'70'LER, 80'LER BÖYLE DEĞİLDİ'
Batuhan Kıran, "Eski dönemler birbiriyle bağlantılıydı. Mesela 70'lerden 80'lere geçildiğinde arada kopukluk yoktu. 1980'ler 1970'lerin devamı gibiydi. Fakat 2000'li yıllara geçildiğinde köklü bir değişiklik, dönemler arası kopukluk oldu" dedi.
Bağdat Caddesi'ndeki yaşam tarzının hiçbir zaman geleneksel olmadığını aksine batılı tarzda olduğunu vurgulayan Kıran, caddede oturanların eğitim ve kültür düzeyinin her zaman yüksek olduğunu söyledi.
'YABANCI MARKA KIYAFET GİYMEYENLER BAĞDAT CADDESİ'NDE DIŞLANIRDI'
80'lerde giyim tarzından dolayı, Bağdat Caddesi'ndeki herkesin bir uzay gemisinin mürettebatı gibi olduğunu vurgulayan Kıran, "Üstünüzde mutlaka marka bir kıyafet olurdu, yabancı marka kıyafet giymeyenleri dışlardık. Bu tarz kişiler bazı konulardaki şansını daha baştan kaybetmiş sayılırdı" dedi.
"Kıyafetin yanı sıra arabanın durumu, arabanın içinde çalan müziğin ne olduğu, ailenin bilindik bir aile olması, birtakım kulüplere üye olunması gerekmekte" diyen Kıran'a göre ayrıca 'Cadde Çocuğu' olabilmek için, yüzme, yelken, tenis gibi kadın ve erkeğin birbiriyle sosyalleşebileceği havalı bir sporla da uğraşılması gerekiyor: "Halı sahada oynanan futbol maçları, erkek erkeğe oynanan sporlar olduğundan bu sporu yapanlar, 'Cadde Çocuğu' sayılmaz." Kıran'a göre "'Cadde Çocuğu' olmak hiç kolay değildir olmazsa olmaz bir takım kuralları vardır".
'KİMSE GÖRÜCÜ USULÜ EVLENMEZ'
O yıllarda bile görücü evliliğin kabul görmediğini ifade eden Kıran, Bağdat Caddesi'nde bu şekilde evlenen kimseyi tanımadığını söyledi.
Sahil yolunun yapılmaya başlanmasıyla Cadde'nin bozulduğunu vurgulayan Kıran, O dönem Erenköy'den Ortaköy'e arabayla 5 dakikada ulaşılabildiğini, Metro ve başkaca ulaşım imkanlarının gelmesiyle bölgede büyük göçlerin olduğunu, trafiğin eskisine göre bu sebeple çok daha kötü olduğunu vurguladı.