“Ülkemiz oldukça karışık bir dönemden geçiyor. Bundan dolayı da neredeyse şundan emin olun ki ülkenin meseleleriyle ilgili konuları gündeme getirirken neredeyse midemize bir acı saplanıyor. Hangi kesimle konuşsak, ister gençler, ister hanımlar, ister esnaf, ister çiftçi, memurlar, sanayiciler kiminle ülke meselelerini görüşmeye kalksak her birinin çok ama çok ciddi problemlerle karşı karşıya olduğuna şahit oluyoruz. Öbür taraftan da dönüp bu ülkeyi yönetenlere, Türkiye Millet Meclisi'ne, hükümete bakıyoruz bu problemlerin neredeyse hiç birisi gündemlerinde yok. Türkiye’de bir tane gündem var onlara göre. Meclis'ten seçimlerle ilgili yasalar çıktı. Uyum yasalarını bekliyorduk biz ama sadece seçimlerle ilgili bir paket getirildi, ittifak kurabilme şartları oluşturuldu. Daha seçim gündemde bile değilken yer yerinden oynuyor, cumhur birliği, cumhur ittifakı gibi. Şu anda bir hükümet var, Meclis var, şu anda ülkenin problemleri dertleri var. Niye bu memleketin dertlerini gündeme getirip tartışmıyorsunuz da ne zaman olacağı belli olmayan seçim ittifakları için şimdiden ülkeyi ayağa kaldırmaya çalışıyorsunuz. Elbette hükümetler bu ülkeyi daha iyi yaşanabilir hale getirebilmek için vardır. Seçimler çok önemli hadiselerdir ama ülkenin gündemi her gün değişirken seçimler üzerine konulara tartışmaya açılırsa bir sorun vardır.
'BÖYLE ÜLKE OLMAZ'
Hükümetin aleyhinde konuşanlar, yarın hapse atılıyor, işinden oluyor. Böyle bir ülke olmaz. Şimdiden 'Gelin 'Cumhur İttifakı'na katılın diyorlar. Ya ben deli miyim ki böyle bir mesuliyetin altına gireyim. Bizim hangi beklentilerimiz varmış da, kaç bakanlık, kaç milletvekili? Bu millet, 20 tane değil, 120 tane değil, 250 tane milletvekilliğine bile satılamaz. Bunu herkes bilsin.
Afrin'e yönelik Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu şöyle devam etti:
"Bugün dört bir tarafımız ateşle çevrili. Ordumuz Afrin’de bir harekat yapıyor. Her gün canlı yayınları seyrediyoruz televizyonlarda ama bunu iç politika malzemesi haline getirmek Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür. Bu milli bir davadır. Her ülke kendi sınırlarında kendisini tehdit eden bir hadise meydana geldiği zaman elbette müdahale hakkını taşır. Ama bu siyasi bir mesele haline getirilemez getirilmemelidir. Ordumuz yönetiyor bunu. Bu mücadeleyi sınırlarda sınır ötesinde yapılan mücadeleyi siyasetçiler yönetmiyor. Siyasetçiler karar alır ordu icra eder. Ama ülkemizin meselesi sadece sınırlarda meydana gelen hadiselerden ibaret değil."