruz. Zannediyorum şimdi herhalde 3 bin 500'e ulaşmıştır ama buraya gelmeden önce rakam 3 bin 300'dü, etkisiz hale getirdiğimiz teröristler. Komutana sordum, 'İhtiyaç var mı?' dedim. Dedi ki şu anda hamdolsun iyi gidiyoruz. İhtiyaç olduğu anda hemen bir sefer görev emri çıkarırız, önce ben, sonra hep birlikte yola koyuluruz. Her şeye hazırız, ölmeye de evelallah bu teröristleri öldürmeye de. Çünkü ölümü korkutmayan ölemez, önce ölümü korkutacağız. Ölümü korkuttuğunuz anda size ölüm hiç bir şey yapamaz.
'DÜN BERABER YÜRÜDÜKLERİMİZDEN BAZILARI OSMANLI TOKADININ NE OLDUĞUNU HALA ANLAMAMIŞ'
- Dün beraber yürüdüklerimizden bazıları Osmanlı tokadının ne olduğunu hala anlamamış. Afrin'de sadece teröristler değil başkaları da tokadı yedi. Tabi bildiklerimiz çok ama bu bildiklerimizi kağıda dökeceğimiz zamanlar da gelecek. Sabreden kimse evelallah zaferi yakalar, oraya da ulaşır.
- Türkiye'nin dostluğunun kıymeti ancak kaybedilince anlaşılır. Türkiye her zaman komşularının, kardeşlerinin kendisinden emin olduğu, sırtını dayadığı, itimat ettiği bir ülke oldu.
Biz bu toprakları 1071'den beri, şehitlerimizin kanlarıyla yoğurarak, kendimize vatan kıldık. Anadolu'yu yurt edinmenin bedelini bin yıldır fazlasıyla ödedik, hala da ödüyoruz. Hafıza tazelemek isteyenler, gitsinler kendi yakın tarihlerine baksınlar. Boylarından büyük laflar edenler, gitsinler masal yerine önce iyi bir tarih kitabı okusunlar. Sakarya Meydan Muharebesi'nde salamura olmaktan nasıl kurtulduklarını, denize dökülerek nasıl terk ettiklerini çok iyi öğrensinler. Her zaman söylüyorum ancak burada bir kez daha tekrarlamakta fayda görüyorum; bizim hiç kimsenin toprağında, egemenliğinde gözümüz yoktur. Ne komşularımıza ne de diğer ülkelere hiçbir zaman husumetle yaklaşmadık, yaklaşmıyoruz. Hiçbir ülke ile de ilişkilerimizi zedelemek istemiyoruz.
Aşık Yunus'un dediği gibi, "Biz sevdik aşık olduk sevildik maşuk olduk, her dem yeniden doğarız. Bizden kim usanası." Hamd olsun biz de yenilendik, hep beraber tazelendik.
'BİZ ANA MUHALEFET GİBİ İSTİSMAR SİYASETİ YAPMIYORUZ'
- Biz ana muhalefet gibi istismar siyaseti değil, hizmet, proje ve eser siyaseti yapıyoruz. Ana muhalefet, FETÖ'ye destek vermekten, bölücü terör örgütüne payanda olmaktan arta kalan vaktini, ne yazık ki çok lüzumsuz işlerle harcıyor. Hep söylüyorum, bunların Türkiye'de dikili bir ağaçları dahi yok çünkü bunların millete hizmet gibi bir dertleri bulunmuyor. Her fırsatta gerilimi arttırarak, milletimizi birbirine düşürerek, bugüne kadar gelmeyi başardılar. Ancak denizin bittiğini, yalan ve iftiralarla bir yere varamayacaklarını elbette anlayacaklardır.
- Atalarımızın güzel bir lafı var, 'Huylu huyundan vazgeçmez.' diyorlar. Bunlar da alışkanlıklarını bir türlü bırakamıyorlar. FETÖ'cülerin kulaklarına fısıldadığı bühtanlar üzerinden milletimizi oyalamaya, ülkeyi kendi kısır çekişmelerine hapsetmeye çalışıyorlar. Biz elbette bunlara prim vermeyeceğiz, kendi gündemimize yoğunlaşacak, Sakarya'ya son 15 senede yaptığımız hizmetleri daha da katlamanın mücadelesini vereceğiz.
'MİLLET EN BÜYÜK HAKEMDİR'
- Şunu unutmayın, millet en büyük hakemdir. Kendine hizmet edenle sabah akşam Türkiye düşmanlarına yancılık yapanları bu millet görüyor. Kimin ne yaptığını, hangi partinin kendisi için çalıştığını insanımız çok iyi biliyor. Herkesin notunu da seçim sandığı önüne gelince veriyor. İnşallah 2019 seçimlerinde de milletimiz yine basiret ve ferasetle hareket edecek, kendisi ve ülkesi için en doğru olanı Allah'ın izniyle yapacaktır. Bizim görevimiz, o zamana kadar çalışmak, gayret sarfetmektir. Ben bu konuda sizlere güveniyorum.