Saadet Partisi bir anda kilit parti haline geldi… Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la 9 Şubat tarihli buluşmanızda size doğrudan bir ittifak teklif edildi mi?
Hayır edilmedi.
Ya edilseydi?
Yeri geldiğinde herkesle görüşebiliriz. Bizim şu anda üzerinde durduğumuz en önemli konu ittifak değil. İnsanlar fikirlerini rahatça söyleyemiyorlar. Tansiyonun düşmesi, insanların fikirlerini ortaya koymalarıyla mümkün, yoksa düşmez. Kutuplaşma bize zarar verir. Geçici olarak birilerine fayda sağlıyormuş gibi görünse de uzun vadede zarar verir. Adalet önemlidir. Bu görüşlerimizi dile getirdik. Referandumdan beri çok net olarak söyledim. Biz bir aday çıkaracağız.
İttifak bizim adayımızla olursa neden itiraz edelim ki…
Bu kadar net olmanızın sebebi nedir, adayınıza çok mu güveniyorsunuz?
Hayır, daha adayımızı belirlemedik. Bu konu ne genel idare kurulumuzda ne de yönetim kurulumuzda gündeme geldi. Söylediğim: “Siz mahalli seçime hazırlanın. Seçim sathı mahalline yakın önce kendi teşkilatlarımız içinde çalışma yapalım. Birkaç adayın ortaya çıkmasını arzu ediyoruz. Toplum bunlara nasıl bakıyor, yoklayalım ve adayımızı açıklayalım.”
Ancak bir noktada da Abdullah Gül ismini telaffuz ettiniz…
'Devre dışı' dememeniz, yönelimin o tarafa olduğu izlenimi uyandırıyor.
O herkesin yorumuna bağlı. Abdullah Bey’i incitecek bir söz de kullanmayız. Bizim perspektifimiz biraz daha geniş. Herkesle bir araya gelme imkânımız var. Şu anda kimseyi elimine etme hakkımız yok.
Kılıçdaroğlu ve Akşener’den bir teklif gelirse…
İlkeler tamam ama adayı belirlerken hangi özelliklerini gözeteceksiniz?
Bizim işimiz deveye hendek atlatmaktan zor. Tabanımız ikna olacak, CHP’nin, ülkücülerin, HDP’nin tabanından ve AK Parti’den ümidi kesmişlerden ciddi bir kesim ikna olacak. Zor ama imkânsız değil.