Sadece başörtüsü taktığı için üniversitelerimizin kapısından çevrilenlerin, imam hatipte okumaya gayret edenlerin 28 Şubat zulmünün içinde nasıl yaşadıklarını ben de gördüm. Sadece bir siyasi partide faaliyet gösterdiği, hatta yalnızca ona muhabbet beslediği için tacizlere maruz kalanlar oldu. Okullarda cadı avına çıkıldı, işyerlerinde cadı avına çıkıldı, din adamı kisvesinde başörtüsüne “füruat” diyenler çıktı ortaya.
‘Yarasa’ diye hakaret ettikleri insanlar milletin umudu, önderi oldular. Bu süreçte yol açılan mağduriyetlerin acısı yüreklerde tabii ki kalacak. Onlar bedel ödediler. Üniversite kapısında başörtüsü hoyratça çekilerek alınmak istenen yavrularımızın gözyaşları hiçbir zaman unutulmayacak… Bunun bedelini ben de ödedim. Benim de 3 yavru aynı şekilde katsayı engeli ile ülkemde okuyamadı. Yüksek puan almalarına rağmen okuyamadılar.
Onlar öyle kararlıydılar ki, her ihtilalde gerekirse milyonlarca insanın canından olmasını göze almışlardı. Bizim milletimizin devlet terbiyesi kendi varlığına kastetmiş olsa dahi devleti temsil edenler fiili mukavemete izin vermediği için böyle bir facia yaşanmadı. Bunun sebebi bu darbeleri yapanların aklı, vicdanı değildi, sadece milletimizin basireti idi…
28 Şubat’ta kızlarımızın zorla başlarının açılması yoluna gidildi, ikna odaları kuruldu. İnançlı tertemiz Anadolu insanın sahip olduğu firmalar fişlendi, ticari hayatları sona erdirildi. Medya kontrol altına alındı, siyasi partiler kapatıldı. Ülke süratle 2001 krizine doğru sürüklendi. 28 Şubat’ın özeti budur… 15 Temmuz’da tanklarla sokakları işgal etmeye çalışanlar, 28 Şubat’ı planlayanlarla aynı hedeftedir. Bunlar darbe kardeşidir.