Kanal 7'de gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Şimşek, "Küresel kriz ile birlikte dünyada gelir dağılımı bozuldu. Küresel kriz sonrası 3-4 yıllık dönemde büyümenin neredeyse yüzde 95'i en zengin yüzde 1'e gitti. Bu beraberinde popülizmi getirdi" şeklinde konuştu.
Küresel krizin artçı şoklarının halen göründüğünü dile getiren Şimşek, "Dünya neredeyse bir demokratik resesyona, durgunluğa doğru gidiyor" dedi.
Şimşek, küreselleşmenin zirveyi gördüğüne, korumacılık ile birlikte aşağı yönlü bir trend içerisine girildiğine işaret ederek, Trump'ın ek gümrük vergisi açıklamalarına Çin ve Avrupa'nın "bu karşılıksız kalmaz" dediklerini belirtti. ABD tarafından da bunun üzerine yeni bir ticari tehdit geldiğini ifade eden Şimşek, bu gelişmeye bakıldığında ticaret savaşının aslında fiilen başlamış durumda olduğunu kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, ABD yönetiminin bir anlamda küresel ticaret savaşını başlatacak noktada hareketler yaptığına dikkati çekti. Şimşek, Amerika'nın eskiden uzun bir süre serbest piyasa ekonomisinin bayraktarlığını yaptığını belirterek, ülkelerin şimdi çok taraflı yaklaşımlar yerine kendi başına buyruk politikalar geliştirmek istediklerini söyledi.
Bunun kurala dayalı bir küresel sistemin dışına çıkmak anlamına geldiğini dile getiren Şimşek, "Bu küresel bir ticaret savaşını ve korumacılığı daha ileri seviyeye çekecek bir yaklaşım. Bu bence dünya ekonomisi açısından çok sıkıntılı bir durum." değerlendirmesinde bulundu.
Mehmet Şimşek, bütçede mali disiplinin korunduğunu da belirterek, "Terörle mücadele için gerekli kaynakları zaten ayırdık, ekonomiye, makrofinansal istikrarımıza Afrin kaynaklı önemli bir risk görmüyoruz" dedi.
Bir ülkede terör tehdidi varsa ilk görevin bununla mücadele etmek olduğunun altını çizen Şimşek, bu durumun ekonomik kalkınma ve refah için ön koşul olduğunu kaydetti.
Şimşek, şunları belirtti:
"Terörle mücadele etmemenin maliyeti o kadar büyük ki… Terörle mücadelenin getireceği yük konusu bence fazla tartışılmaması gereken bir konu. Geçen sene zaten bütçe çalışmalarında Savunma Sanayii Fonu'nu güçlendirmek için ciddi bir kaynak artışına gittik, ayrıca Milli Savunma Bakanlığının bütçesini artırdık. Geçen sene toplamda genel anlamda savunma bütçesini 18-19 milyar lira artırdık. Bu uzun süredir devam eden terörle mücadelenin yoğunlaşarak devam edeceğini ima ediyordu. Türkiye zaten uzun bir süredir terörle mücadelenin seviyesini oldukça yükseltmiş, buna ilişkin kaynak çalışmasını yapmıştı. Bütçeyi yaparken bunları öngördük, kaynakları ayırdık ama istenirse ilave kaynak da oluşturulur. Bütçemiz gayet sağlam."
Şimşek, "Bütçemizde mali disiplini koruyoruz, terörle mücadele için gerekli kaynakları zaten ayırdık, ekonomiye, makrofinansal istikrarımıza Afrin kaynaklı önemli bir risk görmüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.